Bizim Lütfü Kılıç bir gün büroya geldi anlattı;
“Bizim kızı nişanlamıştık ama evdeydi. Dün akşam dünürler geldi düğün alışverişi yapalım diye. Kızım hakikaten evden gidecek. Gece üzüntüden uyuyamadım. Gece ikiyi geçmişti, çay demledim, efkâr bastı, sonra da şu şiiri yazdım.”
Şiir çok güzel. Lütfü’ye bu şiiri kızına okudun mu dedim, hiç kimsenin haberi yokmuş, bana getirmiş. O zaman bu şiiri kimseye okuma, düğünde kızını yanına çağır, al mikrofonu eline, orada kızına ve gelenlere oku dedim. Olurdu olmazdı derken demokratik olarak kabul ettirdim.
Düğün anında Lütfü kızını çağırdı, hanımı, dünürleri de geldi yanına . Bu hadiseyi anlattıktan sonra kızına şiiri okudu.
GÜLE GÜLE
“Kızıma”
A tatlı meleğim, a güzel kızım;
“Ayrılık vaktidir, kınalı kuzum”
Güneşim, mehtabım, seher yıldızım…
Hasret türküleri gelirken dile,
Yolun açık olsun git, güle güle.
Çok şükür ki geldi gelinlik çağın,
Bahtını ağartsın telin duvağın,
Bir ömür sevgiyle tütsün ocağın
Varlığın hayıra olsun vesile;
Yolun açık olsun git, güle güle.
Yüzünü ekşitme, kaşını yıkma,
Kederli görünüp bağrımı yakma;
Gönlünü efkara, gama bırakma…
Yeni bir ay doğsun, yeni menzile;
Yolun açık olsun git, güle güle.
Gül, gülüm; mürüvvetli gün senin günün,
Şenlensin bu düğün, senin düğünün.
Neşeyle yarına bağlansın dünün.
Gözlerinden yaşlar dökme nafile,
Yolun açık olsun git güle güle.
Saygı duy kaynana, kayınataya;
Gaflette bulunup düşme hataya.
Yüzü ak varasın gayrı öteye.
Edebin, izzetin, iffetin ile;
Yolun açık olsun git güle güle
Zannetme ceylanım, biz sana doyduk
Resul-i Ekrem’in kavline uyduk.
Lütfü’yüm şimdiden yokluğun duyduk.
Yeni günler gebe yeni nesile,
Yolun açık osun, git güle güle.
Kız ağlar, analar ağlar, misafirler ağlar. Bir değişik düğün oldu.
Rahmetli babam da Lütfü’nün şiirini çoğaltmıştı.
Düğün için davetiye getiren bütün kız babalarına bu şiiri yanında bir paket ucuz peçete ile verirdi.
Düğünler başladı da aklıma geldi işte…