2019 yılı sonlarında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi tüm dünya ile beraber ülkemizi de ciddi anlamda etkiledi. Korona virüs bilindiği üzere, kronik bir rahatsızlığa sahip bireyleri daha ciddi seyirle etkilemektedir. Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından yayınlanan 72.314 Covid-19 vakası raporunda diyabetli kişilerde mortalitenin (ölüm oranının) (%7.3) diyabeti olmayanlara göre (% 2.3) yaklaşık üç kat daha fazla olduğu gösterilmiştir. Ayrıca yapılan son çalışmalar, Covid-19’un diyabet riskini de arttırdığını göstermiştir. Özetle, korona virüs diyabetli bireyler için bir risk olmakla beraber diyabet adayları için de risk oluşturmaktadır.
Hızla Artıyor!
Dünya’da 382 milyon kişi, ülkemizde ise 10 milyonu aşkın kişi diyabet hastasıdır. Eğer müdahale edilmezse 2035 yılında ülkemizdeki diyabetli sayısının 12 milyona ulaşacağı tahmin edilmekte. Uluslararası Diyabet Federasyonu raporuna göre, küresel sağlık harcamalarının %12’si diyabete harcanıyor ve her 6 saniye de 1 kişi diyabet hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor. Tüm bunlar bizlere toplumda bu kadar yaygın bir hastalığa karşı tetikte olmamız ve dikkat etmemiz gerektiğini gösteriyor.
Diyabet Nedir?
Diyabet, kandaki şeker (glukoz) düzeyini dengeleyen insülin hormonunun; eksikliği ve/veya yeterince salgılanmasınarağmen, vücutta kullanılamaması sonucu oluşan kronik bir metabolizma bozukluğudur. Diyabet üç gruba ayrılır. Tip 1, Tip 2 ve Gestasyonel diyabet olmak üzere sınıflandırılır. Tip 1 diyabet, genelde 30 yaş altı ve tamamen insülin eksikliği ile karakterizedir. Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabete göre daha nadir olarak görülür. Tip 2 diyabet ise toplumun çoğunda daha sık görülmekte olup, genellikle 30 yaşından sonra ve genetik temelli olarak ortaya çıkar. Gestasyonel diyabet ise; kişide gebelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücrelerinin gebeliğin ilerlemesiyle yeterli insülin salgılayamaması ve bu nedenle daha önce diyabet belirtisi olmadığı halde gebelik boyunca kan şekerinin yükselmesi durumudur.
Tip 1 diyabet otoimmün bir rahatsızlıktır. Yani bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasıyla ilgili bir hastalık olup, yaşam tarzıyla hiçbir ilgisi yoktur. Tip 2 diyabet ise büyük ölçüde yaşam tarzı ile ilgilidir ve kişinin ailesinde Tip 2 diyabetli bir birey olması yakalanma olasılığının normale göre fazla olmasına neden olur. Tüm diyabetlilerin yaklaşık %90-95’ini tip 2 diyabetliler oluşturur. Tip 2 diyabet yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite ile doğrudan ilişkili olduğundan yazımızın geri kalanı Tip 2 diyabet üzerinden ilerleyecektir.
Belirtilere Dikkat!
Peki, diyabetin belirtileri nelerdir bir bakalım,
- Sık idrara çıkma
- Ağız kuruluğu
- Çok su içme
- Ani kilo kaybı
- Açlık hissi
- Cilt yaralarının geç iyileşmesi
- El ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma
Eğer bu belirtileri son zamanlarda yaşıyorsanız mutlaka bir sağlık kurumundan destek almalı ve doktorunuza bu durumdan bahsetmelisiniz. Diyabet belirtileri fark edilmeyebiliyor ve kişi diyabet olduğunu uzun yıllar sonunda tesadüfen öğrenebiliyor. Diyabet ne kadar erken teşhis edilebilirse kontrolü de o kadar kolay ve konforlu olacaktır.
Sağlıklı Yaşam ile Diyabetin Kontrolü Kolay…
Diyabet (tip 2 diyabet) önlenebilir bir rahatsızlıktır. Ailesinde diyabet olan veya diyabet adayı bireyler yaşam tarzlarında düzenlemelere giderek kolayca hayatlarına devam edebilir. Diyabet teşhis edilen kişiler de, sağlıklı beslenerek ve düzenli aktiviteyle hastalığını kontrollü şekilde yönetebilir hatta zamanla diyabetik ilaçları dahi bırakabilirler. Tüm bunlar endokrinolog bir hekim ve diyetisyen kontrolünde gerçekleşebilir. Diyet bir parmak izi gibidir, kişiye özel ve uygulanabilir olması çok önemlidir. Diyabetli bir bireyin beslenme düzeni; hastalığının seyrine, diyabet tipine, ilaç- insülin kullanım durumuna, fiziksel aktivite düzeyine, günlük rutinine ve daha birçok etmene bağlıdır. Diyabetik kişinin bir diyetisyene danışmadan yapacağı diyet hastalığını olumsuz etkileyebilir ve hiperglisemi-hipoglisemi durumlarına neden olabilir.
Bir sonraki yazım, tip 2 diyabet ve beslenme üzerine olacak ve diyabetin beslenme düzeni ile nasıl kontrol altına alınabilir bir hastalık olduğunu irdeleyeceğiz.
Ayşenur GÖLCÜK