Necdet BAYRAKTAROĞLU
Yüce Allah yaratığı varlıklarının içinde en şereflisi olarak insanı yaratmış ve kendisine boyun eğmesini itaat etmesini istemiştir. Kuranı Enfal Suresi 20. Ayette: “Ey iman edenler! Allaha ve Resulüne itaat ediniz, işitip durduğunuz halde ondan yüz çevirmeyiniz”denilmektedir. İnsanda Yüce Rabbine iman edip, emir ve buyruklarına itaat içinde, yüklendiği sorumlulukları yerine getirerek, kalbine dolan rahmet nuru ile insanlara, hayvanlara ve çevresindeki diğer varlıklara karşı sevgi, şefkat, merhamet göstermekte, iyilik ve yardımseverlikte bulunmaktadır. Yaratılmışlara merhamet gösteren, sevgi ve şefkat içinde olan, büyük bir hayır üzeredir. Hac Suresi 30. Ayette: “İşte emir budur! Kimde Allah’ın hürmet edilmesini istediği şeylere saygı gösterirse bu, kendisi için Rabbi katında şüphesiz hayırlıdır” denilmektedir. Hz. Peygamberimizde bu hususta:“Allah, her şey üzerine ihsanı (iyiliği) emretmiştir” demekte, bir başka hadisinde: “Merhamet edenlere Rahman da merhamet eder. Yerde bulunan yaratıklara acıyınız ki, göktekilerde siz acısın”diye söylemiştir. Yüce Allah kullarına merhamet edeceğini Zumer Suresi 53. Ayette peygamberine şöyle demektedir: “(Ey Peygamberim!) de ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.”
“Rahmet, merhamet,”isim olarakhayır, iyilik, ihsan, nimet ve kalp inceliği demektir.Ayrıca merhamet acımak, korumak, insafta bulunmak ve şefkat göstermek, insanların iyiliğini istemek, yardımseverlikte bulunmak şeklinde ifade edilir. Kalp yumuşaklığı ve gönül inceliğidir. Hak ve adalet duygusu ile hareket etmektir. Vicdani kalpten, Allah’ın “Rahman ve Rahim”isminin insanlara yansıması, ulaşmasıdır.Bu nedenle merhamet duygusunun kaynağı ilahidir ve insan bu ilahi cevheri, nuru taşımakta ve bunu diğer yaratılmışlara sunmaktadır. Yüce Allah, Kuranı Enam Suresi 133. Ayetinde: “Rabbin zengin, rahmet sahibidir”, Araf Suresi 156. Ayetinde ise:“Rahmetim her şeyi kaplamıştır”, demekte, Hac Suresi 65. Ayette: “Şüphesiz Allah, insanlara şefkatlidir, çok merhametlidir” denilmektedir. Hz. Peygamberimiz de: ““Allah, ancak merhametli olanlara rahmetini ihsan edecektir”diye söylemiştir. Bir Türk atasözünde ise: “İnsaf dinin yarsıdır”denilerek çok anlamlı olarak ifade edilmiştir. Bir güzel sözde şöyle denilmektedir: “Sanma ki, her kalıbın içindeki insandır. İnsanı farklı kılan merhamettir, vicdandır.”İnsanı yücelten, Yüce Allah’a yaklaştıran ahlaki ve vicdani bir davranıştır. Alim İmam Gazali de nasihatın da: “Merhametli ol Ey Oğul! Cenab-ı Hak şefkati ve merhameti sebebiyle Musa Aleyhisselam’a peygamberlik verdi. Ey oğul! Sen de şefkat ve merhameti elden bırakma ki merteben yüce olsun. Yeryüzünde olan mahlukata merhamet eyle” diye söylemiştir.
