Prof.Dr. Orhan ARSLAN
“Biz Kur’an’ı insanların değerlenmesi/kalitelerinin artması için indirdik (Kadir 97/1)”.
Kalite; bilgi, görgü, temizlik, özen, güzelliğe ve estetiğe değer verme, tavır, davranış, tutumda mükemmellik, şefkat ve akılcılık, saygı ve güzel ahlak ile sağlanabilecek toplam bir özelliktir.
Başkasının fikrine saygı gösterip ona şefkatle davranan, güzel konuşan, güzelliği öven, her fırsatta zarafeti üstün tutan, karşı tarafa doğal olarak değer veren insan kalitelidir.
İslam’ı “insanın kendi kalitesini düşürmemesi için, Allah’ın gönderdiği bir kalite standartlarıdır” diye tarif etsek yanlış olmaz. Kalitenin olmadığı yerde İslam’dan ve Allah’tan söz edilemez, orada İslam ile bağı kopmuştur.
İNSAN VE KALİTE
İnsanın ve eşyanın değeri kalitesiyle ölçülür. Faydalı ve kalıcı olan kalitedir. Allah faydasız olanı “köpüğe” faydalı olanı da “cevhere” benzetir:
“O, gökten su indirdi. Bu sayede vadiler hacimleri kadar suyla dolup taştı. Derken akıntı, (yüzeyde biriken ne kadar) köpüklü tortu ve atık varsa alıp götürdü. Bir tür takı ya da alet yapmak amacıyla potada eritilen (metalin hasını, yüzeyine çıkan) köpüklü posadan arındırma işlemi gibi… İşte Allah hak ile batılı bu misalle açıklar. Artık bakılır: eğer köpüklü tortuysa sonuçta atılıp gider, fakat eğer insanlığın yararına bir şeyse yerli yerinde durur. İşte verdiği bu misallerle Allah’ın ortaya koyduğu gerçek (Rad 13/17).”
Kalitesiz eşyanın yeri çöplüktür. Kalitesiz fertlerden oluşan toplumlar da bir “yığın” veya sürüden ibarettir. Çürük malzeme ile sağlam bina inşa edilemez.
KALİTE KAYBI
Zamanla bu güç ve zenginliklerini kaybetmelerinin, aziz iken zelil, zengin iken fakir olmalarının baş sebebi, Müslümanların kalitesizleşmesidir.
Anadolu’yu bize vatan yapan Hoca Ahmet Yesevi’nin Alperenleri başlangıçta sayıca azdılar, fakat kaliteliydiler. Savaşa düğüne gider gibi giderlerken, şimdi ölümden korkar oldular. Yüce Kâbe’nin ahalisi, Bilge Kağanın çerileri ortadan kayboldu; sanki yeniden dirilmemecesine öldüler.
HZ. PEYGAMBERDE KALİTE
Allah’ın yarattıklarında ve Kerim Kitabı Kur’an’da müthiş bir kalite vardır.
Peygamberimiz, Kur’an’ın mükemmel uygulayıcısı ve yürüyen Kur’an olarak döneminin de, günümüzün de en kaliteli ve akıllı insanıydı.
Sürekli öğreniyordu; vahiyle besleniyordu. Daima temizdi, kendine yakışan en temiz kıyafetleri giyer, en nezaketli davranışı sergilerdi.
Peygamberimiz bugün yaşasa, kuşkusuz ki yine bu dönemin en kaliteli insanı olurdu. Çünkü Peygamberimiz ‘in rehberi Kuran’dır ve Kuran, her dönemde en üstün kaliteye hitap eder.
Hz. Peygamber, önce kaliteli fertler yetiştirdi. Mekke döneminin on üç sene süren en sıkıntılı döneminde Darul Erkam’da eğitimi hiç aksatmadı, iman ve bilgi altyapısını oluşturdu.
Medine döneminde de bu kaliteli fertlerle sağlam devlet yapısını kurdu. Darus Suffa’daki eğitimle iman ve bilgi temeline dayanan model devleti oluşturdu.
Selçuklu atalarımızın Nizamiye Medreseleri ile Osmanlı Devletimizin Enderun Mektebini hatırlayın lütfen. Buralardan devletin temeline harç olacak ADAMLAR (Rical) yetişti.
KALİTEYİ YAKALAMAK
Bu esaret çemberini kırmanın en sağlıklı yolu her sahada kaliteye erişmektir. Hz. Peygamber ” Kıyamet günü ben sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim” buyurmuştur. Allah Resulünün çer-çöp kabilinden değersiz bir kalabalıkla iftihar etmeyeceği de kesin bir gerçektir.
Kalite İmam Azam gibi yakalanır: “ Benim sözüm doğru, fakat yanlışa ihtimali var; Senin sözün yanlış ama doğruya ihtimali var”
Tartışma; ben haklı çıkayım diye değil, gerçek ortaya çıksın diye yapılandır.
Kalitenin tek ilacı Kuran’dır. Müslüman üstün kalitesini, Kuran’dan delillerle söz konusu toplumlara göstermek ve hayatına böyle yön vermek, şu an en acil ihtiyaçlardandır.
Kalite güçtür, kuvvettir. Efendimizin de belirttiği gibi ”Kuvvetli mümin Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir.” “Nice az topluluklar vardır ki, Allah’ın izniyle çok topluluğa üstün gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir” (Bakara 2/249).”
Günümüzün eğitim kurumlarını, Darul Erkam, Suffa, Nizamiye ve Enderun mektepleriyle kıyaslayabilir miyiz?
Peki, niçin kaliteye uzanmıyoruz? Niçin bir Türk Markası yok dünyada?
Aziz Sancar niçin Ülkemizde yetişemiyor? Geldi de, niçin burada duramadı?
Allah’tan yardım dilenmesi için, önce elden gelenin yapılması gerekli. Çünkü Rabbimiz dil ile yapılan duaları değil, el ile yapılan duaları kabul ediyor.
Sünnetullah böyle.
Sen yine de bu millete yardım eyle Ya Rabbi. Bizi bağışla bize rahmet eyle, bizi bize bırakma. Biz sadece Senin kulunuz ve Seni sınırsızca övüyor, çok seviyoruz.
Hayırlı Pazarlar diliyorum.
Ankara, 20 Mart 2016