Hatta belki düşünmediğimiz alanlarda da bir şeyler var; Düşünün ki, Intel bütün dünyada senelerce her bilgisayarın içindeydi (şimdi ARM mimarisi onun yerine geçti). Acaba sadece bilgisayarın içindeki görevini mi yapıyordu? Yanı sıra bir yerlere bilgi gönderiyor muydu? Ya da Microsoft? Mesela, başta Almanlar olmak üzere, neden Avrupalı şirketler 2000’li yıllardan başlayarak özellikle Microsoft konusunda önlemler almaya başlamışlardı?
*****
Füsun Sarp NEBİL
Bu hafta Telekom sektörünün büyüklüklerini ve yıllar içinde geldiği yeri, ekonomiye etkisini anlatacaktık ama geçen Salı günü şaşırtıcı bir olay meydana geldi.
Huawei’in mali üst düzey yöneticisi (CFO) Sabrina Meng Wanzhou Hong Kong’dan, Meksika’ya giderken transit uğradığı Kanada’da tutuklandı. Çinli Wanzhou, aynı zamanda Huawei’in kurucusu, eski Halkın Kurtuluşu Ordusu mühendisi Ren Zhengfei’nin kızı. Muhtemelen de bu özelliği ile daha kıymetli.
Wanzhou’nun ortaya çıkan tutuklanma nedeni, bir hayli dolaylı. 2009-2014 arasında yönetim kurulunda olduğu Skycom isimli Hong Kong firmasının İran ile iş yaptığı, HP makinaları sattığı ve bu arada Amerikan bankalarının da Huawei ile çalıştığı, dolayısıyla İran Ambargosunu deldiği suçlaması yapılıyor. Kanadalı savcıya göre, Skycom Huawei’in resmi olmayan bir alt şirketi olarak tanımlanıyor.
Türkiye konuyu tam anlayamadı. Çünkü TV’lerdeki endüstri 4.0, yapay zekâ, drene, mronevs gibi yüksek teknoloji haberlerine rağmen, teknoloji ile ilgimiz zayıf. Konuyu daha çok ekonomistler, sabah programlarında haber olarak dile getirdiler ama resmin tamamını anlayamadıklarını, olayı bir “ticaret savaşı” gibi yorumladıklarını gördük.
Oysa o olay çok daha önemli bir durumu gösteriyor. 21’ci yüzyıllda, üstte kalmanın yolu teknolojik üstünlükten geçiyor. Askeri operasyonları bir yana koyup, ülkenizde sıfır kan akıtarak, bilgisayarlar üzerinden oturduğunuz yerden bir ülkenin elektrik sistemini felce uğratmanız, nükleer reaktörünü patlayacak noktaya getirmeniz mümkün. “ABD-Avrupa” yani batı bloğu ile “Çin-Rusya” arasındaki itişmede, artık “teknolojik üstünlük” sahibi olan kazanacak. Başka deyişle; 1947-1991 arasına tarihlenen “soğuk savaş” döneminin yerini, 21ci yüzyılda artık “siber savaş” dönemi aldı.
Bu yazıda –bilişim / telekom alanının tercümanı olarak– neler olup bittiğini ve Türkiye’nin bu alandaki konumunu anlaşılır bir şekilde anlatalım.
Telekom Şirketleri, Devletlerin Casusluk Aracıdır
Yıllarca batı telekom şirketlerinin ürettiği cihazları alan bizim gibi ülkeler, arka planda ne oluyor acaba diye düşünmediler. Gerçi teknoloji bu kadar gelişmiş değildi ama telekom cihazları her zaman, en iyi casusluk alanıydı. Telefon dinlemeler bir yana, 1947’de yaptıkları anlaşma ile 5 Göz olarak adlandırılan ABD – İngiltere – Kanada – Avustralya – Yeni Zelanda’nın nasıl da uzun sınırlar boyu ya da deniz altında giden kablolara yaptıkları saplamalarla telefonları dinledikleri çeşitli kaynaklarda anlatılıyor.
Yetmiyormuş gibi Echelon isimli dev antenlerle uzunca bir süre dünyayı dinlediler [1]. 1990ların sonunda Berlin’deki antenin ticari casusluk yaptığını iddia etmişti. Yani olayın hem ticari, hem de askeri yönü var. Zaten ikisi birbirine de bağlı.
Bu arada Bilgi Mafyası isimli kitapta [2], İsrail hükümetinin daha 1990’lı yıllarda bile, Ürdün’ün su şirketine bağışlanan IBM bilgisayarın içinden su sarfiyatlarına bakıp, hangi evde Filistinlinin saklandığını, artan su sarfiyatından anladığı, Libya’da bombalanan El-Fetih liderlerinin nerede bulunacağını yine El-Fetih merkezindeki bilgisayarın içinden nasıl öğrendiklerini anlatır.
Ama bunları eski hikâyeler sanmayın. Şimdi daha iyi hikâyeler var.
Belgeleri sızdırdığı için ülkesini terketmek zorunda kalan eski CIA analisti Edward Snowden’in 2013 yılında ortaya koyduğu belgeler, Amerika’nın dev internet şirketlerinin –ki kullandığımız Facebook, Google, Microsoft vs– NSA’ya her türlü bilgiye erişim olanağı sunduğunu gösteriyordu[3].
Snowden NSA’yı, bu bilgileri kendi vatandaşlarına (Amerikan) karşı kullandığı için eleştiriyordu ama Cisco gibi Amerikan firmaların -ki bugün pek çok özel ve devlet Türk kurumunda mevcut- önemli yabancı müşterilere (mesela ülkemizdeki başbakanlık ofisinin bilgisayar networkuna bile olabilir) satılan cihazlara, firmanın -ülkemizde de temsilciği bulunan- dağıtıcısının Amerika’daki bir deposunda, nasıl da böcek (dinleme aleti) takıldığının fotoğraflı belgelerini de ortaya koymuştu[4].
Aynı dönem enteresandır Juniper, Fortinetvs bir sürü network cihazında “arka kapı” tabir edilen ve bilen birilerinin cihaza gizlice girmesine müsaade eden açıklar çıktı [5]. Firmalar bağımsız güvenlik araştırmacıları tarafından tespit edilen bu açıkları hep “aaaa bilmiyorduk” diye karşıladılar ve hemen soruşturma açacaklarını ilan ettiler. Hatta FBI da soruşturma ilan etti. Ancak bugüne kadar bu tür soruşturmaların sonuçlandığına dair bir bilgi de duymadık [6]
Hatta belki düşünmediğimiz alanlarda da bir şeyler var; Düşünün ki, Intel bütün dünyada senelerce her bilgisayarın içindeydi (şimdi ARM mimarisi onun yerine geçti). Acaba sadece bilgisayarın içindeki görevini mi yapıyordu? Yanı sıra bir yerlere bilgi gönderiyor muydu? Ya da Microsoft? Mesela, başta Almanlar olmak üzere, neden Avrupalı şirketler 2000’li yıllardan başlayarak özellikle Microsoft konusunda önlemler almaya başlamışlardı?
Ya da Facebook, Google acaba neler yapıyor. Facebook’un bizim kendisine vermediğimiz özellikleri ya da hayatımızda olan ama eklemediğimiz kişileri bile nasıl yakaladığını yazmıştık[7].
Bunlar batılıların günahları. Peki, Çinliler temiz mi?
Huawei ve ZTE firmalarının -ve de tüm diğer büyük Çinli firmalarının- belli bir seviyenin üstündeki kadrolarının Komünist Parti üyelerince doldurulduğu hep konuşulan konular arasında.Huawei’in de dikkat ederseniz patronu eski ordu mensubu. Ayrıca not edelim; 179 bin kişinin çalıştığı raporlanan Huawei’in 65 bin civarı parti üyesi olduğu düşünülen ortağı var. Huawei bir nevi kooperatiftir.
ABD –kendisinden bildiği için olsa gerek– Çinliler için en son böyle bir iddiada bulundu. Çinliler tarafından kendilerine üretilen ve askeri cihazlarda da kullanılan komponentlerin içinde, kurşunkalemin ucu büyüklükte bir işlemci yakaladılar [8].
Özetle, bilişim ve iletişim (telekom) teknolojilerinin, en tepeden, en aşağıya, finansmandan, üretime, KOBİ’sinden büyük firmalara, bankalardan, devlet kurumlarına kadar her noktaya girdiği düşünülürse, “bu fırsatı kullanan üretici ülkeler var mıdır?” diye soruyorsanız, İnsanoğlu varolduğundan bu yana herkesin sürekli birbirinin elindekini almaya çalıştığı bir dünyada yaşadığımız da gözönüne alınırsa, bilişim ve iletişim teknolojilerinin böylesine kullanılMAMAsı aptallık olmaz mıydı?
Huaweive ZTE, 15-20 Yılda Batılı Telekom Firmalarını Ya Batırdı, Ya Sarstı
Huawei ve ZTE, internet teknolojilerin katlayarak geliştiği 2000 sonrası yıllarda, Amerikalıların ve Avrupalıların telekom alanındaki -burnu havada- firmalarını batıran 2 Çinli firmadır. 15-20 yılda çok ciddi bir mesafe katettiler. Batının iddialı telekom firmalarını ya öldürdüler ya da sarstılar.
Bu 2 firma farklı teknolojik yapıdan gelirler. Huawei, Cisco gibi yeni nesil telekom firmalarının, ZTE ise Nortel gibi eski nesil telekom firmalarının muadilidir. ABD’li firmalar bunları patentleri çalmakla uzun süre suçladı [10]. Ama bu iddia sonuca varamadı.
Huawei ve ZTE, 1990’ların sonlarında başlayarak, 2000’lere gelindiğinde çok uygun fiyat ve batıdan altta kalmayan bir teknoloji sunmaya başladılar. 2G/3G/4G, 4’lü oyun vs gibi hızlı bir teknolojik gelişmenin olduğu, tüm operatörlerin hızla yatırımlar yaptığı bu dönemde, Çin Bankalarından çok uygun fiyatlı kredileri de eklenince [9], batılı operatörler bile Huawei’e döndü ve batılı telekom üreticileri birer-birer çöktü. Mesela bizim Netaş’ı kuran Kanadalı dev Nortel kapandı, Amerikalı Lucent (ki Graham Bell’in laboratuarına da sahipti) zorda kaldı, Alcatel ile birleşti. Ericsson 100 yılı aşkın liderliğinde sarsıldı, Cisco geriledi. Dünyanın telekom altyapısı büyük oranda Huawei oldu.
Bu arada ülkemiz bu olayın canlı bir örneğidir. 2019’a yaklaştığımız günümüzde, telekom sektörü uzmanlarının ifadesiyle, telekom altyapımız şu anda % 80 civarında Huawei. Öyle ki, 1993’de Ericsson ortaklığı ile kurulan ve bu nedenle altyapısı ağırlıklı Ericsson olarak devam eden Turkcell bile bugün Huawei ağırlıklı hale döndü.
Ama batılıları kızdıran başka bir gelişme daha var; Huawei ve ZTE sadece altyapıda da kalmadılar. Üstyapıya da geçtiler. Telekom altyapıcısı Huawei ilk başta “whitelabel” olarak başladığı telefon cihazı üretiminde artık –Apple’ı geçerek– dünya ikincisi[11]. İlk sırada yine bir Asyalı olan Samsung var.
- Yüzyılın Güç İtişmesinin Odağı; Petrol – 21. Yüzyılın; Bilişim ve İletişim Teknolojileri
Önümüzde gördüğümüz tablo, ticari ve firmalar düzeyinde gibi gözükse de, aslında devletler arasındaki jeopolitik bir güç çekişmesi. Batı ile Çin-Rus ekseni arasında bir itişmedir. Bunu daha iyi açıklayalım.
21.yüzyılda, üstte kalmanın yolu teknolojik üstünlükten geçiyor. Askeri operasyonları bir yana koyup, ülkenizde sıfır kan akıtarak, bilgisayarlar üzerinden oturduğunuz yerden bir ülkenin elektrik sistemini felce uğratmanız, nükleer reaktörünü patlayacak noktaya getirmeniz mümkün. ABD-Avrupa yani batı bloğu ile Çin-Rusya arasındaki itişmede, artık “teknolojik üstünlük” sahibi olan kazanacak. Başka deyişle; 1947-1991 arasına tarihlenen “soğuk savaş” döneminin yerini, 21.yüzyılda artık “siber savaş” dönemi aldı.
- yüzyılın güç itişmesinin odağı “Petrol”dü, 21. yüzyılınki petrol değil, “bilişim teknolojileri”. Bugün ABD hala Ortadoğu ile ilgileniyor ama bunun nedeni kendi petrolü değil. Çünkü Alaska petrolü ve kaya içinden çıkardığı gaz ile kendi kendine yeter hale geldi. Hatta ihracat yapıyor. Şimdi Ortadoğu ile ilgilenmesinin temelinde, ortağı Avrupa, Japonya ve de rakibi Çin’in bu bölgeden petrol temin ediyor olması yatıyor. ABD musluğu elinde tutmaya çalışıyor.
Buna karşılık, bilişim ve iletişim teknolojileri ise, bütün dünyayı elinizde tutmanız anlamına geliyor. Yani eğer yapay zekâlı robot askerleriniz varsa, kim sizi durdurabilir. Ama buna bile gerek yok, komponentlerini ürettiğiniz elektrik santralları ya da barajları, bir bilgisayardan durdurup milyonlarca insanı elektriksiz, susuz bırakabilirsiniz.
Outsourcing (Taşeronluk) ABD’nin İçini Boşalttı, Uzakdoğuyu Yükseltti
1980 yılında ABD önemli bir karar aldı. Senatoya başvuran 3 Amerikan firması yani Adidas, Intel ve Standard Oil, taşeron işçilik (outsourcing)’in kapısını açtılar. 5 yıl sonra daha ucuza ve sorumluluğu başkasına yükleyerek üretim yapmayı denemiş ve tadını almış olan firmalar daha büyük bir lobi ile Amerikan senatosundan “offshoreoutsourcing”i yani denizaşırı ülkelerden hizmet almanın iznini aldılar. Trump’ın yönetime gelir gelmez iptal ettiği TPP (transpasificpartnership) anlaşması işte budur.
TPP, Amerika’daki 2.000 $ düzeyindeki işleri 300-500 $’lık rakamlarla Uzak Doğuya aktardı. Ben bilgisayar tarafını aktarabilirim. Bugün bildiğiniz bütün PC markaları Uzakdoğu malıdır. Mesela HP alırsanız, işçilerinin kötü çalışma koşulları nedeniyle intihar etmesi ile gündeme gelen Foxconn firması tarafından üretilir. Aynı firma iPhone’ları da üretmektedir.
Bu outsourcing işinin detayını başka bir yazıda anlatalım. Burada sadece şunu anlatmak için belirttik. Bugün ABD’deki pek çok cihazın komponentlerini “ölçek ekonomisi” ve “ucuz işçilik” nedeniyle Çinliler üretir.
G20 zirvesi sonrasında Trump’un düğmeye bastığı söyleniyor. Konuya yakın kaynaklar, Trump’ın bir kaç ay önce ilan ettiği ZTE yasaklaması [12] ile bir simülasyon yaptığı, Amerikan endüstrisine sağlanan küçük devre elemanlarının eksikliğinde neler olacağını anlamaya çalıştığı ve gördükleri çerçevesinde yeni adımlar atmaya başladığı iddiasında. Çinliler o zaman ABD’nin kendisine zarar vereceğini, çünkü üretilen parçaların ABD ekonomisi için önemli olduğunu söylediler ama anlaşılan Trump denemesinden memnun kaldı ve Huawei’ye yönlendi. Huawei ZTE’ye kıyasla 10 kat fazla komponent üretiyor.
Yani anlayacağınız Trump o kadar da aptal hareketler yapmıyor. Ama buraya kadar gelen durumu çözebilecek mi? Hep birlikte göreceğiz.
Türkiye’de Durum
Hani söylenir ya “mandalar tepişirken, çimler ezilir” diye. Bu tepişme sırasında, Türkiye’ye ne olacağı belirsiz. Ortalarda bir yerde duruyor gibi gözüküyoruz. Yıllarca ABD ağırlıklı olmak üzere batının yazılım ve cihazlarını aldık. Kendi cihaz ve yazılımlarımıza ise önem vermedik. Aşağıda 2 örnek cihaz ve 1 yazılım anlatacağız.
Şimdi ise Huawei alıyoruz. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı sırasındaki Çin seyahatinde, Çinli yöneticiler tarafından kendisine ricada bulunulduğu, bizim kulağımıza kadar gelmişti. Aynı şekilde, geçen yıl Ekonomi Bakanlığı tüm KOBİ’lerden, TOBB, TİM gibi kuruluşlar aracılığıyla alibaba.com’a üye olmalarını istedi. Oysa alibaba.com yerli bir alışveriş uygulaması değil. Neden devlet buna neden destek verdi? Bilemiyoruz [13].
Ama daha da ilginci, mobil operatörlerin illerde baz istasyonu bakımı için çalıştıkları esnaf türü insanların yerini de Huawei almış durumda. Büyük bir çoğunlukla işi yine aynı esnaf yapsa da, iş Huawei’in üstünden geçiyor. Öyle ki, yerli 4.5 G baz istasyonu ULAK kurulumlarını bile Huawei yapıyor.
Yani bu kadar ciddi bir alanda biz yokuz.
ULAK – Labris – OpsGenie – Gram Games
Yokuz derken, aslında varız. Üstelik ABD’de oranın olanakları ile kurulan ve gelişen firmalardan da bahsetmiyoruz. Yukarıdaki 4 örnek yanında YemekSepeti.com gibi başka örnekler de var.
Gram Games aslında yine farkında olamadığımız bir alandan yani oyun sektöründen bir firma. Ülkemizde çok başarılı 4 oyun firması var (çoğu ülkenin başarılı oyun firması sadece 1). 250 milyon $’a satıldı. OpsGenie isimli 6 yıllık yazılım firması ise eylül ayında 295 milyon $’a satıldı [14]. Labris Ankara’lı başarılı bir güvenlik cihazları üreticisi firma ve desteklenmesi lazım ama kamu şirketleri önceliği yukarıda bahsettiğimiz ve içinde ne olduğunu bilmediğimiz cihazlara veriyor -onlar daha tanınmış diye- ama asıl bahsedeceğim konu; ULAK.
Ulak’ı bir başka yazımızda anlatalım ama burada şundan bahsedelim. ULAK yerli 4.5G baz istasyonudur. Argela tarafından tasarlanmış, Netaş ve Aselsan tarafından geliştirilmiştir. Baz İstasyonu alanında dünyada 5-6 firma var. Bir tanesi de Huawei. Muhtemelen 2030’lara ve hatta biraz daha sonraya kadar 4.5G kullanacağız. Bu süre zarfında firmaların yapacakları yatırım (bugüne kadar yaptıkları dışında) 15 milyar $ gibi tahmin ediliyor.
Üstüne 5G geliyor. 2 hafta evvel katıldığım bir toplantıda BTK yetkilisi 5G’de çok iddialı olduğumuzu anlatıyordu ama Ulak’ı ihmal eden bir kurumun anlattıkları bana temelsiz geldi. BTK güya 4.5G ihalesinde “yerli katkı” gibi bir şart koydu ama 3G’de aynı şartı, “yerli ürün yok” kaydıyla sonradan pas geçmişlerdi. Burada da aynısı oluyor. “Yaptık mı, yaptık” demek için, operatörlere, evrensel hizmet fonu ile yapılacak 1000 kadar bile olmayan sayıda ULAK aldırdıkları düşünülüyor. Gerisi yok.
Operatörler, ULAK konusunda dudak büküyorlar. Fiyat, daha gelişmesi lazım vs diyorlar. İyi de kullanmazsak nasıl gelişecek? Fiyatı nasıl düşecek ve daha önemlisi, dünyada başka ülkelere nasıl satılacak? Ulak konusunu ayrıca anlatacağız ama şunu söyleyelim. ULAK’a yazık ediliyor. Ülkeye tasarruf sağlayacak ve de belki ihracat getirecek bir yüksek teknoloji ürünü bu.
Telekom Cihaz ve Yazılımları Konusunda Sonuç
Telekom cihaz ve yazılımları önemlidir. Biz bırakın altyapıdaki cihazları, şehirlerde altyapı kurmayı bile Çinli bir firmaya vermiş durumdayız. Bunu böyle yapmanın güvenlik riski var mıdır? Kimse hesapladı mı? Ayrıca da neden? Kablo döşeyemiyor, cihazları birbirine takıp, altyapı kuramıyor muyuz?
Hepimizin, oturup önümüzdeki dönemi tartışması lazım. Dünya değişiyor ve artık eskiden alıştıklarımızdan farklı bir yere gidiyor. Hükümet uzmanlara sormadan kendi kararlarını alıyor olsa bile, sivil toplum kuruluşları olarak toplanıp konuşmak ve bilişim-telekom konularında hep birlikte uyanmak lazım.
Huawei, Cisco vs konusunu ekonomistler tarafından konuşuluyor ama aslında olayın teknologlar ve savaş stratejistleri tarafından telekom altyapısının tartışılması lazım. Artık konu sadece ticaret değil, şimdi bilişim teknolojileri son sözü söyleyecek. Sinek drone’lar, otonom silahlar, asker robotlar, kıyamet günü (doomsday) denilen kritik altyapılara siber saldırılar zamanı. Milletlerin bekası artık bunlara bağlı.
Özel sektör ve Kamu Yöneticileri artık İnsanları “yerli malı”, “milli mal” gibi sözlerle oyalamamalı!!! Algı yaratacağız diye ülkenin geleceği ile oynanmasın !!!
Ya “mış gibi olmayan” yani başka yazılımların ara yüzlerini kullanarak yaratılmamış [14] olan yazılım ve cihazlar üretilmesi için seferberlik ilan edelim. Ki..elimizde olan ve kıymetini bilmediklerimiz var. Bunların üzerine eğilelim.
Ya da (ve de hiç olmazsa) tarafsız bilişim ve iletişim dünyasının, 20-30 yıldır “Açık Kaynak” diye işaret ettiği, içi açık yazılım ve donanım alalım –ki ne yaptığını anlayabilelim.
Kaynaklar
[1] https://en.wikipedia.org/wiki/ECHELON
[2] https://www.kitapyurdu.com/kitap/bilgi-mafyasi/13105.html
[3] ABD’de FBI ve NSA, 9 İnternet Firmalarının Sunucularından İnsanlar Hakkında Bilgi Topluyormuş
[4] Ortaya Çıkan FotoğraflarNSA’in Cisco Cihazlara Casus Parçaları Taktığını Gösteriyor
[5] Juniper Networks Firewall’larında Arka Kapı Kodu Bulundu, FBI Olayı Soruşturuyor
[6] 42 Ülkeden Siber Aktivistler, ‘Arka Kapı’ Olaylarına Karşı Bir Açık Mektup Yayınladılar
[7] Facebook İlişkilerinizi Nasıl Biliyor (Gölge Profil)?/a
[8] Çin’liler Amerikalı Firmalara Casus İşlemcili Makinalar mı Sattı?
[9] Cisco, Huawei’ye Karşı Patent Davası Açtı
[10] HuaweiCDB’den 30 Milyar $ Kredi Bağladı
[11] Huawei Surpasses Apple, Moving into Second Position While Overall Market
[12] ZTE’nin Yasaklanması Çinlileri Kızdırdı
[13] https://turk-internet.com/booking-com-ya-da-alibaba-com-babanizin-dukkani-mi/” target=”_blank” rel=”noopener”>Booking.com ya da Alibaba.com Babanızın Dükkanı mı?
[14] a href=https://turk-internet.com/atlassian-turk-yazilimi-opsgenieyi-295-milyon-a-satin-aldi/” target=”_blank” rel=”noopener”>Atlassian, Türk Yazılımı OpsGenie’yi 295 milyon $’a Satın Aldı
[15] ‘Yerli’, ‘Milli’, ‘Yerli ve Milli’ Kavramları Üzerine Bir Tartışma
—————————————
Kaynak:
https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/is-gelistirme-ve-stratejik-yonetim-arastirmalari-merkezi/huawei-olayi-artik-siber-savas-donemindeyiz