Bütün varlıklar Allah’ın rahmetiyle yaratılmıştır. Yer, gök bütün alem, Yüce Yaratanın rahmetiyle kaim ve daimdir. Yüce Allah sınırsız ve sonsuz rahmet ve merhamet anlamında Kuranımız Neml Suresi 30. Ayette denildiği gibi:“Rahman ve Rahim” dir. Yüce Rab: “Rahmetim gazabımı geçti”diyerek, merhametinin, gazabından önde geldiğini belirtmekte ve yarattığı tüm canlılara şefkat ve merhametle davrandığını bildirmektedir. Hz. Peygamberimizin en büyük özelliği, onun şefkat ve merhamet Peygamberi olmasıdır. Kalbi iyilik dolu idi ve hiç kimsenin incinmesini istemezdi. Enbiya suresi 107. Ayette Yüce Rab: “Ey Muhammed’ Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” demektedir. Merhameti canlılara bahşeden Yüce Allah, Hz. Peygamberimizi de, merhamet duygusu ile bezemiş ve ona müminlerin de birbirlerine merhametli olmaları hususunda tavsiye etmesi için emretmiştir. Hz. Peygamberimiz de: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organ rahatsızlığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bedene benzer”diyerek, insanlara çok güzel açıklamada bulunmaktadır. Hz. Ali de: “Merhamet olmazsa fazilet kuru bir kelimedir”diye söyleyerek, merhametin önemini belirtmiştir. Hz. Mevlana’da: “Şefkat ve merhamette güneş gibi ol / Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi / Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol… ”diyerek, bu hususu aydınlatıcı dile getirmiştir. Fransız yazar Balzac’da: “Merhamet, erdemlerin ecesidir”diyerek önemini belirtmiştir. Merhamette bir paylaşma, dayanışma ve duygu birliği vardır.
Merhamet sahibi kişi yalnız insanlara değil, kainatta ki bütün canlılara karşı merhametli olmalıdır. Hz. Peygamberimiz: “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, Allah’ta size merhamet etsin” demekte, bir başka hadisinde: “Her canlıya yapılan iyilik için mükafat vardır” demiştir. İslam Alimi İmam Muhammed’de: “Senden aşağı olana acı ki, senden üstün olan da sana acısın” demiştir. Özellikle anne- babaya, küçüklere-büyüklere, darda, zorda olanlara, fakir ve muhtaçlara, yoksul ve yaşlılara, hastalara, engellilere, yetimlere daha çok merhamet etmeli ve yardımseverlikte bulunulmalıdır. Özellikle yaşlılara küçüklere ve yetimlere karşı şefkat ve merhamet, daha fazla gösterilmelidir. Hz. Peygamberimiz: “Küçüğünüze merhamet etmeyen, büyüğümüzün hakkını tanımayan bizden değildir” demiştir. Ayrıca sevgi ve yardıma muhtaç yetimlerle özellikle ilgilenmiş, başlarını okşamış ve merhamet gösterilmesini tavsiye etmiştir. Necip Fazıl Kısakürek ise:“Allah diyor ki; Geçti gazabımı rahmetim / Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim”diyerek, yetimlere gereken merhametin gösterilmesini istemektedir. Yüce Allah’ın rahmetinin, merhametinin en çok tecelli ettiği yer ise, annelerin kalbidir.
İnsanlara, hayvanlara ve diğer canlılara merhamet, kalbin inceliğidir. İnsanda zuhur eden derin, ulvi bir davranıştır. Bütün yaratılan varlıklara gösterilen merhamet, Allah’ın rahmetindendir. Kalpte ki bu yumuşaklık, merhamet ve vicdani duygu, imandan kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamberimiz: “Allah, rahmeti yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını yanında alıkoydu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça (rahmet) sebebiyle bütün mahluklar birbirlerine merhametli davranırlar. Hatta kısrak (yavrusunu emzirirken) basıp da zarar verme korkusu ile (bu rahmetin eseriyle) ayağını kaldırır” demektedir. Bu rahmet duygusu kimde yoksa o bahtsız ve bedbaht bir kimsedir. Bu konuda yine Hz. Peygamberimiz: “Allah’ın bir insanı helak etmek istediğinde ondan, önce utanma duygusunu, sonra güvenirliliği, peşinden de merhameti aldığını” söyleyerek, kalbinden merhamet duygusu alınan kimsenin Yüce Allah’ın rahmetinden mahrum kalacağını belirtmektedir. Bu nedenle, Allah’ın merhametine nail olmak isteyen kimse, vicdanlı ve merhametli olmalıdır. Kuranımız Casiye Suresi 30. Ayetinde: “İman edip Salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları merhametine dahil edecektir. İşte apaçık kurtuluş budur”denilmektedir. Hz. Peygamberimiz de: “Yumuşaklıktan mahrum kalan, hayırdan da mahrum kalır”demektedir. Hz. Ömer’de: “Merhamet, afetlerin perdesidir”demiştir. İngiliz şair, yazar Wıllıam Shakespare’de: “Merhametin yumuşaklığı demir kapıları eritir”demektedir.
Merhamet göstermede cimri davranılmamalı, gerektiği yerde ve gereken kişiye karşı bu duygu esirgememelidir. Hz. Peygamberimiz bir başka sözünde: İnsanlara merhamet etmeyene merhamet edilmez”demiştir. Sevgi ve merhametten yoksun yaşayan kimselerin kalpleri katı ve acımasızdır. Zalim, bencil ve duyarsızdır. Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe, kuyudan su çekip ayakkabısı ile su veren günahkar bir kadının bu merhameti dolayısıyla günahlarının bağışlandığını, buna mukabil bir kediyi odaya hapsederek onu aç susuz bırakan, karnını doyurması için dışarıya bile bırakmayan ve ölümüne sebep olan merhametsiz bir kadının azaba uğrayacağını, Hz. Peygamberimiz bize bu örneklerle ve gerçeklerle bildirmiş ve bir keçiyi sağan adama uğradığında ona şunları söylemiştir: “Sağdığında yavrusu için de süt bırak”demiş, hayvanları bile keserken, bilenmiş bıçakla ve hayvana fazla eziyet çektirilmeden kesilmelerini istemiştir. Çalıştırılan hayvanlara dinlenme hakkı verilmesini, ihtiyaç ve istirahatlarının sağlanmasını belirtmiştir. Yine Peygamberimiz bir başka hadisinde de: “Yumuşaklıktan mahrum kalan, hayırdan da mahrum kalır”demektedir. Fransız Yazar Beamarchais: “En az merhamet gösterenler, en büyük günah işleyenlerdir” demiştir. Alim, şair İslam düşünürü Muhyiddin İnb-i Arabi bu hususta çok uyarıcı açıklamada bulunmaktadır: “Allah’ın kullarına şefkat ve merhametle muamele et. Merhameti ve şefkatini bütün canlılara ve mahlukata bolca yay ve sakın ola ki ‘ Bu ottur, cansızdır, faydası yoktur’ deme! Bilakis, senin idrakinin ötesinde, onların pek çok faydası ve hayrı vardır. Yaratılmışı, bulunduğu hal üzere bırak ve ona Yaratıcının merhametiyle merhamet et”demiştir.
Bütün peygamberler şefkat ve merhamet sahibi oldukları halde, Yüce Allah’tan merhamet etmesini istemişlerdir. Hz. Musa Peygamberimiz Yüce Allah’a yaptığı duası, Araf Suresi 151. Ayette: “Rabbim! Beni ve kardeşlerimi bağışla, bizi merhametine dahil et, merhametlilerin en merhametlisi sensin”denilmektedir.. Eyüp Peygamberimizin duası da Enbiya Suresi 83. Ayette: “Eyüp’de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: ‘Şüphesiz bu dert (hastalık)beni sar verdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” diye söylenmektedir. Hz. Peygamberimiz de, Yüce Yaratana yaptığı duasında merhamet etmesini isteyerek, şöyle diyordu: “Allah’ım! Bizi bağışla, bize merhamet et, bizden razı ol, ibadetlerimizi kabul et, bizi cennetine koy, cehennemden koru ve bütün işlerimizi ıslah et.”
Merhametin kime karşı, ölçüsü, yeri ve ne zaman ve nasıl yapılacağı çok önemlidir. Mesela, azgına merhamet göstermek, başkalarının hakkına tecavüzde teşvik edilmiş olur. Hz. Peygamberimiz bu hususta: “Yalnızca şaki (bedbaht) olan kimse merhametten yoksun bırakılır” demiştir. Merhamet yerli yerinde gösterilmeli ve bir zarar, ziyan, sorun ve sakınca doğmamalıdır. Alim ve şair Şadi Şirazi de bu konuda: “Ciddiliğin fazlası nefret doğurur, merhametin fazlası da otoriteyi azaltır” demiştir. Sevgi ve iyi niyetle dert, sıkıntı üzüntü ve darda olanlara derman olma, imdat olma ve yardımda bulunulmalıdır. İngiliz düşünür: “Merhamet, verene de alana da faydalıdır” demektedir.
Yüce Allah’ı sevindirmek, sevdirmek ve O’na yaklaşmak merhametli olmaktan geçer. Böyle kişiler Yüce Rabbin rahmetini kazanırlar. İnsan yaratılışı nedeniyle acizdir, kusurlu, hatta günahkardır. Buna rağmen Yüce Yaradan kullarına yine merhametiyle muamele eder ve müşfik ve bağışlayıcı olarak davranır. Kuranımız Tevbe Suresi 71. Ayette: “… İşte onlara Allah rahmetini ihsan edecektir”, aynı Sure 99. Ayette:“Rableri onları rahmetine dahil edecektir” denilmektedir. Hz. Peygamberimiz bu hususta: “Allah, kullarından sadece merhametli olanlara merhamet eder”demiştir. Cennete giden yolun kaynağıdır ve her insan bunu bilmelidir. Merhamet insanın değerini ve asaletini, kişiliğini ortaya koyar. Bir güzel söz vardır: “Sanma ki, her kalıbın içindeki insandır. İnsanı farklı kılan merhamettir, vicdandır.” Fransız Yazar François De Sales’de: “Merhamet bir kalbe girerken öteki erdemleri de beraberinde getirir”demektedir.
Günümüz dünyasında insanlarımızın her geçen gün kalplerin de ki sevgi, şefkat ve merhamet azalmakta, kalpler duyarsız ve katılaşmakta, insafsız olmakta, hatta acımasız hale gelmektedir. İranlı alim Şadi Şirazi bu konuda: “Merhametsizlik kılıcını çeken kişi, merhametsizlerin kılıcı ile ölür”demiştir. Alim ve filozof Beyazıd Bestami on şeyin insanı küçülttüğünü söylemiştir: “Kin gütmek, kızmak, kibirlenmek, azgınlık, münakaşa etmek, cimrilik, haksızlık, saygısızlık, kötü huyluluk, merhametsizlik.” Cenap Şahabettin bu hususta: “Elemi bilmeyenin merhametine inanmayınız”demektedir. Merhameti olmayan, merhameti bilmeyen insan bencil olur, kendini düşünür.
Devlet büyüklerinin, yöneticilerin, amirlerin mahiyetindekilere karşı merhametli olması lazımdır. Türk Mutasavvıfı Ahmet Yesevi: “Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol / Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaş ol”demektedir. Alim,Şair ve devlet adamı Yusuf Has Hacib’de : “İnsanların en seçkini, faydalı olan kimsedir, halk nazarında muteber kimse merhametli olan kimsedir” demiştir. Fransız Yazar Joseph joubert: “Herkese karşı tatlı ve merhametli olunuz”demektedir. Onların ihtiyaçları, arzuları, durumları ve sorunlarına karşı ilgili ve yardımsever olmalı, hoşnut etmelidir.
KAYNAKLAR
İdil Hazan Kohen – İyilik – Dex Yay. – İst. 2016
Carol Shrelds – İyilik – Epsilon Yay.- İst. 2008
Cengiz Aydın – İyilik Demeti – Gonca Yay. İst. 2007
Yaman Arıkan- Bizim Yunus- Uyanış Yay.-İst.2009
Dr. Yaşar Ateşoğlu- Mevlana Dergahından Sözler- Neden Yay. –İst.2012
Abdulbaki Gölpınarlı- Tasavuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri- İst. 1977
Hadislerle İslam- Diyanet İşleri Başkanlığı Yay. – 7 Cilt- Ank.2014
Dr. Yaşar Yiğit- Rahmet Damlaları- Dip Yay.- Ank. 2010
Celal Yıldırım- İslam Ahlakından Parlak Sahifeler – Bedir Yay.-İst.1979
Seyyid Hüseyin Nasr- İslam’ın Kalbi- Gelenek Yay.-İst. 2002
Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir – İslam Ahlakı- Nesil Yay.-İst.1993
Doç.Dr. İsmail Karagöz- Diyanet İşleri Yay.- Ank.2013
Ahmed Selman – İslami Hakikatler- Demir Kitabevi – İst. 1981
Tahsin Ay – Özlü Sözler – Papatya Yay.- İst. 2004