İnönü 1950 seçimini kaybedince eşi Mevhibe Hanım’a hangi soruları yöneltti?

“Babam, hemen annemin yanına geldi oturdu. ‘Ne kadar zamanda taşınırız?’ diye sordu. Annem ‘Hemen, çabuk taşınmaya başlarız’ diye cevap verdi. Arkasından babam merak ettiklerini sordu. ‘Otobüse bineceksin değil mi?’ Annem: ‘Tabii Paşam.’ ‘İğnemi de sen yapacaksın.’ Annem gülümseyerek ‘Yaparım Paşam’ dedi. O zaman babam için mesele kalmadı ve rahatladı. Kalkıp salonun içinde yürümeye başladı. Aklında sorular olunca hep öyle yapardı… Bir hafta kadar sonra da Pembe Köşk’e taşındık.”

*****

Sedat ERGİN

1950’LER, DEMOKRAT PARTİ YILLARI…

İki ayrı dönemde milli savunma bakanı olarak görev yapan Ethem Menderes bir gün makam arabasıyla Çankaya’da yol almaktadır. O sırada Çankaya otobüs durağına doğru yürümekte olan dönemin ana muhalefet lideri, eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’yü görür. Siyah makam arabasını durdurur. Mevhibe Hanım’a “Hanımefendi, isterseniz arabam sizi istediğiniz yere götürsün” der.

Mevhibe Hanım, “Teşekkür ederim beyefendi. Ben otobüsle gidiyorum” diye yanıt verir.

Aktardığımız bu diyalog, İsmet ve Mevhibe İnönü’nün en küçük çocukları Özden Toker’in “Cumhuriyet’le Özdeş Bir Yaşam, İsmet İnönü’nün Kızı Anlatıyor” başlıklı kitabında okuduğumuz birçok renkli olaydan yalnızca biri. Bundan kısa bir süre önce yayımlanan kitap, soruların Tarih Vakfı Başkanı Prof. Mehmet Alkan tarafından yöneltildiği bir nehir söyleşi formatında.

İSMET İNÖNÜ’DEN SEÇİM GECESİNİN ÜÇ SORUSU

Bu nehir söyleşide geçen belediye otobüsünü kullanma meselesi, ilginçtir ki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimi kaybetmesinden sonra Çankaya Köşkü’nde eşiyle yaptığı ilk diyalogda da karşımıza çıkıyor.

İnönü, gelen haberlerden seçimi kaybettiklerini anlayınca artık başlayacakları yeni hayata dönük zihinsel hazırlığa girişir. 1938 yılından beri cumhurbaşkanı unvanıyla oturduğu Çankaya Köşkü’nden aynı semtte, biraz aşağıdaki bulunan özel konutu Pembe Köşk’e taşınma zamanı gelmiştir.

Sonuçlar İnönü’ye ulaşırken Çankaya Köşkü’nde seçim gecesine tanıklık eden kişilerden biri o sırada henüz 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi olan kızı Özden İnönü’dür.

kirmizilar.com

Mevhibe İnönü, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Ankara Numune Hastanesi’nde hastabakıcılık kurslarına giderek diploma almıştı. Diplomasi 1944 tarihli. Bir dönem hastanede gönüllü olarak hastabakıcılık yapmış, ameliyatlara katılmıştı.

Özden Hanım, o anı anlatırken babasının ilk iş olarak Mevhibe İnönü’ye Çankaya Köşkü’nü terk etmekle ilgili üç soru sorduğunu şu şekilde aktarıyor:

“Babam, hemen annemin yanına geldi oturdu. ‘Ne kadar zamanda taşınırız?’ diye sordu. Annem ‘Hemen, çabuk taşınmaya başlarız’ diye cevap verdi. Arkasından babam merak ettiklerini sordu. ‘Otobüse bineceksin değil mi?’ Annem: ‘Tabii Paşam.’ ‘İğnemi de sen yapacaksın.’ Annem gülümseyerek ‘Yaparım Paşam’ dedi. O zaman babam için mesele kalmadı ve rahatladı. Kalkıp salonun içinde yürümeye başladı. Aklında sorular olunca hep öyle yapardı… Bir hafta kadar sonra da Pembe Köşk’e taşındık.”

