Helâllik

Gün aydın olsun âleme, düne, bugüne varsa ömrümüz, yarına… Önceye, şimdiye, varsa ömrümüz sonraya…
Geçmiş de koca bir derya ya, ucu bucağı olmayan. Ve ne kalacaksa az öncede ya da adı geçmiş kalacak dünde, geçerek kalsın… razı olunduğumuz ve razı olduğumuz; hâl, tat, his ve demde… Harcanmasın. Puslu, bulanık karmaşık, hüzünlü kalmasın…
Hasılı Aziz’im, dün dünde kalacaksa eğer, lütfen derli toplu kalsın, dağınık kalmasın… Kalmasın ki gönle yük, akla is, yola taş, kaleme keder, kelâma düğüm olmasın. Yarın dünün ardıysa; yol berrak, zaman duru, varış huzur olsun…
Geride kalan ne varsa, ne olur derli toplu, yerli yerince helâlleşerek kalsın…
Aman dağınık kalmasın…
Dağınıklığın enerjisi tıkanıklık ve bereketsizliktir zira…
Zamana yazık olmasın!
Hakkımız varsa dünkü zamanlarda, vereceğimiz ve alacağımız…
Helâl-i hoş olabilsin…
Ki o vakit, gözümüz de gönlümüz de yolumuz da izimiz de aydın olabilsin, 

İki Metre Uçurum
Sanırım özlemek, hepimizin yüreğinde çok başka anlamlar kazandı şu günlerde. Kokusunu, sesini, gülüşünü, bakışını… Hasret dilden gönüle indi buram buram. Artık içimdeki şeytan bile özledi ki, “Gitsene canım. Bi kahve bi çay. Ne olur ki? Sarılmazsın da, bi bakıp çıkarsın işte.” demeye başladı… Neredeyse kandırıverecek. Mazeret, bahane: tatlı tatlı, allı pullu, süslü püslü sınırsız. Ama, ardındaki amalar olmasa. Veballer, riskler, bunca vaktin sabrı. Altında ezilebilecek olduğumuz keşkelerin ağırlığı taşınamaz sonra. Vebal denen yük çok ağır gelir sonra. Riski birse on, onsa yüz etmek görüyoruz ki çok kolay. Ancak keyfi davrandığımız her adımda, evlere hapsettiğimiz büyüklerimizin ve çocuklarımızın ahı çöküyor üzerimize. Zaten uzun zamandır veballerin ağırlığı ile sağlığını, istikrarını, huzurunu bulamayan toplum daha fazla vebali kaldıramaz. 
Haklısın içimdeki şeytan. Özledim. Özledin. Özledik. Özlendik…
Lâkin ahir zaman imtihanı bu. Kapı komşunu, üst kattaki teyzeni, bir sokak yukarıdaki kuzenini, canciğer kankanı, evladını aldı şimdi bizden. Varlar. Ordalar. Ama dokunmak, yok. İki metre uçurum var şimdi aralarda. 
Bol sabırlı. Bol  hasretli. Bol muhasebeli. Bol şükürlü…
Bu da geçti diyebileceğimiz sonsuz şükürlü yarınları, yine aynı sofra başında eksiksiz, şen şakrak yaşamak onarılamaz yaralara, boşluklara sebep olmamak için.
Keyfiyetten arındığımız hergünün büyüklerimizin ve çocuklarımızın zorunlu #evdekal sürecini kısaltacağı sorumluluğu ile.
Onlar baharı ve yazı en güzel hâli ile yaşayabilsinler diye.
Hadi biraz daha sabır.
Biraz daha iş birliği.
Biraz daha sorumluluk.
Hasreti olsun ama eksiği olmasın..!
Diye…
Yazar
Canan ASLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen