Necdet BAYRAKTAROĞLU
Yüce dinimiz, insanlar arasında ilişki köprüsü oluşturmayı, insanlar arasında birlik ve beraberlik sağlamayı, yardımlaşma ve dayanışma, huzur ve güven içinde yaşamayı istemektedir. Yüce Allah, iyilik yapmayı teşvik etmekte, hatta emretmektedir. İnsanlığın huzurunu, mutluluğunu ve saadetini istemekte ve iyi ve hayırlı işler yapmaya davet etmektedir. Kuranımız Nahl Suresi 90. Ayetinde: “Haberiniz olsun ki Allah, size adaleti, iyiliği ve yakınlara yardım etmeyi emreder.. “diye belirtilmektedir. İyilik insanın vicdani ve insani gayesidir. Yaşadığımız ömür iyilikler yolculuğu içinde geçmelidir. Hz. Peygamberimiz bu konuda: “İyilik güzel ahlaktır. kötülük ise vicdanı rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir”demiş, başka sözünde “Her yapılan iyilik sadakadır”diye belirtmiştir.
İyilik faydalı, hayırlı ve güzel işler yapmaktır. Vicdani ve insani değerlerin adıdır. Güzel ahlak, erdem ve fazilettir. İhsandır, lütuftur. İmanın en yüksek derecesidir. Bir zekattır, sadakadır, tatlı dil, güler yüz, tebessüm, şefkat ve merhamettir. İyilik adalettir, asalettir, fedakarlıktır. İyilik duadır, selamdır ve sıla-i rahimdir. Darda, zorda, sıkıntıda, üzüntüde olana uzanan eldir. Dili, eli, malı ile yardım edendir. Hz. Peygamberimiz: “İnsanların en iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir” diye iyilik yapan insan hakkında ne güzel söz söylemiştir.
İyilik kalplere, sevgi, şefkat ve merhamet verir. Bir güzel atasözünde: “Kalpler iyiliklerle kazanılır”denilmektedir. İyilik yapan insan mutludur. Hz. Peygamberimiz: “İyiliğe vesile olan kişi, onu yapmış gibidir” diye söylemiştir. İyilik, insanları birbirine yakınlaştırır, dayanışma ve kaynaşma içinde kılar. Romalı devlet adamı Çiçero ise bu konuyu:“İyilik insanları birbirine bağlayan altın zincirdir” diye açıklamıştır.
İyilik bir menfaat, çıkar veya karşılık bekleyerek yapılmamalıdır. Confucius bu hususta: “İyiliği bir şahsi menfaat gözetmeden, sırf iyilik olsun diye yapmalıyız”demektedir. Ayrıca iyilik gizli yapılırsa Yüce Allah indinde daha kıymetli ve makbuldür. İyilik yaptığın kimse, senden iyilik gördüğünü bilmese de, Yüce Allah bilir ve bu dünyada da ve öbür dünya da seni mükafatlandırır. İyilik Yüce Allah’a yakınlaşmadır. Romalı Çiçero bu konu ile ilgili olarak: “İnsan Allah’a ancak, öteki insanlara iyilik yapmakla yaklaşabilir” demektedir.
Yüce Allah insanı, bu dünyada iyi, hayırlı, faydalı, doğru ve güzel işler yapsın ve kötü, çirkin, yanlış ve zararlı işler yapmasın diye yaratmıştır. Müslüman, iyi olan, iyilik yapan başkalarının iyilik yapması yolunda iyiliğini isteyen, yol gösteren ve iyiliği tavsiye edendir. Kuranımız Casiye Suresi 15. Ayetinde: “Her kimse iyi bir iş işlerse faydası kendisinedir. Her kimde kötü işler yaparsa kendi aleyhinedir… ” diye buyrulmuştur. İmam Muhammed ise bu hususta: “İyilik günaha karşı bir şefaatçi gibidir” diye söylemiştir.
İyi bir insan, iyi bir evlat, iyi bir anne-baba, iyi bir komşu, iyi bir dost, iyi bir tüccar, iyi bir yönetici ve iyi bir memur olmak dinimizin ve inancımızın gereğidir. Kuranımız Ali İmran Suresi 110. Ayetinde: “Siz insanlar için çıkarılmış ümmetlerin en hayırlı olmak üzere yaratıldınız. İyiliğin yapılmasını emreder, kötülüğün yapılmasını yasaklarsınız ve Allah’a imanınızda devam edersiniz” diye herkese bu buyruk belirtilmiştir. Bu nedenle Kuranımız, iyiliğin yapılmasını isteyen ve kötülükten alıkoyan kimseleri sık sık övgü ile bahsetmiştir. “Yapmayın”şeklindeki uyarıları ile insanların kötülükten uzak durmaları istenmiştir. İtalyan din adamı Pavlus bu hususta: “Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen”demektedir.
Yapılan iyilikler her zaman kötülükleri ortadan kaldırır. Elimizle, dilimizle ve kalbimizle kötülüğü engellemek yok etmek için uğraşmalıyız. Kötülükler hem kötülük edeni, hem de kötülüğe maruz kalanı perişan eder. İnsan kalbinden gelen iyiliğe uyarsa, hayra ve sevaba yönelmiş olur. Kuranımız Hud Suresi 114. Ayetinde: “İyilikler kötülükleri yok eder”diye belirtilmiş,FusilletSuresi34. Ayetinde ise: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde iyilikle ortadan kaldır.. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir”diye açıklanmıştır. Hz. Ali Efendimiz bu konuda: “Karşılığında kötülük göreceğinizi hiç düşünmeden iyilik ediniz”demiştir.
Dualarımızda bile Yüce Allah’tan bize iyilikler ver, yardım eyle diye devamlı yalvarıyoruz. Bu husus Kuranımız Bakara Suresi 201. Ayetinde: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! “diye açıklanmıştır. Yüce Rab’den iyilik isteyen insan, diğer insanlara da iyilik yapmalı ve iyi davranmalıdır. İyilik, en güzel bir şekilde yapılmalı, telkin ve tavsiyede ilgili ve yumuşak davranarak yerine getirilmeli, ısrarlı ve fedakarca istenmelidir. Katı ve sert, incitici şekilde olmamalıdır. Hz. Ali Efendimiz: “İnsanlara öyle iyi davranınız ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasın” demiştir.
Hayatımızın her anı iyiliği hakim kılmak ve kötülüğe engellemek gaye ve ideali içinde olmalıdır. Bu konuda Kuranımız Maide Suresi 2. Ayetinde “İyiliği emretmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah islemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın…” diye ifade edilmektedir Ayrıca, insan her defasında yaptığı iyilikle övünmemeli ve iyiliğini hatırlatmamalıdır. İyilik başa kakılmamalıdır. Bu konu ile ilgili olarak güzel bir sözde:“Yaptığın iyiliği hatırlama, gördüğünü unutma” diye söylenmiş, İsviçreli yazar Charles Racine’de: “Başa kakılan iyilik, daima hakaret yerini tutar”demiştir.
Gördüğümüz kötülükleri elimiz ve dilimiz ile düzeltmeye çalışmalıyız. Kötülük yapanlara nasihat etmeli, yaptıkları kötülüğün, fenalığın zararını, çirkinliğini anlatmalı ve engel olunmalıdır. Böyle yapılırsa kötüler ve kötülükler azalır. İyilikler yaygınlaşır. Hz. Ali Efendimiz de iyilik konusunda: “Sana kötülük yapanı, iyilik yaparak cezalandır”diye açıklamıştır. Güzel bir Azeri atasözünde: “İyiliğe iyilik her kişinin işidir, kötülüğe iyilik er kişinin işidir”diye söylenmiş,Fransız düşünürBlaise Paskal’da “Fenalık etmek kolaydır. Bin türlüsü vardır, ama hüner; iyilik edebilmenin yolunu bulmaktadır” diye ifade etmiştir. Çin filozofu Lao Tzu’da: “Kötülüğü adaletle, iyiliği iyilikle karşıla” diye söylemiştir.
Özellikle fakirlere, yetimlere yaşlı, hasta, kimsesizlere, anne, baba ve büyüklerimize, komşularımıza, arkadaşlarımıza iyilik etmek suretiyle yapılan yardımseverlik Yüce Allah katında büyük sevap ve mükafat olarak karşılığını bulacaktır. Yapılan iyiliğe sevgi ve dua katılırken huzuru yaşanılacak ve yaşatılacaktır. Hz. Peygamberimiz de: “Arkadaşın en iyisi arkadaşına, komşunun en iyisi ise komşusuna iyilik edendir ” diye belirtmiştir.
İyilik karşılık beklemeden vermek, bilgisi ve gücü, malını paylaşmak, yorguna dayanak, mazluma garibe, fakir ve düşküne sığınak olmaktır. Yalnıza dost, yetime ve kimsesize sahip çıkmak, yedirip ve giydirmek, yaşlının elinden tutmak, hastaları ve yaşlıları ziyaretle sevindirmek, ana ve babaya sevgisini ve ilgisini sunmak, dertli ve üzgün birilerini teselli etmek, ağaç dikmek, aç hayvanları doyurmaktır. Komşunun hatırını sormak ve taşıtlarda yaşlılara ve hamilelere yer vermek, başkalarını rahatsız etmemektir. Mahallemizi, cadde ve sokaklarımızı, çarşı ve pazarımızı, bütün yaşadığımız çevremizi temiz tutmak, çöpü pisliği, kirliliği bulunduğu yerden kaldırmaktır.Kuranımız Ali İmran Suresi104. Ayetinde bu konu ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “İçinizden, insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir”diye buyrulmuş, iyilik yapanların mükafat bulacağı belirtilmiştir.
İslam’ın doğuşu ile İslam toraklarında da ırk, dil, din, renk, mezhep farkı gözetilmeden bütün insanlara, özellikle yoksul, düşkün, yetimlere ve muhtaç olan herkese, iyiliklerde bulunarak, Yüce Allah’ın rızasını kazanmak ve insanların dualarını almak için seferber olmuşlardır. Bu uygulama Türk-İslam ülkelerinde de devam edip gelmiş, eskiye göre az da olsa halen yapılmaya çalışılmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak Hacı Bektaş Veli Hazretleri: “Dili, dini, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir” demiş, Alman şair Heinrich Heine’de: “Milletlerin gelenekleri başka başkadır, fakat iyilik her yerde birdir” demektedir.
Orta Asya’da toy ve şölenlerde başlayan fakir, yoksul ve kimsesizleri doyurma geleneği ve iyilik, yardımseverlik anlayışı, daha sonra Türk ve İslam devletlerinde farklı şekillerde hizmete sokulmuş, Osmanlılar döneminde gelişmiş ve sayıları artmıştır Vakıflar, imarethaneler ve aşevleri, şifahaneler iyilik ve yardımseverlik anlayışı ile toplumsal hayatın düzene sokulmasında, halkın huzur ve rahatının, ihtiyacının sağlanmasında çok önemli görevler yapmışlardır. Ancak ecdadımızın aç kuş ve hayvanlara kadar, iyilik ve yardımseverliğe yönelik ortaya koyduğu ve bize bıraktığı miras ne yazık ki muhafaza edilememiş, önem verilmemiş ve rahmet dolu bu iyilik anlayış ve ruh yaşatılmamıştır.
Türk-İslam kültüründe hayır ve iyilik yapmak, asırlardır devam etmiş ve yaşatılmıştır. Bu amaçla vakıflar kurmuşlar, insanlara sığınak olmuşlardır. İyilik yapan vakıflardan bazıları şunlardır: Hastalara ilaç yapan, sokak hayvanlarına ekmek veren, hastalara bakım hizmeti sunan, kızlara çeyiz hazırlayan, çeşme tamir ettiren, çocukları sünnet ettiren, çevre ve ormanı koruyan, güvercinhane yaptıran, leylekleri koruyan, fakru zarurete düşenlere yardım eden, yetim öğrencileri giydiren, şifahane yaptıran, öksüz ve yetim çocukları barındıran, amalara hizmet eden, fakir bekarları evlendiren, yaşlı kadınlara ev tahsis eden vakıf gibi.
Hayatımızda ne kadar iyilikler var. İyiliklerimizde ne kadar varız ve bu iyilikler ne kadar kalpten. Bunları iyi bilmeli ve ona göre davranmalıyız. İyilikler de sevgi vardır. Bu sevgi hem iyilik edeni mutlu eder, hem de iyilik göreni mutlu eder. İyilik ölümsüzdür, her zaman hatırlanır, unutulmaz. Hz. Peygamberimiz: “Kendisine iyilikte bulunan kimse, bu iyiliğe mukabelede bulunsun. İkram edecek bir şeyi yoksa iyilik yapana medihde (övgü) bulunsun. Çünkü övünce ona teşekkür etmiş olur” demiştir.
Günümüzde ne yazık ki iyilik, insanların kalplerinde kötülük kadar yer bulamıyor. Kötülük, şer, bela, musibet, düşmanlık gün geçtikçe etrafımızı, dünyamızı kuşatıyor. İnsanlık her geçen gün adalet, merhamet, şefkat, sevgi saygı ve hoşgörü gibi yüce değerleri yitirmektedir. Benlik, çıkar ve hesap içinde, kendini düşünen ve yaşayan bir haldedir.
Hacı Bektaş Veli: “Daima iyiyi, güzeli, doğruyu, öğrenebilmek için okuyunuz, okutunuz”diyerek tavsiyede bulunmuş, Amerikalı düşünür H. Ward Beecher de: “Her yardım, cennete doğru bir basamaktır”diyerek iyiliği çok güzel dile getirmiş, Rus yazar Tolstoy ise: “Sadelik, İyilik ve Doğruluk Olmayan Yerde, Büyüklük Yoktur” diyerek bize anlamlı ve ders verici yol göstermiştir.
KAYNAKLAR
Tarihte İlginç Vakıflar – Vakıflar Genel Müd. Yay. – İst. 2012
Turgay Özen- İyilik ve Kötülük Üzerine – Hayyt Kitap – İst. 2005
Carol Shrelds – İyilik – Epsilon Yay.- İst. 2008
Ece Temel Kuran – İyilik ve Güzellik – Can Yay. – İst. 2017
Cengiz Aydın – İyilik Demeti – Gonca Yay. İst. 2007
Dr. Yaşar Yiğit- Rahmet Damlaları- Dip Yay.- Ank. 2010
Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir – İslam Ahlakı- Nesil Yay.-İst.1993
Hadislerle İslam- Diyanet İşleri Başkanlığı Yay. – 7 Cilt- Ank.2014
Ömer Asım Aksoy – Atasözleri Sözlüğü – Türk Dil Kurumu Yay.- Ank.1971
Tahsin Ay – Özlü Sözler – Papatya Yay.- İst. 2004