Doç. Dr. İlyas TOPSAKAL
Bir yıl önce; Rusya ile Türkiye gelecek beş yıl boyunca 150 milyar dolarlık ticaret hacmi için San Petersburg-Moskova-Kazan üçgeninde stratejik müttefik toplantıları yapıyorken; Rus savaş uçağının sınır ihlalinden dolayı düşürülmesi, süreci Türkiye-Amerika ve Avrupa Birliği ortaklığına çeviriverdi. Bu tanımlamaya, sürecin ne kadar keskin alt üst olabileceğini ortaya koyabilmek için ihtiyacımız var. Şimdiki durum ise; Türkiye’den alınan “stratejik değerleri karşılanabilir” ürünlerin tümünün dondurulması olarak özetleyebiliyoruz.
Her gün taze bir konuyla alt üst olurken gündemin açmazlarını değerlendirebilecek çıkarımlara ihtiyaç duyuyor, kamuoyu… Örneğin Rusya son günlerde ilişkileri derin dondurucudan çıkarak hangi adımları attı? Atılabilecek adımlar, gelecekte ilişkilerin seyrini nereye evirecek? Sorusu iki ülke arasında en çok sorulan sorular olarak karşımıza çıkıyor.
Rusya’nın Türkiye’ye turist göndermesi, Türkiye’den orta ölçekli malzeme satın alması, devam eden stratejik yatırımlarda esneklik göstermesi düşünüldüğünde Rusya’nın ihtiyaçları çerçevesinde ilişkileri sürdürerek diplomaside “bekle-gör” kartını oynadığı tespiti yapabilir. Yine Putin’in ofisinden yapılan en taze açılamada “Türkiye bizim için dost bir ülke ancak bazı siyasetçilerle sorunlarımız var” duruşu ise, Türkiye’nin uluslar arası siyasette oynadığı rolün ve özellikle Orta Doğu’da desteklediği misyonun yansıması olarak düşünülebilir. Yine doğrudan Türkiye’nin iç siyasetiyle ilgilendiklerini; iç dinamiklerle beraber strateji yürüttükleri de düşünülebilir. Açıklamaların zamanının, İslam İş Birliği Toplantısına ayarlanması ise bir başka stratejik duruşu da ifade edebilir.
Bu stratejik duruş; Türkiye’nin ben her şeyi yaptım, açık ifadeyle “Rus pilotu öldüren şahsı bile uluslar arası hukuk kuralarına göre hareket ederek tutukladım, artık atılabilecek adımların beklenmesi gerekir” özetiyle anlatılabilir. Zira, Türkiye’nin tamamen esnek ve dayanağını uluslar arası hukuktan aldığı duruşunu; Rusya’nın, Ortadoğu’daki gelişmeleri siyasi figürlerle uluslararası politik alanda kullanmak istemesi de anlaşılabilir. Ancak, derin Rus stratejisinin ortak aklı olarak bu istenmeyen kimselerin gelecekteki rollerini düşünerek Türkiye’yi sıkıştırmaları, bunun üzerine oyun kurup kendi geleceklerini ve dış siyasetteki rollerini devam ettirmelerini değerlendirmek gerekir.
Bu aynı zamanda şu anlama gelir; İslam Ülkeleri Türkiye’de ortak vizyon çizerken Rusya Mısır’la güvenlik politikalarını görüşebilir. Yine bir diğer anlamı ise, Rusya’nın Orta Doğu’daki partnerlerinin dünyadaki diğer etkin güçlerle ortak olması olabilir. Hatta Rusya, Türkiye’nin dış politikada yalnızlaşmasını isteyebilir, önceden pozisyon alarak Suriye’de olduğu gibi yapılan projelere muhalefet edebilir. Dahası bu ilişkilerde geçmişin ideolojik parçalanmışlıklarının arşivlerini karıştırarak eski oyuna dönebilir, Güney komşularımızdaki eski bağlantıları ve uyuyan hücrelerini yeniden aktif edebilir. Nitekim PYD, PKK, hatta Barzani ve Talabani de bu denklemde anlamlı olabilir.
Bütün bunlara ilave olarak Türkiye açısından bir başka güncel mesele var ki, asılında bizim milli yapımızı daha yakından tehdit ediyor. Bu mesele kısaca Rusya ve etrafındaki topluluklarla Türkiye’nin kurduğu etik ve içsel bağların geleceği meselesidir.
Rusya kendisi açısından önemli olan orta ve küçük ölçekli sanayi ve yatırım işlerinde ilişkiye devam ederken ki, bu ilişkiler Rusya’nın geleceği için önemlidir; Türkiye için önemli olan psikolojik ve sosyolojik bağların şiddetle kesilmesi ne anlam ifade edecektir. Örnek; iki ülke arasındaki öğrenciler ve evlilikler meselesi ne olacak? Sorusuna bu kriz anında bir çözüm geliştirilebilecek miyiz?
Bu soruya her gün farklı cevaplar alıyor, Türk dış işleri ve hükümeti; mesela bu günlerde uluslararası sınavların artık eskisi gibi yapılamayacağını; bu tür ilişkilerde yerel ve özerk bölgelerin inisiyatifi olmadığını, müracaatların Moskova üzerinden yapılması gerektiğini söylüyor, Rus Dış İşleri… Bu konuda sorulan sorulara açıkça “araştırma ve kültürel ilişkilerin artık eskisi gibi olamayacağını da” deklere etmekten çekinmiyor.
Bu sosyal ve psikolojik ilişkiler, Türkiye hükümetini ve özelde dış ilişkiler yetkililerini ne derece meşgul, ediyor, elbette ölçmek zor. Ancak Rus hükümetini ve yetkililerini çok çok hatta hayati derecede ilgilendirdiği açık ve asla Rusya sınırları içinde kültürel ve insani işbirliği görmek istemiyorlar. Rusya ile ilişkilerde ince diplomasiye ve ayrıntıya bakmayı bilirseniz, yolunuzu çizebilirsiniz, aksi takdirde yolun sonunda zaten istediklerini yapmış olursunuz.
Kaynak //http://www.gazete2023.com/dusunce-analiz/ikinci-yari-rusya-turkiye-doc-dr-ilyas-topsakal-h48612.html
Gazete2023