Gök Aradık Tuğlara Kitabını Okurken…

 

Mehmet Ali Kalkan’ın şiirlerini okurken bu manzumelerde Türk destan geleneğinin çağladığını duyar gibi oluyorum. Destanımızın hâlâ gür ve yiğit bir eda ile dolu dizgin aktığını hissediyor insan.

Şiirin kaynağından beslenen bir ilham Mehmet Ali Kalkan’ın şiirleri… Ne demektir şiirin kaynağı? Sorsanız bunu tarif edemem, derim. Sadece hissettiğimi söylerim. Sayıya, hesaba, kitaba, deftere gelmez bir şey bu. Duyarsan duyarsın! İşte o kadar! Fakat Mehmet Ali Kalkan’ın şiirlerinde çağlayan destansı havanın Türklüğün en kadim hatıralarını bugünlere taşıdığını kim hissetmez!

Bu şiirler, tarihimizin, Türklüğün, Oğuz’un, Dedem Korkut’un, Kızılelma’nın, Alperenlerin ve daha nice millî değerimizin dile gelişidir. Sanki bu şiirleri söyleyen Oğuz Kağan, Dedem Korkut’tur. Şairin şiirlerini okurken hemen yanı başımda zannettiğim Şeyh Edebali “Ey Oğul!” diye kulağıma o esrarlı ve coşkulu sözleri söylüyor gibi hissediyorum kendimi. Yahut Dede Korkut sesleniyor en derinlerden:

Oğul! Ben bu sözleri,

Kavim, kardaşa yazdım.

Dedem Korkut Ata’yla,

Verdim başbaşa yazdım

(Mehmet Ali Kalkan, Gök Aradık Tuğlara, Ötüken Yay., 3. Baskı, İstanbul 2015, s. 19)

Bu manzumelerde bazen Ahmed Yesevî hazretlerinin nefesi duyulur. O Alperenleri Anadolu’ya daha dün göndermiş gibi tazedir bu nefes ve ebediyen de öyle kalacaktır:

Ok atılmış Horasan’dan

Bir mübarek ize doğru

Mayalar aynı hamurdan,

Yürümüşler bize doğru.

Anlatır Hoca Yesevî,

Yesevî ki imân devi.

Işık ışık, sevi sevi,

Irmaklar denize doğru

(Mehmet Ali Kalkan, Gök Aradık Tuğlara, s. 46)

Mehmet Kalkan’ın şiirlerini okuduğumda zaman dediğimiz o silik mesele aradan kalkıyor. Tarih mazide olup bitmiş bir şey değildir bu şiirlerde. Geçmiş sanki daha dün yaşanmış hatıralara dönüşüyor. Kalkan, destan diliyle yapıyor bunu. Çünkü destanların dili eskimez. Destanın dili daima yenidir.

Dede Korkut Hikâyeleri’nin dilinden, o muhteşem üsluptan zevk almayan kaç kişi vardır! Hangi Türk Oğuz Kağan Destanı’nı okuduğunda kendisini hareket hâlindeki bir irade olarak görmez! Öyleyse destanı bu kadar canlı kılan sır nedir? Bunu kelimelere dökmek zor olsa bile bu dilin devam ettiğini görmek muhteşem bir duygudur. Mehmet Ali Kalkan’ın şiirlerinde işte kadimden beri devam eden ve hep etmesini arzuladığımız bu destan dili hâkimdir.

Belki bunlar okuyanlara mübalağa gibi gelir fakat yıllardan beri Gök Aradık Tuğlara için bir yazı yazmak istediğim halde belki duyduğumu ifade edemem endişesiyle geciktirdiğim bir yazı bu. Kaynağı da o destan ruhunun hissedildiği mısralardır. Bunları okur, coşar ve derin duygulara dalarım. Yine kitaptan seçtiğimiz şu mısraları okuyalım:

Dinle beni be hey oğul,

Söz söyleme boş üstüne.

Varımlığın bir gün değil,

Doğruyu bil düş üstüne.

(…)

At ölende tayı kalır,

Çeri ölür beyi kalır.

Üç-Ok, Boz-Ok boyu kalır,

Oğuz soyu baş üstüne

(Mehmet Ali Kalkan, Gök Aradık Tuğlara, s. 20-21)

Mehmet Ali Kalkan, “Dedem Korkut Der Ki” şiirinde bize yine o destan zamanlarından seslenir:

Gökte uçar Hümâ Kuşu,

Kutlu Dağ’da Yada Taşı

Devlet ki Oğuz’un işi,

Devamlıdır, bölmek olmaz.

Devletliler devlet arar,

Devletsizler vatan arar,

Vatan uğruna can arar,

Vermeyince almak olmaz.

(Mehmet Ali Kalkan, Gök Aradık Tuğlara, s. 41)

Mehmet Ali Kalkan’ın şiirlerini okumaya doyum olmuyor. Bu şiirler öteden beri arzuladığımız yiğit bir söyleyiş. Türk’ün şiirdeki mührü bu manzumeler. Kimin olduğunu bilmesem “Bu şiirler kimin?” diye sorsanız ben “Bu şiirlerin Türk’ün!” derim. Onda bizim mührümüz var. Bu şiirlerde biz varız. Yazmanın şahsî bir uğraş değil millî bir görev olduğunu bu şiirleri okurken anlıyorum.

İçimizdeki coşkudur yazmaya bahane. Ama birbiriyle birleşmesi gereken halkalar gibiyiz. Söylediğimiz, yazdığımız her güzel mısra, satır sözün ve edebiyatın yolculuğudur. Mehmet Ali Kalkan’ın şiirleri bu anlamda çok önemli bir merhaledir bizim için. Türk destan geleneği hâlâ meyvelerini vermeye devam ediyor. Şiirimiz, destanımız yaşıyor. Türklük var oldukça yiğit bir üslup da var olacak demektir. Mehmet Ali Kalkan’ın şiirlerini okurken bunu anlıyor, bunu hissediyorum.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen