Erenlerin, erdiğini bil-e-memesi; gözünün, kulağının, gönlünün, aklının, fikrinin, zikrinin ER’eceği yerde oluşundandır.
Çünkü o bilmeden bilir ki, varış yoktur.
Erişler vardır.
Bir basamak…
Bir basamak daha.!
Ermişler deminin devranında, seyrin aşkında yok ol’mak için.
Birlik yokluktan sonraki varlıkta.
Bilirdir o, bilmeden!
Ve ufkudur,
Varlıkla yokluğun zifafı.
Doğuş o anda zira.
O da o anda.
Erir mi, er’er mi eren,
…
Ötesi susulası…
Bir HÛ miktarınca,
…
KAÇ BEN VAR BENDE
Aynaları seviyorum.
Çünkü orada tam da orada tüm benler.
Kesip biçtiğim benler, besleyip büyüttüğüm benler.
Hepsi orada sır, O’nda aşikâr.
Ve,
Görmeyi, bilmeyi, yaşamayı, ol’mayı beklediğim benler.
Öyle ya hepsinin bir şimdisi vardır vaktine esir.
Ve,
Olabilecek en iyi ayna olmaya çalışmak için tüm çabasızlığım.
Saf, duru, engin…
Işık ışık, ışıl ışıl…
Ve
Pırıl pırıl.
Öyle de oldu.
Şükürler olsun.
Sevelim aynaları.
Çünkü orada siz varsınız.
Çünkü orada O var…
Biz’de saklı, bizde SIR,
Günaydın gün.
Bak “ben” ler.
Hepimiz sana geldik…