Bütün bu tartışmalarda elbet iktidar kendini korumaya muhalefet onu yıpratmaya çalışıyor, her yerdeki gibi. Ama aynı zamanda tartışma, hesap verme geleneğini de canlı kılıyor.
Bunun sistemin işleyişini tıkadığı mı yoksa tam tersine sisteme hayat mı verdiği ise, herkesin bulunduğu yere göre değişiyor olmalı!
*****
Umur TALU
PARİS
“Cumhuriyet ve demokrasi” adına “evrensel” sayılan ne kadar kavram varsa, birçoğunun anavatanı, en azından ilk topraklarından biri olacaksınız…
Ama “sistem” hala oturmamış, hala sık sık sorgulanır, hala kaygan zeminlerde olacak.
Kim bilir, tartışmasız, sorgusuz sualsiz, mutlak sistemlere göre böylesi daha canlıdır…
Belki de, bu kadarı da fazladır!
CUMHURBAŞKANI…
1. Fransa’nın hâlihazırdaki 1 yıllık Cumhurbaşkanı (Macron), “dayakçı adamı” ve sarayından sıralanmış yalanlar yüzünden hem her köşede sorgulanıyor, hem de kamuoyunda destek oranı bugüne kadarki en düşük seviyede.
Sorgulanıyor derken, dokunulmazlığından ötürü bizzat kendisi sorgulanamıyor; her ne kadar “Sorumlu benim, gelin beni alın” diye meydan okusa da.
Buna karşılık, bilhassa sol muhalefet, “5. Cumhuriyet Cumhurbaşkanı’nı aşırı koruyor, dokunulmaz kılıyor. 6. Cumhuriyet kurumları oluşturmak lazım, hesap verebilmesi için” diyor.
Cumhurbaşkanı’nın seçim kampanyasında bir organizasyon şirketinden 30 bin Euro kadar avantajlı fiyatlar alması da ciddi mesele!
Cumhurbaşkanlığı yazlığına bir havuz inşaatı da öyle oldu.
ESKİ CUMHURBAŞKANI…
2. Fransa’nın iki önceki Cumhurbaşkanı(Sarkozy), İçişleriBakanlığı dönemindeki Kaddafi ziyaretlerinden başlayıp Cumhurbaşkanlığı kampanyasında Kaddafi’nin yolladığı ileri sürülen Libya parası yüzünden resmen “sanık” olmak üzere.
48 saat süreyle gözaltına alınıp sorgulanmıştı; iddianame hazırlanıyor.
Bir ikinci dosyası da, takma bir isimle edindiği telefon hattının takıldığı bir dinlemede ortaya çıkan yargıyı manipüle etme girişimleri.
Dünya Kupası’nın Katar’a verilişindeki rolü de sürekli sorgulanıyor.
MECLİS BAŞKANI…
3. İktidar partisi LREM mensubu Fransa Meclis Başkanı da (François de Rugy) tartışılıyor. Meclis’in spor salonu olduğu halde kendisine aldırttığı 768,99 Euroluk “antrenman bisikleti” ile kendisi yokken ekibinin yaptığı 200.97 Euroluk “Dürüm partisi”nin devlete ödettirilmesinden dolayı.
Bir de 3’üncü bir şoför talebi var, çok tartışılan.
ESKİ BAŞBAKAN VE DIŞİŞLERİ BAKANI…
4. Esasında en ciddi suçlama konusunun şimdilik “tanık sıfatlı” muhatabı ise, 34 yıl önce 37 yaşında Başbakan olan ve 5. Cumhuriyet’in en genç başbakanı unvanını elinde tutan, önceki iktidarın Dışişleri Bakanı Laurent Fabius. Geçen gün savcılığa ifade verdi. Konu “Terörizme yardım, insan hayatının tehlikeye atılmasında suç ortaklığı.”
Doğrudan suçlanan, bir Fransız devi (şimdi İsviçreli Holcim’le ortak), dünyanın en büyük çimento üreticisi Lafarge: Suriye’de DEAŞ’a verdiği haraçlar, ondan temin ettiği ve ona sağladığı mallar. Para ve mal trafiği.
FIRST LADY
5. “First Lady” Brigitte Macron’un Saray’daki harcamaları epey sorgulandı; yüksek rakamlı internet yayınlarının ardından Sayıştay hesapları açıkladı.
Yeni “Birinci Hanım”ın bütçesi seleflerinden daha düşüktü; 4 yardımcısına yıllık 278 bin 750 Euro, biri korumalara 2 otomobil, güvenliğe ayrılan dahil 6 çalışma odası, yılda 15 bini bulan mektupların okunup cevaplanması için 6 eleman. Kuaför ve makyaj Ellysee kadrosundan. Kıyafetlerini seçenin ücreti devletten değil!
Ama asıl fırtına “Saray’a yeni yemek takımı”nda koptu: 1200 parçalı yeni yemek takımının bedelini önce bir gazete 50 bin Euro diye yazdı. Cumhurbaşkanları ve her şeyi didiklemekle, Fransa’da büyük skandalları ortaya çıkarmakla ünlü haftalık kara mizah gazetesi “Zincirli Ördek” ise normal fiyatın 500 bin Euro’yu geçtiğini, ama Elysee’ye indirimli verilmiş olacağını açıkladı. Geleneksel olarak Sevres Limoges takımlarla donatılan Saray’ın “Sevres mavisi” yeni takımı Evariste Richer imzalıydı.
SORGULAMA MARATONU
“Sorgulamalar”ın bir kısmı böyle. Senato ve Meclis (yargı dışında) iki haftadır “Başkan’ın dayakçı adamı” meselesinde bakanları, Saray üst düzey idarecilerini, Emniyet müdürlerini sorguladı.
Anayasa değişikliği tartışması yarım kaldı.
Dayak ve yalan meselesinde salı günü de (dün) “gensoru”yu, hem de biri merkez sağdan biri soldan iki ayrı gensoruyu göğüslemesi gereken ise, kişisel siyasi dünyası pek tartışılmayan Başbakan Philippe’di.
Bütün bu tartışmalarda elbet iktidar kendini korumaya muhalefet onu yıpratmaya çalışıyor, her yerdeki gibi. Ama aynı zamanda tartışma, hesap verme geleneğini de canlı kılıyor.
Bunun sistemin işleyişini tıkadığı mı yoksa tam tersine sisteme hayat mı verdiği ise, herkesin bulunduğu yere göre değişiyor olmalı!
———————————
Kaynak:
https://www.haberturk.com/yazarlar/umur-talu-2406/2083705-hesap-sormak-sistemi-tikar-mi-acar-mi