Mehmet MAKSUDOĞLU
Basra Körfezinden başlayıp Mısır’a ulaşan hilâl’e bereketli hilâl (the Fertile Crescent) derler. Bütün eski medeniyetlerin ortaya çıktığı bölgedir. Mısır da o çağda, yeryüzünün en büyük, en gelişmiş ülkesiydi. O muazzam piramitlerin nasıl yapıldığı hâlâ anlaşılabilmiş değil.
Bu ülkenin başındaki Firavun haddini aştı, azgınlık etti, Allah’ın gönderdiği Mûsa Peygamber’e uymadı, onu öldürmeğe koşarken Kızıldeniz’de boğuldu. Cenâb-ı Hak, ibret olsun diye onun cesedini yok etmedi, cesed kıyıya vurdu, yüzyıllar sonra bulununca, British Museum’a konuldu. Görmem nasîb oldu; büzülmüş, kahverengiye çalan renkli Firavun oradaydı. Bir müddet sonra kaldırıldı; herhâlde, Kur’ân’da geçen olayı doğrulayan bir belge olduğunu oryantalistler bildirdi, cesed vitrinden kaldırıldı. Oryantalistler : yüzyıllardır İslâmı tahrif etmeğe çalışıyoruz, onu lunaparktaki kahkaha aynaları önünde sunuyoruz, siz ne yapıyorsunuz? Biz, Kur’ânda geçen eski ümmetlerin ibret verici hikâyelerini “aslı yoktur, misâldir” filân diye yazarken, başta Türkiye olmak üzere İslâm dünyasındaki aklı evveller buna kanıp yaymağa çalışırken, yaptığınız gaflettir! demişlerdir.
Nemrud ilâhlık dâvâsına kalktı. Allah, onu parçalatmak için yırtıcı bir mahlûkunu, arslan, kaplan göndermedi; bir sivrisinek gönderdi, hem de topal bir sivrisinek! Nemrud’un burnuna giren sivrisinek, içeride kıpırdadıkça Nemrud’un kafasında fırtınalar koptu. Keçeden tokmaklar yaptıran haddini bilmez, halka, kafasını bu tokmaklarla tokmaklatıp biraz rahat etmeğe çalıştı. Nemrud’un kafasını tokmaklayan insanlar yoruldu da “en merhametliler bu işi sürdürmeğe gayret etti”. Aradan yüzyıllar geçti, insanlar bu olayı ibretle hatırlayıp Allah’a yönelecekleri yerde, Nemrud dağına gidip güneşin doğuşunu seyrediyorlar! Taştan heykellere bakıp san’at konuşmaları yapıyorlar.
Lût Peygamberin kavmi de azmış, içlerinde cins sapıkları çoğalmıştı. Halk içinde pek çok kişi, ibâdetlerini yerine getiriyordu, fakat o zamana kadar görülmemiş bu çirkin işe engel olmuyorlardı. Allah, bu işlerin yaygın olduğu Sodom veGomor şehirlerini yere batırdı,üzerlerinde koskoca göl meydana geldi. Gölün suyu öyle yoğun ki, insan batmıyor!
Pompeide ahlâksızlık zirve yapmıştı, Vezüv öyle bir püskürdü ki (yanardağ kendi kendine mi püskürdü dersiniz?) o işi yapmakta olanlar kaçmağa fırsat bulamadan lâv altında kaldılar. Küller temizlenince ortaya çıkan manzara … anlatıldığına göre, bayan turistler oraya alınmazmış. Son günlerde gelen haberlere bakılırsa, orası tekrar açılmış; herhâlde, bayan turistler, bu çeşit işlerden artık pek etkilenmezler diye olmalı.
Çin yönetiminin Doğu Türkistandaki kardeşlerimize yaptığı korkunç zulüm hatırlardadır. Orada da gözle görülemeyecek bir mahlûk ortaya çıktı, Çin gerek insan kaybı olarak, gerek uğradığı büyük ekonomik darbe sebebiyle muazzam zarara uğradı. İnternette dolaşan, birtakım şeyleri yiyeni gösteren olay, Çin’de değil, diye söylense de, o bölgede o tür şeyler yeniyor. Medenî dünyada bu yüzden de itibar kaybetmesi gerektiği düşünülebilir ama, bâzı Avrupa’lılar da kurbağa, salyangoz vb. yiyor; kantarın topuzu kaçmış bir uygarlık!
Fitnevizyonların yaydığı davranışlardan etkilenen çağdaş bir genç, kızla metrobüste öpüşürken, rahatsız olduğunu söyleyen, bu işi önlemeğe çalışana : Burası Suudi Arabistan değil! diye çok zekîce (!), son derce mâkul (!), ileri derecede çağdaş (!) bir cevap veriyor.
Oradaki birçok yolcu da (trene bakar gibi) olayı seyrediyor! Bizim hâlimiz de hâl değil.
15.02.2020