Odgurmuş(1): Biz çocuklarımıza her zaman savaşçı ve komutan olan Türk büyüklerini örnek olarak gösteririz. Bu doğru bir davranış mıdır? Bizim ilim ve fikir adamlarımız yok mudur?
Ögdülmüş(2):Tarihte yaşamış Türk büyüklerini, savaşçı kahramanları ve yine cihangir hakan ve sultanlarımızı, tek başına ordulara karşı duran kahramanlarımızı da çok severiz.
Türk büyükleri arasında, ilim ve fikir adamlarımız da vardır ama biz daha çok savaşçı ve lider olan kahramanlarımız mevzu olduğunda onlardan iftiharla söz ederiz. Hatta gurur duyarız. Konuşmalarımızda da Onları örnek veririz.
Bu durum bu günlerin bir konusu olmaktan çok geçmişten beri sıkıştıkça sığınılan bir durumdur. Sebebi nedir pek bilemiyorum ama bu şekilde sadece savaşçı kahramanlarımızın övülüp öne çıkarılması bir planın gereği olarak mı yapılıyor yoksa cahilce ve bilmeden yapılan bir durum mudur bunu da ayırt etme imkânımız şimdilik yoktur. İşin doğrusu, ister savaş kahramanı olsun, iste hakan sultan, komutan olsun, isterse ilim, sanat ve fikir eri olsun bizim bunları ayırt etmeden sevmemiz saymamız ve tanıtmamız gerekir. Genç insanlarımıza her Türk büyüğümüzü tanıtmak ve sevdirmek gerekir.
Sultan Alparslan “Biz temiz Müslümanlarız, bid’at nedir bilmeyiz“ diyor deriz, fakat “temiz Müslüman” olmanın gereği neyse asla yapmayız.
Şimdi; Bu hayran olduğumuz liderlerimize bir göz atalım. Kimdir bu Osman Gazi, Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid, Fatih, Yavuz, Alparslan, Kılıçaslan, Melikşah hatta Oğuz han, Atilla. Evet, kimdir bunlar?
Nedir bu insanların ortak tarafları. Nedir bu insanları büyük yapan?
Odgurmuş: Bu kahraman Türk büyüklerinin ortak özellikleri nelerdir.
Ögdülmüş: Bu insanların ortak yanı “büyük liderler”, “cihangir savaşçılar” olmuş olmalarıdır.
Başka bir açıdan bakacak olursak bu liderlerimiz toplum tarafından şöyle görülür: Nedir lider?“Yalnız adamdır”. O “tektir”, “benzeri yoktur”. “İkinci adama tahammül edemeyen”, “eş ve ortağı olmayan” adamdır. Ülkesindeki bütün insanlar için “erişilmez” birisidir o. Onun için bir tarafta “kendisi”, diğer tarafta “halkı-milleti” vardır. O “hükmeder”, “emir verir”, “karar verir”, “irade buyurur”. Herkes onun etrafında pervane olur.
Liderlerimizin sayılamayacak kadar meziyetleri de vardır. Çocuklarımıza örnekler verirken bu büyük liderlerimizi örnek gösterir onlar gibi olmalarını isteriz. Onlar “Cihangirdir, kahramandır, sultandır, hakandır, tek adamdır, eşi benzeri ve iradesinin üzerinde Allah’tan başka kimsenin iradesi yoktur. “
Büyüklerimizin ahlak ve faziletlerinden, kahramanlıklarından, emirlerinden, buyruklarından çok ve sıkça bahsederken, insanımızın şuuraltına da sanki bu kişilerin “karakterlerini”, “tek adam olmak”gerektiğini de işliyoruz gibi geliyor. Ne de olsa bu insanların hepsi Allah’tan başkasının önünde eğilmeyen, bükülmeyen, emreden insanlardır. Ve biz bunları örnek veriyoruz. Çocuklarımızın ve genç insanlarımızın bunlar gibi olmalarını istiyoruz.
Dışarıdan bakıldığında liderlerin sadece bu yüzü görülür veya gösterilir. O liderler ki sadece onlarla övünmek için vardır gibi düşünülür. Hâlbuki O liderlerin yetiştikleri ortamları pek görmeyiz.
Bu durumda biz, biraz da genç insanlarımızın gururunu okşuyor, benliğini cilalıyor ve nihayet bizim gayretlerimizle de kendi dışındaki hiç kimseyi beğenmez duruma getirmiş olmuyor muyuz?
Benlik duygusu tarafımızdan cilalanarak fazlaca kabartılan bu insanların her biri kendini bir lider gibi hissediyor ve sonuçta bütün liderler gibi iki kişi bir araya gelip anlaşamıyorlar. İnsanlarımızın bir birleri ile anlaşamaz olmalarını sanki elimizle yapıyormuşuz gibi geliyor.
Bunların dışında, liderlerimizin iyi yönlerinden, çalışkanlıklarından bahsederken biz hiç kendi üstümüze almaz hep başkalarını düzenlemek için kullanırız.
Bu açıdan bakılınca milli değerlere sahip insanlar için de Padişahlarımızın, Türk büyüklerinin, liderlik özelliklerinin sadece söylenmek içindir. Yaşamak ve örnek almak için değildir.
Atalarımızın, yaşantıları, yaptıkları, faziletleri bize sanki uygulamak için değil, konuşmak içindir.
Bunların hayat ve yaşantılarını uygulamak bize değil hep başkalarına düşer.
Bize gelince; Biz zaten “olmuş“uz. Başka bir şey yapmamıza gerek var mı ki.
Bizim dışımızda bulunanların kendine çeki düzen vermesi gerekir. Bunu da sürekli kahraman Türk büyüklerini örnek göstererek yineleriz.
Odgurmuş: Bir diğer konu da günümüzde sosyal medya yaygınlaştıkça gelişen bir durum var. Yukarıda saydığımız Türk büyüklerinin giderek teke indirildiği görülüyor. Buna ne dersiniz?
Ögdülmüş: Evet sizin de bahsettiğiniz gibi son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşması sonucunda böyle bir durumla yani “tek kahraman” olgusuna geçilmiş gibi görülüyor.
Bu konuda bazı sosyal medya kahramanları hemen her konuda sanki bizim başka bir kahramanımız yokmuş gibi ve sanki bizim başka ilim erlerimiz, düşünce adamlarımız yokmuş gibi sadece tek bir kişiden vecizeler, resimler ve fikirler paylaşılıyor olması da kısır bir döngüye sebep olmaktadır. Belki de, aslı olsun olmasın belli merkezlerce üretilen ve o tek lidere atfedilen görüş ve düşünceler yeteri kadar bilgisi ve tarih bilinci olmayan insanlar arasında rağbet görmektedir. Bu durum da sakat bir durumdur. Vatanını milletini seven ve milli şuur sahibi olan insanlar Türk tarihini bir bütün olarak kabul ederler ve herhangi bir konuda tarihimizde yaşamış tefekkür sahibi kişilerin görüş ve düşüncelerinden faydalanırlar. O fikirleri paylaşırlar.
Yabancı yazar, çizer ve düşünürlerin görüş ve düşüncelerini paylaşmak yolu ancak kendi milletinin büyüklüğüne inanmayan batı karşısında eziklik duyan kişilerin işidir. Tarihimizin tozlu sayfalarını şöyle bir karıştırdığımızda ne büyük kahramanlarımızın olduğu, yanı sıra büyük mütefekkirlerimizin de olduğu ve insanlığa hak ve adalete ne büyük hizmetler yaptığımız görülebilir. Fakat görmek için bakmak, bakmak için de okumak gerekir.
Aslında olması gereken, savaşçı kahramanlarımızın yanı sıra, ilim, fikir, sanat ve tasavvuf büyüklerimizin de örnek verilmesi özellikle de genç insanlarımıza tanıtılıp sevdirilmesi gerekir.
Güzelliğin anlatılmasının değil, hayatımıza tatbik edilmesinin önemini bilmemize rağmen, bunu başkalarına vaaz eder ve hep zahmetsiz rahmet bekleriz…
….
Odgurmış (1): Kanaat – Akıbet- Afiyet
Ögdülmiş (2): Akıl – Ululuk
Kadim Kitabımız olan “Kutadgu Bilig” de geçen iki şahsiyet: