Sen gittin…
Adaçal yüzündeki bademler boyun büktü.
Belen’den bir toz bulutu kalktı Emirdağ üstüne.
Ağıtlarla çağıldadı Çayderesi.
Kacerli’nin sokaklarında söylenmez oldu bozlaklar.
Edelerin klarnetleri hüzün döktü yollara.
Cümbüşleri hüzzamdan öteye geçemedi.
Düğünler yaslı
Gönüller paslı kaldı.
Sen gittin…
Yaban gülleri ıtır vermedi tomurcuklarına.
Karayel değdi filizine kuzukulağının.
Baharda meşeler göğermedi.
Sitareler gökyüzüne ağdı özleminden.
Ve geceleri göz kırpıyorlar sana farkında mısın?
Ayvadan usanıp nara mı gittin?
Gönül yangınına kara mı gittin?
Sen gittin…
Uzun bekleyişlerde kaldı yaşlı gözler.
Oğullar niçin uzak diyarlara gider bu topraktan?
Niçin bir giz iner dallarına ağaçların.
Bayramlar geçer, günler yıllara ulanır.
Ve her gönül kendine bir ayrılık bulur,
Sebebini kendi söyler, anlayamazsın, yorumlayamazsın.
Yine gelir ayrılığın zamanı
Şu gurbet ellerin yoktur amanı.
Sen gittin…
Kanadı kırık güvercinler gibi kaldın gurbet akşamlarının yorgunluğunda.
Yeniden ezgilendi gurbet türküleri.
El senin, memleket senin,
Gün aydınlığında gel Uzun Çarşı’ya.
Ve kök-değerlerinin göçgüncü sevdası ile Hun atlılarının hızını,
Osmanlı akıncılarının saltanatını üzerinde taşıyarak yürü yabanın bulvarında.
Fethin ihya edici güzelliğini beze,
Yorulmuş bir medeniyetin ışıltısız gözlerine.
Sen gittin…
Yoksa Yaradan’ın ödüllü bir görevi mi,
Göğsünü bin hevesle dolduran bu gurbet arzusu?
Göç mü muradın Türkistan zamanlarından beri?
Çarığının değmediği diyar,
Terinin damlamadığı toprak,
Ve ay-yıldızınla aydınlatmadığın karanlık kalmayıncaya kadar sürecek mi göçerliğin?
Sen gittin…
İnsanlar kendine ve değerlerine yabancılaşırken,
Sen her dem tazelenen iyiliğin,
Doğruluğun ve güzelliğinle
Geçmişin zenginliğini, geleceğin görkemli zamanlarına katarak,
Ebed-müddet sürecek olan yeni bir çağın iklimine yürüyorsun.
Yürüdüğün yerde senin, varacağın yerde.
Sen gittin…
Unutmadın tozlu olsa da yolların,
Bozkır olsa da yurdun,
Bilirsin bin zenginliği sakladığını içinde.
Unutursan, unutulacağını bilirsin.
Istırabı ile sınandığın bu göç, hasretlerini büyütedursun bin vuslatın ümidine.