İnsan kendi veya diğer birinin gelişim seviyesini bilirse kendine ve diğerlerine daha faydalı olabilir. İnsanın gelişmişliği, maddi ve manevi unsurların bir bileşimi olarak değerlendirilir. Gelişim için bu yazıda daha çok bilişsel, bedensel ve ahlaki gelişim çerçevesinde bir değerlendirme yapılacaktır.
Akademisyen olarak başarılı bir eğitim-öğretim için öğrencinin (bunu karşılaştığınız bir kişi diye de düşünebilirsiniz) yeterliliğinin anlamak (seviyesini) için çaba sarfederim. Aslında bu yaklaşım -yukarda da belirttim- onların gelişim durumunu bilirsek daha faydalı olabiliriz düşüncesine dayanmaktadır.
Gelişim (İng. development; esk. inkişaf) kalıtımsal ve çevresel etkilerle, bireyin, beden yapısı, fizyolojik güç ve ruhsal özellikler bakımından düzenli biçimde büyümesi, gelişmesi ve olgunlaşması olarak tanımlanmaktadır. Gelişmek TDK Sözlükte ise ilerlemek, olgunlaşmak, genişlemek; inkişaf etmek şeklinde açıklanmıştır.
Biz ve diğer biri gelişmesini tamamlayarak olgunlaşmış mıdır?
Kişisel gelişim, bireylerin bedensel, ruhsal, zihinsel, ekonomik vb. alanlarda yetilerini geliştirmesi, potansiyelini artırması ve karşılaşabileceği problemlere çözüm üretebilmesidir.
İnsan hayatı birçok evrelere sahiptir. Bunlar sağlıklı/dengeli geçirilebilirse gelişmiş bir birey ve sonuçta toplum olunabilir. Birçok filozof, yazar, psikolog vs bu dönemlere dikkat çekmiştir. Bunlardan biri de William Shakespeare’dir (1564-1616).
Yedi Çağ
Shakespeare’in “Size Nasıl Geliyorsa” eserinden “İnsanın Yedi Çağı” şiirinde insanın hayatının dönemlerinin bir ayrımı vardır: “Bütün Dünya bir oyun sahnesi, bizler birer oyuncuyuz, /Bütün erkekler ve kadınlarsa sadece birer oyuncu; /Girerler ve çıkarlar; /Bir kişi birden çok rolü oynar, /Bu oyun, insanın yedi çağıdır.
Bu çağlar şu şekilde sıralanmıştır.
1-İlkin bebeklik, /Dadısının kollarında sesler çıkarır ve kusar;
2-Sonra mızmızlanan bir okul çocuğu, okul çantasıyla, /Yüzünde parıldayan sabahla, istemeyerek, /Salyangoz gibi okula sürünür.
3-Daha sonra aşık gelir, /İç çekerek sevgilisinin kaşlarına yazılmış acıklı bir şarkıyla.
4-Daha sonra bir asker, /Garip yeminlerle dolu ve leopara benzeyen sakalıyla, /Şeref düşkünü, savaşta hızlı ve apansız, /Topun ağzında bile /Şöhret hayalleri kuran.
5-Daha sonra adaletli, /Şişman göbeği leziz etlerle dolu, /Gözleri sert ve resmi kesilmiş sakalı, /Bilge atasözleri ve modern örneklerle dolu; /Böylece o da rolünü oynar.
6-Altıncı çağ ise /Sıska, ihtiyar bunaklık gelir, /Burnunda gözlük ve yanında kesesiyle; /Gençliğinden kalma çorabı engin bir dünyaya tanık olmuştur. /Bacakları çökmüş; ve büyük adam sesi /Tekrardan çocuksu sopranoya döner /Ve sesinde ıslıklar vardır.
7-Bu garip maceralı tarihi sona erdiren son sahne ise ikinci çocukluktur, sadece unutmaktır; dişsiz, gözsüz, tatsız, her şeysiz.
Aksama
İşler yolunda giderse insan bu evreleri yaşayabilir. Bazen işler yolunda gitmez ise bir dönem hızla geçer öbürü başlar veya bazen bir döneme takılıp kalır insan. Bu takılmalar patolojik boyut kazanabilir veya geri bırakır insanı. Bu yüzden gelişim aksaması (İng. faulty development, maldevelopment) ortaya çıkar. Alfred Adler’e göre, aşırı sevgi, esirgeme ya da bedensel engeller dolayısıyla beklenen gelişmenin aksamasıdır bu durum.
Üzülerek de olsa tüm bireylerin gelişmelerinin tüm evrelerini tamamladıklarını söylemek mümkün değildir. Sosyal medyada, iş hayatında biyolojik yaşını almış insanların durumunu gözlemledikçe toplum neden böyle sorusuna daha bilimsel bir cevap bulabiliyor insan: Gelişmemişlik.
Bazen çocuklukta kalmış yetişkin bedenliler, bazen ergen tavrı içinde yaşlılar vs vs ortada geziyor.
Bu konuya devam edeceğim…
Son söz: İnsan gelişme durumuna göre ya insan ya da biyolojik bir canlı olur.
Prof.Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi