Hakkâniyet Hâkanlığı: “TANRI SENİ ADALET İÇİN BURAYA DİKTİ”
Kutadgu Bilig’den birkaç beyit vereyim. Bu beyitler, hikmet’i temsil eden kavram (Odgurmış)dan devlet (Töre=Küntogdı)’e verilen nasihatlerdir. Burada devlet beyin şahsında somutlaştırılmıştır:
“Bu beyliği sen güç
ile elde etmedin. Bunu
Kadim Tanrı (Bayat) kendi fazlından, sendeki yeteneği görerek verdi.” (5469. B.)
Könilik üçün Tengri tikti sini
Köni bol, könilik öze tur kanı
(Tanrı seni adalet için buraya dikti. O halde, âdil ol; senin için adâlet üzerinde durmak esastır.)
Ukuş birle işle kamug işlerig
Havaka basıgma köngül tut tirig
(Bütün işlerini anlayış ve akl-ı selimle yap. Gönlünü diri tut, sakın heveslerine mağlub olma.)
Bagırsak bolun barça bodunung öze
Törü kıl uluğka, kiçigke, tüze
(5195-97.b)
(Küçük büyük herkese eşit olarak Töre’yle bak, muamele et(Törü kıl!). Kavmin işlerine bakarken merhamette bulun.)
Çünki Töre’nin sahibi “Ogan”(=Kadir-i Mutlak) ve “Köni”(=Âdil) olan Tanrı’dır (3192.b.)
Sen öz kılkıng itgil kılınçıng könit
Bodun kılkı itlür sen özni avıt (5204.b)
(Eğer sen kendi özünü âdil tutarsan, ahlâkını ve tabiatını düzende tutarsan, kavmin huyu ve ahlâkı da düzelir. Önce kendinden başla.)
Aziz dostlar, tarihçilik geleneğimizde yerleşik hâle geldiğini kabul edebileceğimiz bir anlayışa göre bizim çok önemli ve değerli bir “Devlet geleneğimiz” vardır. Bu gelenek üzerinde yazan epeyce hocamız, yerli yabancı araştırmacı olduğu mâlum.
Hepsine de şükran
borçluyuz.
Devlet fikrinin bizdeki en mükemmel ve tam açıklamaları Kutadgu Bilig’dedir.
Devlet’i bir “saltanat” zannederek konuya yaklaşanların, bu yüksek değerimizin hakikatine nüfuz edemediklerini düşünüyorum. Bu devletin varlık sebebini, “1” “hânedân”ın iktidar heveslerini tatmin aracı sananlar derin bir yanılgı içindedirler.
Hele bu devletin bir “soy devleti” olduğu vehmi, ilgilileri fevkalâde yanıltıcı bir muhakemeye esir ediyor. Eserde “kavim” kelimesiyle tercüme edilen orijinal kelime “bodun” kelimesidir ve “boylar birliği” anlamındadır. Bodunu teşkil eden boyların soy birliği taşıyacağına dair bir hüküm yoktur.
O halde bu “devlet”ten kasıt nedir? Beklenen işlev nedir?
Bu devlet bir “insanlık devleti”dir. O devlet, insanların kimlikleri bağlamında değil, insanlık hakkı temelinde şekillenmiş bir anlayışın müesseseleşmesidir.
3107-8. beyitler:
Törü suv teg, ol küç kör ot teg yodug
Süzük suv akıttıng udıttı otug
(Töre su gibidir, zulüm ise(Töresiz güç!) ateş gibi tüketir. Sen berrak su (Töre) akıttın ve böylece zulüm ateşi söndü)
Törü tüz yorıttıng itildi ajun
Kim erse küçek ilde körmez közün
(Töre’yi eşit uyguladığın için DÜNYA(ajun) düzene girdi! Kimse devletin içinde artık bir zalim göremez)
Bu bir özge medeniyettir. Bu medeniyette devlet, yerleşik ve ziraat toplumlarındaki sınıfçı, köleci, emperyal içgüdülere hizmet eden bir “canavar/ejderhâ/Leviathan”a dönüştürülemez! Buna en başta o devlete meşruluk veren Töre mânidir.
Bir “Hakkâniyet Hakanlığı”dır.
Kendi paradigması içinde bin yıllarca devam edebilmesi, Atlantik’ten Pasifik’e, Afrika’ya kadar bütün dünya coğrafyalarında tutunabilmesi, yeniden yeniden doğrulabilmesi, o “medeniyet paradigması”nın eseri olarak görülmelidir.