Ömer AĞAÇLI
Kur’an’da Necm 29 ayette .” İnsanın çalıştığından başka karşılık yoktur.” Deniliyor. Ve Hz. Peygamber’in de “ Allah çalışkanları sver, ancak doğrularla beraberdir.” Sözü vardır. Bu iki ilahi referansa göre biz de, insanın çalışmasının bir varoluşsal zorunluluk olduğu üzerinde kimi şeyler söylemek istiyoruz.
Varoluş, Allah’ın fiilleridir. İlahi referanslar aşağıdadır.
13/31: “ Bütün bu oluşlar Allah’a aittir.”
13/16: “ Allah her şeyi yaratandır. Ve O biridir. Karşı konulmaz güç sahibidir.”
55/29: “ Allah her an sürekli yaratma faaliyetleri halindedir.”
9/5: “ Ve Allah her şeyi kendi ilmine göre yaratmaktadır.”
İşte bu referanslara göre düşünüldüğünde Evrenin Allah’ın isimleri ve bu isimlere dayanan fiillerden ibaret olduğunu söyleyebiliriz.
Allah, sürekli yeniden yaratmaktadır. Allah’ın sürekli yeniden yaratması, her an yeni şeyler yaratmasıdır. Varoluş, tek ve mutlak anlamda birdir. Bu bir oluş hali külli yani bütünseldir. Varoluştaki varlıkların çokluğu bu birliği bozmaz. Yani kesret hali aynı zamanda vahdet halidir. Bu bağlamda her varlığın özü hakk’a dayanır. Bu kozmosdur. İnsan da bu kozmozun bir parçasıdır. İnsan da kozmik boyutlu bir varlıktır. İnsan bütünda diğer varlıklarla bütün varlık olarak bulunur, varolandır.
Dinin aslında anlatmaya çalıştığı işte bu mutlak hakikatlerdir. Kur’an’daki ilkelerder bakıldığında bu ilkelerin tümü hakkı, hakikati gerçekleştirmek için insanın bu bilinçle yaşamasıdır. Bu hal bütünsel bir yaşantıdır. Yani maddi, manevi… Evren fiiller olduğundan sürekli devingenlik içinidedir. Evrende diğer varlıklarla birlikte olan insan da bu devingenliğe uymak ve onunla bütünleşik olmak zorundadır. Bunun aksi hali kaostur.
Din, Allah’ın sıfatlarına, isimlerine, fiillerine göre yaşamasının adıdır. Necn Suresi 29 ayette insanın çalışmasından başka karşılık yoktur, sözü ile söylenen hakikat, başanını ve mutluluğun doğru düşünce, doğru davranış, doğru fiillerde bulunmakla elde edilebileceğine işarettir. ÇALIŞMANIN VAROLUŞSAL ZORUNLULUK OLMASI BU HAKİKATE DAYANMAKTADIR.
Bu söylediklerimiz insanın, Allah’a uyması sözünün de bir anlatımıdır. Her Peygamber işte bu ilahi düzeni anlatmış ve insanlara bunlara göre yaşayın demiştir. Günahlar ise bu ilahi düzene uymamaktan çıkmaktadır. Bu çıkışların da bir karşılığı vardır ki bunu adı” cehennem” dir. İnsan nefsinin istek ve arzularının etkisiyle külli varoluşa katılamaz ve bütünden dışarı savrulur, yalnızlaşır.
Peygamberler bu kozmik düzende insana yaşama sanatını öğreten, bu konuda rehber olan yaşam ustalarıdır. Peygamberleri, dinleri ıskalayarak doğru yaşamak mümkün değildir. Günümüzde gördüğüm kadarıyla deizm denilen bir düşünce akımı genişleme istemektedir. Deizm, Allah’ı kabul dinleri reddetmektedir. Deizm, akıl ve mantık kanunlarına aykırı, saçma bir düşüncedir. Çünkü, Peygamberler olmasaydı insanlar Allah’ı ve onun düzeni hakkinda bilgileri nereden alacaklardı. Yani Allah’ı nereden bileceklerdi.
Evet! Allah’ın düzeni evrende her an karşımızda işlemektedir. Allah’ın düzeni, sistemi fiillerdir. İnsan da bu fiillere göre ahlak ve ruh disiplini içinde uymak ve onlarla bütünleşmek zorundadır.
Çalışmak sadec maddi hayatla ilgili değil manevi hayatta çalışmayı zorunlu kılar. Manevi, ruhsal yükselişte çalışma sonucudur.