Gelenekten Kopan Düğünlerimiz

Odgurmuş: İnsanlarımız,  sokak aralarında,  caddelerde ve varsa bahçelerinde düğün, nişan, sünnet töreni, hacı uğurlama ve karşılama gibi törenler yaparlar. Fakat mahalle aralarında yapılan bu etkinlikler dolayısıyla halkımızı eleştiriye tabi tutarız. 

Ögdülmüş: Evet insanımız bu gibi etkinliklerini mahalle aralarında, sokaklarda yaparlar. Gelen misafirler nedeniyle bazen yola doğru çıkılarak, yola masa sandalye konulur,  yol kapatılır,  misafirler burada ağırlanır,  çay ikram edilir.   Yerine göre de gençler çalınan müziğin ritmine uyarak oyun oynar halay çekerler. 

Eskiden evler daha geniş ve bahçeli olduğu için pek problem olmazdı. Fakat şimdilerde evler geniş ve bahçeli olmadığı için gelen misafirler için yeteri kadar evlerde yer yoktur. İster istemez sokağa taşılır ve sokak işgal edilir. 

Bu durumdan dolayı sokaktan yaya olarak ve arabası ile geçmek isteyenler de bazen geçecek yol bulamaz ve normal olarak şikâyet ederler,  rahatsız olurlar. 

Eski ev düzenimizi,  terk ettiğimizden beri insanlarımız bunun gibi çeşitli sıkıntılarla karşılaşmaktadır. 

Odgurmuş: Bu durumda vatandaş ne yapabilir ki, şehirleşmenin sonucunda bu durum meydana geliyor dersek yanlış mı olur. 

Ögdülmüş: Her konuda olduğu gibi, bu konuda da mahalli idareler,  vatandaşa yardımcı olabilirler. 

Şehir imar planları yapılırken, okul ve cami için ayrılan yerlerin yanı sıra,  bir de bu gibi tören ve toplantılar için de yerler ayrılabilir. Bu yerler,  vatandaşın ihtiyacına göre apartmanların altında olabileceği gibi site şeklinde yapılan ev toplulukları arasında müstakil yerlerde de toplantı mahalli olacak şekilde düşünülebilir. 

Belediyeler ayrıca müsait yerlere de,   düğün, nişan,  okul müsamereleri, kooperatif toplantıları,  dini günler de yapılan toplantıları da dikkate alarak planlar yapmalıdır. Bu yerler mimari açıdan da fonksiyonel olmalı; bir bölümü açık hava,  bir bölümü ise kapalı mekânlar şeklinde düzenlenebilir. 

Bu yapılar büyük bir çadır gibi de düşünülebilir. Yuvarlak çadırın dörde bölünerek dış tarafına bakacak şekilde, 4 tane düğün-nişan mekânı yapılabilir,  cüzi ücretlerle vatandaşa kiraya verilebilir.  Hem bu işten belediye kazanır,   hem de vatandaşın sokak aralarında gürültü yapması engellenmiş olur. 

Düğün nişan mevsiminin geçtiği zamanlarda ise derneklere, okullara ve çeşitli kuruluşlara toplantıları için yine küçük bir ücretle kiraya verilebilir. 

Odgurmuş: Elbette bahsettiğiniz gibi bir düzenleme yapılacak olursa insanlarımız daha rahat ederler ve etraflarını da rahatsız etmezler. Fakat önemli olduğunu gördüğüm bir konu daha var ki bu konuya da parmak basmak gerekir. 

Ögdülmüş: Odgurmuş kardeşim nedir o konu? 

Odgurmuş: Genç insanlarımızın mutluluğunu paylaşmak için evlerde, düğün salonlarında ve çeşitli mekânlarda düğünler yapıyoruz ya. Bu düğünlerin içeriği konusunda da gelenek ve göreneklerimize pek de uymayan ve eleştiriye tabi tutulacak bazı ritüeller yapılıyor. Bu konuda neler söyleyebiliriz? 

Ögdülmüş: Sizin de belirttiğin gibi çocuklarımızın bu mutlu gününü eş dost ve akrabalarla paylaşır ve bir araya gelerek bir görevi daha yapmış olmanın huzurunu yaşarız. Fakat özellikle de düğün salonlarında yapılan düğünlerin içeriği, şekli, oynanan oyunlar,  çalınan müzik parçaları, gelenek ve göreneklerimize uymayan uygulamaları bakımından gözden geçirmek gerekir. 

Her düğünde sanki olmazsa olmaz şeklinde yapılan ve bizim milli hayatımızla, gelenek göreneklerimizle hiçbir şekilde bağdaşmayan bu uygulamalara kısaca bakalım. 

Mutlaka gelinle damat, mumlarla, maytaplarla, konfetilerle bir gurup genç kızın arasında salona girecek. 

Mutlaka, orta yere geldiğinde, yabancı bir müzik eşliğinde dans etmesi gerekecek. 

Gelin ve damadın yaptığı dans türü oyunlar ile gelen misafirlerin yaptığı dans bizimle ilgisi olmayan mutlaka yabancı bir dans olacak. 

Mutlaka, çoğunlukla yabancı bir müzik veya yabancı özentili Türkçe uyarlamalı bir parçalar çalınacak. 

Mutlaka, müzik yayını yanınızda oturan kişinin sesini duyamayacak kadar sonuna kadar açılacak, herkesin kulak zarları patlayacak. 

Mutlaka, kat kat bir pasta olacak,  törenle,  müzik eşliğinde sahneye getirilecek. 

Mutlaka, pasta kesmek için gelin, damat, kaynana, kayınbaba sahneye davet edilecek onların eşliğinde gelin ve damadın elleri birlikte döner bıçağını tutacak. 

Mutlaka, döner bıçağı kesmeyecek, damat pastanın her katına kâğıt para yerleştirecek. 

Mutlaka, pasta yukarıdan aşağıya doğru kesilecek 

Yapılan bu şekilsel uygulamalar fotoğraflarla tesbit edilecek, Herkes her köşeden son model cep telefonları ile bu mutlu anı kayıt altına alacak. 

Mutlaka,  spikerin karar ve talimatları ile gelin damada, damat geline bir parça pasta yedirecek (ne anlama geliyorsa). 

Mutlaka, gelin ve damat ara ara sunucunun talimatı ile dansa kaldırılacak, çeşitli oyunlara eşlik edecek. 

Çoğunlukla,  gelin ve damat tüm masaları dolaşıp gelen misafirlere hoş geldin denilecek. Bu belki makul olabilir. 

Ama mutlaka gelinin yanında bir yenge olacak,   takıları toplayacak. 

Mutlaka, halay çekilecek ve gelinle damat halaya kaldırılacak. 

Mutlaka, çiftetelli oynanacak ve gelin ve damat bu oyuna eşlik edecek. 

Mutlaka, bazen damat bazen de gelin ortaya alınıp oynatılacak. 

Mutlaka düğün sonunda fotoğraf çektirilecek,  herkes sıra sıra gelecek gelin ve damat araya alınacak ve pozlar verilecek. 

Mutlaka düğünü idare eden sunucu elinde mikrofon her şeye karışacak, iki de bir alkış isteyecek. 

Odgurmuş: Maalesef durum böyle. 

Ögdülmüş: O düğün salonunda çalıştığı bilinen sunucunun kültür ve bilgi seviyesine göre şekillenen ve hiçbir müdahalemizin olmadığı bu düğünlerimiz, acaba başka bir şekilde ve bize has bir düzenleme ile yapılamaz mı? Diye elbette düşünüyoruz. 

Sonuç olarak; Medeniyet kubbesini kaybedenler, “çıkmaz sokak”larda düğün yaparlar.

“Toplumun her ferdi, attığı doğru bir adımla kendi hayatıyla birlikte mensup olduğu medeniyetin yapısına da bir taş koyduğunu, her yanlış adımda hayatiyle birlikte medeniyetinden de bir taş düşürdüğünün şuurunda olmalıdır.”

(Nevzat KÖSOĞLU “Türk Dünyasında Yeni Bir Medeniyet Tasarım”,  Ötüken Neşriyat, İst. 2013, S: 102)  

Yazımızı Abdurrahim Karakoç’un şu veciz dörtlüğü ile bitirelim.  

“Hürriyeti gelin ettik dul çıktı,             

Vur davulcu fırsat ele bir geçer… 

Bu düğünün şakşakçısı bol çıktı,         

Vur davulcu fırsat ele bir geçer…” 

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen