Ömer AĞAÇLI
Bu konuya şöyle girmek istiyorum. Kur’an’a bakınca, Allah’ın istediği “Takva”, insan nefsinin istediği de “Heva” dır. Kur’an’ın çok sayıda ayetlerinde takva ile hevanın karşılıklı ve birbirleriyle mücadele, çekişme halinde olduğunu söylemek mümkündür.
İlki Peygamber Adem(A.S) ile Son Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V) arasında gelen tüm peygamberlerin tebliğ ettiği vahyin özü Allah’ın istediği takva merkezli oluşudur.
Takva, kısaca fıtrat ve sünnet üzere hakk’a dönük yaşamanın adıdır ki bu sonçta ahlak ve ibadetlerdir. Diiğer bir deyişle takva, mutlak ve değişmez hakikatlere göre yaşamanın adıdır.
Fakat yine Allah’ın yarattığı ve gerçek olan nefs ise kendi doğası gereği bu davete uymayıp kendine dünyada hakikat dışı, batıl olan yollar açmak, kendi faaliyet alanını genişletmek ve tüm ilahi kayıtları ıskalamak derdindedir. Nefsin bu yolda çok oyunu, numarası vardır. Bu oyunlar içinde biri de Kur’an’ın “ İLTİBAS” kelimesiyle tanımladığıdır.
Burada şu hususu da vurgulayalım. Hakikatte ne ruhun özelliklerinde ne de nefsin özelliklerinde bir değişme söz konusu değildir. Bu nedenle hem ruhun hem de nefsin huyları ezeli olduğu gibi aynı zamanda ebeddidir.
Şimdi gelelim nefsin bir illeti olan “ İLTİBAS” konusuna.
Bu konuda önce sözü genç bir kelamcı olan TUĞBA GÜNAL’ın Kader Dergisindeki yazısına… Sayın Günal .: Kur’an hakikati batıl olanla karıştırarak pazarlayan söz kalpazanları vardır. Bunun için Kur’an’ın kullandığı terim İLTİBASTIR. Aynı şekilde hakikati gizliyerek insanlara parlatılmış geçmiş ve gelecek pazarlayan yanaşık tipolojilerden bahsetmektedir. Ve bunlara Kur’an tekil olarak KARİN adı vermektedir.( Fussulet 25) İlahi mesajdan yüz çevirenlere bir şeytan musallat edileceği( Zuhruf 36) ve onunla ilgili kişinin bir dost olacağı ve onu cehennemi bir yaşama sürükleyeceği ( Kaf 23) anlatılmaktadır. “
Şimdi “ İLTİBAS” konusunda bizim söyleyeceklerimize: İLTİBAS, anlam itibariyle iki veya daha çok şeyin biri, öteki sanılacak surette birbirine benzemesi olarak sözlüklerde anlam yüklenmektedir. İLTİBAS kelimesinin anlamı, batıl olanı hakikat suretinde gösterme, söylemedir.
İltibas, nefsin bir illeti olduğu için geçmişte ortaya çıktığı gibi yaşadığımız zamanın da en popüler konusudur. Asrımız sanki iltibas çağı gibi.
Kur’an’da iltibastan söz eden ayetler şunlardır:
2/42: “ Bile bile gerçeği batıl ile bulayıp hakk’ı gizlemeyin.”
3/71: “ Ey Kitap ehli olanlar, niçin hakk’ı batılla karıştırıyor ve bile bile gizliyorsunuz?.”
6/137: “ Sen, onlardan ve uydurdukları yalanlardan uzak dur.”
İltibas yapanların yanına kalmayacağı konusuna gelince Allah bunlara karşı ne muamele yapacağını da şöyle söylüyor. Onların çevrelerine karin adlı kimseyi musallat edeceğini ve onu cehenneme yuvarlayacağını söylüyor. Karin, şeytanlaşmış, tepeden tırnağa şeytan insan anlamına gelir. Yani Allah, iltibas yapanın yanına koymuyor ve acı bir bedel ödetiyor.
Karin, Kur’an’a göre kafirler zümresindendir. Nisa 140 ayette de : Allah, münafıkları ve kafirleri cehennemde buluşturacaktır.” Kafir kelimesinin anlamı zaten gerçeği örten demektir.