Gül Tutanın Elinde De Gül Kokusu Kalırmış

Tam boy görmek için tıklayın.

Pazar günü Suat’ın mezarına giderken bir türkü vardı radyoda. Murat Çobanoğlu’dan alınmış;

“Neyine güvenem yalan dünyanın,

Keremi yandırıp kül etmedi mi?

On bir ay bülbülü ettirdi feryat,

Gül için bülbülü lal etmedi mi?”

Sonra Yunus Enişte ve Alaaddin’le köye doğru yola çıktık. Yolda olmak güzeldi. Mutluluk gidilecek yer değil yolun kendisiymiş zaten.

Etraf yeşillenmeye başlamıştı. “Cennet gibi” derler ya, işte öyle. Gerçi insan ya gerçekten öldüğü zaman ya da gerçekten yaşadığı zaman cennete gidermiş.

Mutluluk biraz da farkında olmak, yavaşlamak, nefes almak, görmek.

Ruha sindirsek edebi,

Görünür okyanus dibi.

Kum içinde inci gibi,

Fark olmak güzel meselâ.

Bilgi de farkında olmakmış.

Görme organı göz değilmiş. Yalnız kâlp görebilirmiş. Saint Exepury öyle söylemiş.

Bir işyerinde patronun çek sevdiği saati kaybolmuş, bulana iyi bir ödül vadetmiş. Bulamamışlar. Bir çocuk çıkmış ortaya “ben bulurum” diye, gerçekten de az sonra bulmuş. Merak edip sormuşlar “biz şu zamandır arıyoruz bulamadık, sen nasıl buldun?” diye. Cevap vermiş çocuk; “Sadece saatin tik taklarını dinledim.”

Türkünün ikinci kıtası da şöyle;

“Bülbül âşık idi gonca güllere,

Arzusun söylerdi esen yellere,

Mecnun Leyla için düştü çöllere,

Ferhat’a dağları yol etmedi mi?”

Sessizliğin tadını çıkarmak, tabiatı sevip hissetmek, duygularına güvenmek, hayál kurmak… ne güzel şeyler.

Tarlada dağlara karşı sessizliği dinleyip sezonun ilk çayını içmek ne güzeldi.

İnsanın benim diyebileceği iki şeyi varmış, kalbi ve vakti. Kenan Rıfai Hz. söylemiş bunu da.

Türkünün son kıtası da şöyleydi;

“Çobanoğlu yaram döndü çıbana,

Kurduğum bağlarım oldu virane,

Kardeşi Yusuf’u attı zindana,

Kaderi Mısır’da kul etmedi mi?”

Tarladan köye de uğrayalım dedik. Baktım yolun kenarındaki evinin önünde Muzaffer oturuyor. Yanında köyün muhtarı Garaosmannan Talat ile Pamukculan Halil Abi var. Güneşleniyorlar.

Muzaffer “Bura yol ya. Gelen gidenne olyo, yımırtalı suyu soran va, bu yol Mayıslar’a gide mi deyen va. Bure ottum, unnara yol tarif ityon” dedi.

Gül tutanın elinde de gül kokusu kalırmış zaten.

Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen