İdlib olayı Türkiye’nin stratejik olduğu yanılgısına düştüğü ancak Rusya ile dosya bazında yürütülen ilişkilerin sınırını göstermiştir.
Yıkıcı sonuçlar doğurmaları ihtimalinin her zaman mevcut olmasına rağmen, krizlerin bir faydası da kimlerin hakiki dostunuz olduğunu anlamanıza yardımcı olmalarıdır. Türkiye son yıllarda karşılaştığı en kötü krizlerden birini yaşarken, dosya bazındaki ilişkilerin derinlikli stratejik ilişkilerin yerini alacak bir ilişki türü olmadığı berraklaşıyor. Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerinin sınırları bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış bulunuyor: Karşımızda sığ bir çıkar birlikteliği var. Bu arada, geleneksel müttefikleri Türkiye’nin etrafında kenetlenmeye çalışıyorlar. Acaba bu çabaları çok olumsuz gelişmeleri önlemeğe yetecek mi?
*****
Prof.Dr. İlter TURAN
Soğuktan tekrar sıcak odaya dönmek!
Sohbetimize NATO’dan başlayalım. Her ne kadar son zamanlardaki gelişmeler aralarındaki mesafeyi açmışsa da, Türkiye’nin ittifak çerçevesi içinde kalmasında NATO’nun derin çıkarı vardır. NATO Türkiye’yi kazanmak için ne gibi yöntemlere başvuruyor?
NATO’nun önde gelen çıkarı Türkiye ile ilişkilerin bugünkü durumundan daha da kötüye gitmemesidir. Türkiye-NATO ilişkisi, içinde Amerika’nın merkezi bir rol üstlendiği bir pakettir. Amerika Türkiye’yi İdlib’de birçok açıdan desteklediğini beyan ederek tramvaya tekrar binmiştir. ABD Türk silahlı kuvvetlerine cephane ikmali yapmayı teklif etmektedir. Ancak Türkiye, özellikle hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesini, NATO üyelerinin Suriye hududu yakınına Patriot veya benzeri füze bataryaları konuşlandırmalarını istemektedir. Daha da önemlisi Türkiye Idlib hava sahasının uçuşlara kapatılmasını arzulamaktadır. Patriot veya benzer sistemlerin gelip gelmeyeceği belli değildir. Amerikan siyasetini belirleyen çevrelerde bir tartışmanın yaşandığı; Dış İşleri füzelerin gönderilmesini tavsiye ederken, Amerikan ordusunun bunu onaylamadığı anlaşılmaktadır.
Her halükarda, Türkiye’nin Rusya’ya duyduğu güven önemli ölçüde sarsılmıştır. Bunun Türkiye’nin S-400 füze sistemleri almaya devam edip etmeyeceğini etkilemesi söz konusu olabilir. Sonunda Türkiye bu ilişkinin böyle önemli bir stratejik silah sisteminin alımına müsaade etmediğine hükmedebilir.
Şimdi soralım, ABD ve NATO Türkiye’yi soğuktan tekrar sıcak odaya almaktan ne ümit etmektedirler? Şurası açıktır ki, müttefikleri Türkiye’nin kendisinin tamamen dışarıda bırakıldığı duygusuna kapılmasını istememekte, ihtiyaç hissettiğinde başvurabileceği dostları bulunduğuna güvenmesini istemektedirler. Belki daha kapsamlı bekleyişleri, sergiledikleri dostane yaklaşımın etkisiyle Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerini tekrar değerlendirebileceğidir. Tabii bu düşüncelere bir de Türkiye’ye yardım etmenin Avrupa’ya dönük göçmen akımını yavaşlatacağı ümidini eklemek gerekecektir.
Daha önceki sohbetlerimizde dünyada güçlü ittifak ilişkilerden uzaklaşılarak dosya bazında ilişkilere doğru bir kayma olduğunu dile getirmiştik. Türkiye açısından hâlihazırdaki durum aslında güçlü ittifak ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu gösteren bir ders niteliğinde midir?
Böyle bir değerlendirme yapmak için erken olabilirse de, İdlib olayı Türkiye’nin stratejik olduğu yanılgısına düştüğü ancak Rusya ile dosya bazında yürütülen ilişkilerin sınırını göstermiştir. İki ülke arasında birçok konuda anlaşmazlık vardır. Bir ihtimal Türkiye yeniden Patriot füzelerine ve F-35 uçaklarına geri dönecek, sonunda muhtemelen müttefiklerini protesto etmek için attığı ancak amacını aşan S-400 alımları adımını durduracaktır. Bu açıdan bakıldığında yaşanan tecrübe öğreticidir.
Bu deneyim başka açılardan da öğretici olmuştur. İran kısa süre önce Türkiye ile temas kurarak, Suriye ile Rusya’yı dışlayarak üçlü müzakere yapılmasını teklif etmiştir. Böylece, Iran, Rusya ve Türkiye’nin Suriye üzerinden bölgesel barış inşa etmek için sözde ortak sorumluluk üstlendikleri Astana sürecine bir uyumsuzluk unsuru daha eklenmiştir. İran ve Rusya’nın Suriye’de her konuda aynı düşünceleri paylaşmadıkları giderek belirginlik kazanmaktadır. İran gücünü Akdeniz’e doğru uzandırmak, Amerika ve İsrail’in nüfuzunu kırmak istemektedir. Buna karşılık Rusya Suriye’ye hakim dış güç olmayı, buradan yola çıkarak Doğu Akdeniz’de üstünlük kurmayı, böylece kendisini yeniden büyük dünya gücü mertebesine tırmandırmayı planlamaktadır. Rusya’nın özlediği bu konumu İran ile paylaşmayı arzuladığına ilişkin herhangi bir belirti yoktur.
Değindiğiniz stratejik çatlaklar daha olayın başından beri zaten yok muydu?
Evet, vardı. Ancak şimdi iki tarafın birlikte hareket etmesinin söz konusu olduğu mücadelelerde ortaya çıkan tipik bir soruna şahit oluyoruz. Çatışmanın yoğun olduğu ilk dönemlerde, aynı saflarda yer alan aktörler, aralarındaki farkları görmezden gelme temayülü sergilerler. Bir süre sonra, özellikle mücadelenin sonunun yaklaştığı düşünülmeye başladığında, aradaki farklar su yüzüne çıkmaya başlar. Taraflardan her biri zaten olayın başından beri varmayı amaçladığı sonucu elde etmek için avantajlı konuma geçmeye yönelir. Türkiye başlangıçta, Müslüman Kardeşler tipi bir yönetimle, Suriye’de egemen güç olmayı ümit etti. Bu gerçekleştirilemedi. Ancak şimdi de Suriye’de önemli bir konumda bulunmayı istemekte, bu özlemi ise Rusya’nın tasavvurlarıyla çelişmektedir.
Ortaklar arasındaki jeopolitik mücadele büyüleyici bulunabilir. Ancak stratejik ortaklıklardan çok mu farklı, yoksa hepsinde ulusal çıkarların çatışması mı belirleyici oluyor?
Stratejik ilişkileri belirleyen özellik bunların çok boyutlu olmaları; işbirliği gerektiren ve gerçekleştirilen çok sayıda alana sahip olmalarıdır. NATO’ya baktığınızda, örneğin Polonya ve Baltık ülkelerinin endişeleriyle ilgilenmek mecburiyetinde olduğunu görürsünüz. Türkiye de bu ülkeleri güvenlikleri konusunda desteklemektedir. Türkiye ile müttefiklerinin Ortadoğu’da da çıkar birlikteliğine sahip olduğu alan ve konular az değildir. Bir konudaki anlaşmazlığın kendi başına kapsamlı bir ilişkiler bütününü tehdit etmesi beklenmemelidir. Nitekim son gelişmeler de bu tespiti destekliyor. Türkiye, Rusya ile dostane ilişkilerinin sınırları olduğunu yeni yeni öğrenmeye başlamaktadır.
————————————————-
Kaynak:
https://www.dunya.com/kose-yazisi/soguktan-tekrar-sicak-odaya-donmek/464419