2016 yılında Türkiye ve İsrail ortak doğal gaz hattını görüşüyorlardı. Ancak son yıllarda iki ülke arasında ilişkilerin kalitesi düştü. Türkiye’den üst düzey bir heyet kısa bir süre önce ilişkilerin soğumasından kaynaklı sorunları biraz da hafifletmek için İsrailli yetkililerle bir dizi görüşme yaptı. İsrail tarafı ise bu görüşmeden oldukça memnun. Kurumsal anlamda gelen ilişki sürecini kendileri için kayda değer ve sürdürülebilir bir ilişki olarak değerlendiriyorlar.
*****
Çetiner ÇETİN
AB üyeleri yaptırım tehditleri ile Türkiye’yi adım adım köşeye sıkıştırma hevesinde. Ancak Doğu Akdeniz’deki bu oyunları hala bozabiliriz. Nasıl mı?
Libya ile imzaladığımız anlaşma ile Akdeniz’in en kritik alanında kurgulanan oyunları bozduk. Şimdi İsrail ile aynı anlaşmaları yaparak üzerimizdeki tüm baskıları bertaraf edebiliriz.
Dört ay önce Türkiye, İsrail’e Doğu Akdeniz’de deniz alanlarını sınırlandırılmayı teklif etti. Fransa ve Yunanistan şimdiden tedirgin.
Teklif, Kıbrıs Rum kesiminin deniz alanlarının bir kısmını İsrail tarafına vermeyi ve İsrail’in Türkiye ile proje lehine olacak şekilde Doğu Akdeniz Boru Hattı’ndan vazgeçmesini öngörüyor.
Görüştüğüm İsrailli kaynaklar, deniz alanları sınırlarının Türkiye tarafından İsrail ile yapılan dört ay önceki görüşmelerde dile getirildiğini ancak Covid-19 salgını yüzünden görüşmelerin bir süre bekletildiğini ifade ediyorlar.
Doğu Akdeniz’de İsrail ve Türkiye arasında ayrıca Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının belirlenmesi gerekiyor. Bu konuda İsrail tarafı da istekli. Ama bizim Akdeniz’de yapacağımız hamlenin kısa süreli değil uzun vadeli istikrarlı bir projeksiyon olması gerekiyor.
Acı ama gerçek… Dengeler değiştikçe, çember daraldıkça Türkiye’nin kısa süreli taktik atışlara değil iyi düşünülmüş, uzun döneme hitap eden stratejik ve kalıcı hamlelere ihtiyacı artıyor.
Türkiye’nin İsrail’e teklifine dönersek… Geçtiğimiz yıl İstanbul’da Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) arasında imzalanan Ankara ve Tripoli deniz memorandumu eylemlerinin genişletilmesi ve İsrail’e 12’nci deniz bölgesini ve 7, 8, 9, 10, 11 numaralı deniz bölgelerinin bir kısmını verilmesini öngörüyor.
Zira 12’nci bölgede bulunan Afrodit ve Ishay enerji yataklarının paylaşılması konusu Kıbrıs ve İsrail arasında halen resmi olarak çözüme kavuşturulmadı. Türkiye İsrail’e açıkça Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin düşüncelerinin parantez içerisinde bırakılmasını teklif ediyor. Bu durum Yunan ve Rum kesimlerini endişelendiriyor.
İsrail devlet aklı, Doğu Akdeniz projesinden vazgeçilmesi ve Türkiye ile ortak doğal gaz hattı fikrini müzakere edilmesine daha sıcak bakıyor. Ama yukarıda da söyledim. Türkiye’nin istikrarlı bir projeksiyon sunması gerekiyor.
İsrail açısından Türkiye ile anlaşma yapması, Kıbrıs ve Yunanistan ile yapılacak projeden daha pratik ve ucuza mal olacak. Türkiye, hâlihazırda var olan Türk Akımı ve Trans Anadolu Doğal Gaz Hattı altyapısıyla daha ucuz ve kısa bir yol sağlıyor.
Bunun haricinde güzergâhla bağlantılı sorulardan bağımsız olarak Doğu Akdeniz Boru Hattı açısından bir başka potansiyel sorun daha var. 2040 yılında İsrail’in doğal gaz ihtiyacı dört kat artacak. Bu durum ise İsrail’in ihracat potansiyelini sınırlayacak ve rekabet edebilirliğini ciddi oranda kısıtlayacaktır.
2016 yılında Türkiye ve İsrail ortak doğal gaz hattını görüşüyorlardı. Ancak son yıllarda iki ülke arasında ilişkilerin kalitesi düştü. Türkiye’den üst düzey bir heyet kısa bir süre önce ilişkilerin soğumasından kaynaklı sorunları biraz da hafifletmek için İsrailli yetkililerle bir dizi görüşme yaptı. İsrail tarafı ise bu görüşmeden oldukça memnun. Kurumsal anlamda gelen ilişki sürecini kendileri için kayda değer ve sürdürülebilir bir ilişki olarak değerlendiriyorlar.
Ancak burada asıl sıkıntı İsrail’de Netenyahu taraftarları Türkiye ile anlaşma inisiyatifine şüpheyle yaklaşılıyor. Netenyahu bu bahiste Doğu Akdeniz Doğal Gaz Projesi’ne oynadı. Ancak İsrail devlet aklı bu projeksiyonun akıl karı olmadığının farkında. Ne finansal, ne de lojistik olarak…
Diğer taraftan siyasi ve diplomatik açıdan baktığımızda İsrail tarafının Türkiye ile anlaşması, Türkiye’nin Rodos ve Kastellerizo yani Meis adalarındaki politikalarının hukuki olduğunu kabul etmek anlamına gelecektir.
Ayrıca yine böyle bir anlaşma yeni ortak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile ilişkilerde kötüleşmeye yol açacaktır. Zira BAE, Doğu Akdeniz’de Türk nüfuzunun etkisiz kılabilmek için Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ne destek vermiş, hatta Yunan yönetimiyle savunma paktı imzalamıştı.
Doğu Akdeniz büyük bir mahalle ve İsrail, Türkiye’nin bu denizdeki komşusu. Türkiye ile İsrail arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması noktasında bir adım atmasının zamanı geldi, hatta geçiyor bile.
Bu durumda yeni haritada, Akdeniz’deki 8, 9, 11 ve 12’nci blokların, Kıbrıs’tan İsrail’e devredilmesi halinde Rum kesiminin ve Yunanistan’ın tüm hesapları bozulacaktır.
Ayrıca İsrail ile atılacak bu adım Biden yönetiminin Türkiye’ye karşı daha sert bir politika uygulamasının da önüne geçecektir.
Covid-19 nedeniyle başlayan ve olumlu giden bu süreci daha fazla uzatmadan uygulamakta fayda var gözüküyor.
———————————————
Kaynak:
https://www.haberturk.com/yazarlar/cetiner-cetin/2902202-israil-turkiyenin-denizlerdeki-komsusu-mu