En büyük yanlış, vatanseverliği particiliğe indirgemektir. Vatana ihanet çağrıştıran kavramlarla rakibini suçlamak fevkalade yanlıştır. Vatanseverlik bir partinin tekelinde olamaz. Vatanseverlik gibi en temel birleştirici değeri, particilik hırsıyla parçalamaktan büyük gaflet olabilir mi?
*****
Taha AKYOL
Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım Diyarbakır gezisinde, “Dersim”den bahsetti, Milli Mücadele döneminde “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün davet ettiği millet temsilcileri arasında Kürdistan mebusu da Lazistan mebusu da vardı” diye konuştu.
Binali Bey vatanseverdir, sürekli terörü lanetler, milli bütünlüğü vurgular; o konuşmayı tabii ki oy için yaptı… İstanbul’daki Kürt oyları için.
Bahçeli’nin tepki göstermemesi de tabii oy için.
Millet İttifakı’ndan bir kimse, hele de Ekrem İmamoğlu böyle konuşsaydı iktidar ve Bahçeli yeri göğü birbirine katardı. Savcılar harekete geçirilir, medya günlerce yayın yapardı.
Bu vesile ile belirteyim ki, Ekrem İmamoğlu da vatanseverdir. İmamoğlu hakkındaki Yunan, Pontus gibi suçlamalar yalandır.
‘KÜRDİSTAN MEBUSU’ YOKTU
Mustafa Kemal Paşa’nın açtığı Büyük Millet Meclisi’nde “Kürdistan mebusu” yoktu. Kürtler vardı elbette ama Kürdistan adıyla bir seçim bölgesi yoktu, mebusların hiçbiri bu sıfatla seçilmemişti.
Peki, Mustafa Kemal mesela Kuzey Iraklı Osmanlı mebuslarını “Kürdistan mebusu” diye davet etmiş olamaz mı? Hayır…
Osmanlı Mebusan Meclisi döneminde de Kürdistan adını taşıyan bir seçim bölgesi yoktu. Kuzey Irak’ın adı “Musul Vilayeti” idi. Musul, Kerkük ve Süleymaniye’den 5 milletvekili “Musul Mebusu” sıfatıyla Mebusan Meclisi’ne katılmıştı.
Her iki Meclis’te de ağırlıklı sorunlar başka konular olduğu için, ‘Kürdistan’ kavramı çok seyrek olarak kullanılırdı. Mustafa Kemal Paşa’nın ve Kürt kimliğine sahip mebusların konuşmalarında İngilizlerin Kürdistan kurdurarak Türkiye’yi bölmek istedikleri anlatılırdı mesela.
LOZAN’DA TARTIŞMA
Birinci Dünya Savaşı sonunda, Mondros Mütarekesi hükümlerini çiğneyen İngiliz’ler Musul’u işgal etti.
Lozan’da Lord Curzon Musul vilayetinde en büyük nüfus grubunu oluşturan Kürtlerin Türkiye’ye katılmak istemediğini, işte TBMM’ye Musul’dan mebus seçilmediğini söyledi.
23 Ocak 1923 Salı günü Lozan’da bütün oturumlarda Musul meselesi tartışıldı. İsmet Paşa 1,5 saat süren konuşmasında Curzon’a cevap verdi, milletvekilleri konusunda şunları söyledi:
“Musul milletvekilleri bu Meclis’te bulunmamaktadır; fakat onların yokluğu, yalnız, işgal yüzünden serbest seçim yapılmasının imkânsızlığındandır. Bu örnek Kürtlerin TBMM’de temsil edilmemiş olduklarını değil, fakat seçimlerin Türkiye’de ne kadar dürüst ve düzenli olduğunu bir kez daha ispatlamaktadır!”
Tarihi gerçekler böyle… Cumhuriyet döneminde Kürt kimliğinin yok sayılması, bunun günümüze devrettiği sorunlar ayrı bir konu.
Zaten ‘Kürdistan mebusları vardı’ söylemi sırf oy için söylendi, gündem tartışması olarak değil.
31 MART’A KADAR
Binali Yıldırım 31 Mart’a kadar olan dönemde ölçülü davranmış, “Beka meselesi yok” demişti, “İstanbul’da genel siyasetin değil, İstanbul’un konuşulmasını” istemişti. Şimdi de Pontus zırvalarına itibar etmiyor.
Ama partisi 31 Mart öncesinde “beka meselesi”ni ana gündem yapmıştı, Türkiye’nin bekasını seçim sonuçlarına bağlamıştı!.. Bu oy getirmeyince, “beka” geri çekildi, Kürt seçmene yönelik sözler, Öcalan’a avukat jesti gibi davranışlar ortaya çıktı.
İmamoğlu’na karşı Yunan, Pontus gibi zırvalar sergilendi.
Partilerin zaman içinde yeni ihtiyaçlara göre yeni fikirler geliştirmesi tabiidir, hatta gereklidir. Fakat bu tutarlılık değildir, “oy için” çok fazla zikzaktır.
Siyaseten işimize yarıyor mu; gerçek dışı, hatta yalan ve iftira da olsa söyle gitsin…
Siyaseten yaramaz mı, sus ve sustur.
Gerçekler üzerine farklı görüşler değil, gerçekliğin önemsizleşmesi! Dünyada “post truth” diyorlar buna.
VATANSEVERLİK ORTAK DEĞER
En büyük yanlış, vatanseverliği particiliğe indirgemektir. Vatana ihanet çağrıştıran kavramlarla rakibini suçlamak fevkalade yanlıştır. Vatanseverlik bir partinin tekelinde olamaz. Vatanseverlik gibi en temel birleştirici değeri, particilik hırsıyla parçalamaktan büyük gaflet olabilir mi?
İstanbul’da başa baş yarışan iki aday da vatanseverdir, oy verirken vatanseverlik seçimi yapmayacağız, genel siyasi tercihlerimize göre oy vereceğiz.
Bence bir bu kadar önemlisi belediyelerden beklediğimiz hizmetlere, belediye harcamalarının şeffaflığına, ‘bizden’ yerine ‘vatandaş’ kavramının konulmasına vb. bakarak da oy vermektir.
İlkeli seçmen, siyaseti de ilkeli olmaya zorlar.
—————————————
Kaynak:
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/her-sey-oy-icin-10403