Aslında bu anlatım Türkiye’de 1946 yılında yapılan çok partili hayatın ilk seçim denemesinin sahne olduğu yaygın şaibelerinin ardından 1950 seçiminin ne kadar düzgün bir zeminde gerçekleşip sonuçlandığını gösteriyor.

1946 seçimi tek parti iktidarının sıkı gözetimi altında ‘açık oy-gizli tasnif’ esasıyla yapılmış ve ardından CHP’nin kazandığı açıklanmıştır. Bugün 1946 seçiminin adil bir şekilde yapılmadığı konusunda büyük bir mutabakat mevcuttur.

Gelgelelim bir sonraki 1950 seçimi bu gibi tartışmalardan uzak bir şekilde gerçekleşir ve DP’nin mutlak zaferiyle sonuçlanır. Adnan Menderes başbakanlığı üstlenirken cumhurbaşkanlığına Celal Bayar seçilir.

GEZİLERDE YANINA DP’Lİ MİLLETVEKİLLERİNİ DE ALDI

Özden Toker’in anlatımları, İsmet İnönü’nün 1946 tecrübesinden sonra 1950 seçimine giderken cumhurbaşkanı olarak CHP ile DP karşısında kendisini daha dengeli bir konuma çekerek bu süreçte oynadığı role de ışık tutuyor.

İnönü, CHP ve DP ile yaptığı görüşmelerden sonra ülkede siyasi gerilimi aşağı çekmek üzere uzlaşma yönünde ünlü 12 Temmuz 1947 Beyannamesi’ni açıklar, ardından aynı amaçla ‘Beyaz Tren’le bir yurtiçi gezisine çıkmaya karar verir. Yanına eşi Mevhibe Hanım ve kızı Özden’i de alır. Attığı çok önemli bir adım, ilk kez bir gezisine yanında bir DP milletvekilini, Nuri Özsan’ı da almasıdır. İnönü’nün yanında CHP’li Nihat Erim ile DP’li Nuri Özsan birlikte görülür her seferinde. İsmet Paşa, kendisiyle yakından ilgilenir gezi boyunca.

İnönü’nün bu açılımına DP’liler de bir dizi jestle karşılık verirler. İnönü, 13 Eylül 1947 günü Kayseri’ye vardığında tren istasyonunda CHP’lilerin yanı sıra Demokrat Partililerce de karşılanır. Özden Toker, İnönü’nün bu gezi sırasında gittiği her yerde hem DP hem de CHP temsilciliklerini ziyaret ettiğini anlatıyor ve “Orada düzenlediği davetlerde her iki partinin de bulunmasına gayret ederdi” diye konuşuyor.

Cumhurbaşkanı olarak sonraki yurtiçi gezilerinde de bu tavrı bir gelenek halinde yerleşecektir.

Bu tutumu 1946 yılı seçiminde yaşanan kazadan sonra 1950 yılında iktidarın yumuşak bir zeminde sancısız bir şekilde el değiştirebilmesinin zeminini de hazırlamıştır.

YAZININ DEVINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

Manşet fotoğrafı;

Bu fotoğraf 27 Eylül 1934 tarihini taşıyor. Ömer ve Erdal İnönü’nün Pembe Köşk’teki sünnet düğününde çekilmiş. En önde İnönü’nün annesi Cevriye Hanım oturuyor. Soldan sağa Mevhibe İnönü, Özden İnönü, Ömer İnönü, İsmet İnönü, Erdal İnönü, İnönü’nün kardeşleri Hayri ve Rıza Temelli.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen