Necdet BAYRAKTAROĞLU
Dostluk, iki insan arasında ki derin sevgi, saygı ve muhabbeti, bağlılığı ifade eden ilişkidir. Dost kırmayan, kırılmayandır. Hizmette, vermede ve yardımseverlikte öndedir. Dost dostun sevinçlerini, acılarını yüreğinde hissedendir, güvende arkasındadır. Dost, dostun örtüsüdür ve muhafazasıdır. Kötü günlerde teselli ve şefkatine sığındığımızdır. Dostluk nefsani duyguları bir kenara attırır. Dostluk vefa ister, katlanmak ister. Dostun hayırlısı sana yardım edendir. Dinimizde arkadaşa, dosta iyi davranılmasını belirtmektedir. Kuranımız Bakara Sure 36. Ayette: “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, YAKIN ARKADAŞA, yolcuya, elleriniz altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez” diye bu husus açıklanmıştır. Dostluk, karşılıklı sevgi, saygı ve değer vermeyle gerçekleşir.
En büyük dost Allah’tır. Allah iman edenlerin dostudur. Allah dost olarak, yardımcı olarak yeter. Kainat dostluk üzerine kurulmuştur. Bu nedenle iyi insanlarla dost olunuz. İyi bir arkadaş fedakar ve yardımseverdir. Bir dost var ilaç gibi, bir dost var hastalık gibidir. Esas dost Hızır gibi yetişendir. Sen toprak altında iken dostun sana dua içinde olandır. Daima iyiliğimizi isteyen, hatalarımızda uyaran, kusurlarımızı giderendir. Hadisi şerifte: Evden önce komşu al, yola çıkmadan arkadaş bul” demiştir. Gerçek dostları ancak ölüm ayırır. İnsan kendisini kucaklayacak bir dostlar arar. Yabancı düşünür Colti: “Gerçek arkadaşlık sağlık gibidir. Değeri ancak o yok olduktan sonra anlaşılır” demektedir.
Arkadaş, iş, görev, askerlik, öğrencilik, yol ve benzeri şekilde kurulan ilişkidir. Arkadaşlıkta karşılıklı haklara riayet edilmelidir. Hz. Peygamberimiz: “Allah katında arkadaşların hayırlısı arkadaşlarına hayırlı olandır” demektedir. Kuranımız iman beraberliği olan dostluktan bahseder. Dost, arkadaş bizim kısmetimizdir. Dostluğun geleceğini paylaşmak lazımdır. Arkadaşa elinizi, dostunuza kalbinizi verirsiniz.
Allah, fedakarlık yapan arkadaşı sever. Dostu, dünyadan ayrılınca geri kalan dünya zor gelir. Dostunu kaybeden yetim kalır. Bazen babadan yetim, anneden öksüz kalmaktan zordur. İyi bir dostun olmaması zordur. Dostsuz olan yalnızlık acıdır, kederdir. Dostsuz kalmış insanı, rüzgardan başka kapsını açan kimse yok denilmektedir. Bu yüzden sevdiklerinize, sevgilerinizde ısrar edin. Sıcak bir dosttan gelen bir merhaba ve hatır sorma, çaresizlik anı çareye dönüşür. Düşünür Bacon: “Dertlerini dökecek dostları olmayanlar, kendi yüreklerini kemirirler” diyerek dostluğun önemini çok güzel belirtmektedir.
Dostların birbirlerini düşünce ve davranış olarak etkileyeceğini, Kuranımız Furkan Suresi 28-29. Ayetlerde çok güzel açıklamış ve şöyle buyrulmakta: “Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, Kuran bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı” denilerek pişmanlık dile getirilmektedir. Dünyada dost görünen kişilerin bazen sorun, sıkıntı, üzüntü, eza verdikleri görülmektedir. Kötü insanlarla dost olunmamalıdır. Hz. Ali Efendimiz: “Akrabanın düşmanlığı, ve dostların eziyeti, yılan zehrinden daha acıdır” demiştir. Şeyh Edibali, Osman Gaziye: “Kötüyle arkadaş olma, pişman olursun” diye uyarmıştır. Hz. Mevlana ise: “Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder” diye nasihat etmiştir.
İnsanların hayat tarzlarını, hayat bakışlarını, dini inanç durumlarını etkileyen durumlardaki dostluklarda Kuranımız Ali İmran Suresi 28. ayetinde: “Müminler, müminleri bırakıp inkar edenleri dost edinmesinler” denilerek, zarara sürüklenmeden, güven veren ilişkiler kurulması konusunda uyarmaktadır. Yine Mücadele Suresi 22. Ayette: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir topluluğun babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soyları olsalar bile, Allah’a ve Peygamberi’ne düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin…” denilmektedir. Dinimizde iki insanı veya iki toplumu daha sıkı bağlayacak olan esasların, inanç ve iman sahibi olunmasına dayalı olduğu belirtilmiştir. Kuranımızda Maide Suresi 81. Ayette: “Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir” denilmektedir. Aynı konuda Kuranımız Mümtehine Suresi 1. Ayette: “Ey iman edenler! Benimde düşmanım, sizinde düşmanınız olanları dost edinmeyin” diye buyrularak, özellikle tercihte müminlerle dost edinilmesi istenilmiştir.
Diğer inançta olan insanlar dışlanmayıp, yalnızca Allah’a, Peygamber’e, Müslümanlara düşmanlık yapanlara, tavır alanlara ve bu düşmanlığı sürdürenlere karşı dostluk, yakınlık gösterilmeyeceği belirtilmiştir. Yine bu konuda Mümtehine Suresi 9. Ayette: “Allah sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir” denilmekte, Maide Suresi 51. Ayette ise: “Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez” diye buyrulmaktadır. Farklı dinlere mensup kişilerle dost olunmasında dikkat edilmesi gerektiği belirtilmiş, ancak insani ilişkilerde bir engel ortaya konulmamıştır.
Dostluğun tadına varmak, gönül birliği ve sevgileri birleştirmek ile olur. Hz. Peygamberimiz: “Kişi sevdiği ile beraberdir” demiştir. Hz. Mevlana’da: “Dostluk illa yan yana, diz dize olmak değildir. Asıl can cana kalp kalbe olmaktır” diye ifade etmiştir. Samimi duygularla, dürüst, menfaat gözetmeden, kıskançlık, kibir, ve gösterişten uzak şekilde bir ilişki olmalıdır. Hacı Bayram Veli: “Doğruluk dost kapıdır” demiştir. Her şeye dost olalım, ancak hırsa, paraya, nefse dost olmayalım. Dostluk, iyiliğin, doğruluğun ve güzelliğin sembolüdür.
Dinimiz, insanlar arasında iyiliğin ve kötülüğün bir olmadığını, iyiliğin kalpleri yumuşattığını, Kuranımız Fusilet Suresi 34. Ayetinde Yüce Rabbimiz: “… Kötülüğü en güzel şekilde sav. Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir” diye buyurmuştur. Bu güzel davranışın ise sabırdan geçtiği belirtilerek, aynı Sure 35. Ayetinde: “Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak ( hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur” diye bahsedilmiştir.
Emek verilmeyen, fedakarlık gösterilmeyen dostluk kalıcı olmaz. Yunus Emre’de: “Ben dost ile dost olayım / Canımı feda kılayım” demiştir. Dostluk tek taraflı değil karşılıklı olmalıdır. Hz. Mevlana bu hususla ilgili olarak: “Sen verdikçe dost görünen çok olur. İste de gör hepsi yok olur” diyerek çok güzel açıklamıştır. Dostluk kaybedilince o zaman değeri anlaşılır. Dostluğumuza özen gösterelim. Bu hususla ilgili olarak: “Kim para kaybederse çok şey kaybetmiştir. Kim bir dost kaybetmişse daha fazlasını kaybetmiştir ve kim inancını kaybetmişse her şeyini kaybetmiştir” diye anlamlı şekilde söylenilmiştir.
Dostluk ve arkadaşlıktaki ilişki ve yakınlığa özen gösterilmeli, seçici, dikkatli ve uyanık olunmalıdır. Çok eş, dost olacağına, samimi ve içten, gerçekten az dost olsun daha iyidir. Bir atasözümüzde: “Her yüze gülen dost olmaz” diye belirtilmiştir. Hz. Ali Efendimiz dostlukla ilgili olarak: “Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olabilir. Nefret ettiğinde de ölçülü nefret et, belki bir gün dostun olur” diye söylemiştir. Yunus Emre’de: “Eğer ilerde bir gün “keşke” demek istemiyorsan üç şeyi doğru seç! Eşini, işini, arkadaşını” demiştir. Üç çeşit dost olduğu söylenir: “Birincisi, ekmek gibi her gün onu ararsın. İkincisi ilaç gibi lazım olduğunda ararsın. Üçüncüsü ise, mikrop gibidir o seni arar bulur.”
“Dost kara günde belli olur” derler. İnsanın iyi günlerinde etrafında çok kişi olur. Ama kişinin başına kötü bir olay gelince etrafında genellikle hepsi kaybolur. Dar günde yalnız bırakmayan dertleri dert edinen, elinden gelen yardımı yapan, üzüntüleri paylaşan kişiler gerçek dosttur. Hz. Mevlana bu hususta: “Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı” diye açıklamış, bir başka sözünde ise: ” Dost ise düşünme ver ömrünü gitsin. Dost değilse hiç bekletme yol ver gitsin” demiştir. Yabancı düşünür F.O. Maley de: “Dostlar kötü günde, kahramanlar savaş anında, kadınlar yoksul günlerinde, akrabalar başın dertte iken belli ederler” diye ifade etmiştir. Bu yüzden gerçek dostluk zor, sıkıntılı, kara, felaket ve güç günde belli olur.
Arkadaşlıkta birbirini tanımak ve bilmek çok önemlidir. Hz. Peygamberimiz bu hususta: “Bir kimse biriyle arkadaşlık kuracağı zaman ona ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü bu dostluğu pekiştirir” diyerek tavsiyede bulunmaktadır. Dostsuz hayat, yalnızlıktır, desteksiz, dayanaksız ve sırdaşsızdır. Dostluk edinmek, yapayalnız kalmaktan kurtulmaktır. Güzel bir atasözümüzde: “Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de arkadaş edinin” diye söylenmiştir. Hayatı anlamlı kılan, güzel dostlar edinmek ve bu dostlukları daim sürdürebilmektir. Güzel dostluk hayat sigortası gibidir. Kaliteli insanlarla değer kazanır. Hz. Ali bu konuyu: “Dostluk elde edilmiş akrabalıktır” diye ifade etmiştir. Düşünür Nıetzsche de: “Güller, laleler, karanfiller, bütün çiçekler solar, çelik demir kırılır, ama gerçek dostluk ne solar, nede kırılır” diye çok güzel açıklamıştır.
Dostluklar iki kişi arasında sınırlı kalmayıp, aileler arasında da bu yakınlığın, sıcaklığın güçlü kalması ve devam etmesi sağlanmalıdır. Hz. Peygamberimiz bir insanın baba dostuna yaptığı iyiliği: “İyilerin en iyisi” olarak açıklamış: “İyiliklerin en mükemmeli, bir kimsenin baba dostunu gözetmesidir” diye de belirtmiştir. Hz. Ömer Mekke yolunda karşılaştığı bir bedeviyi kendi bineğine bindirmiş giderken yanındakiler sormuş: “Bu adama iki dirhem para versen ona yetmez miydi?” deyince Hz. Ömer: “Babanın dostunu gözet, onunla ilgini kesme. Yoksa Allah senin nurunu söndürür” demiştir.
Dostlar arasında kırgınlıktan, dargınlıklardan uzak durulması lazımdır. zedelenmesi için küskünlük varsa üç günden fazla küs durulmamalıdır. Hz. Peygamberimiz: “Kırgınlığı ilk gidereni ve barışmayı ortaya koyanı” övmüştür. Kırgınların yaşandığı dönemi başarı ile atlatanlar, kalıcı ve daim dostluklara kavuşurlar. Hacı Bektaş Veli bu konuda:
“Sevgi varken nefret niye / Barış varken savaş niye / Kardeşlik varken didişmek niye / Dostluk varken düşmanlık niye / hoşgörü varken bağnazlık niye / Özgürlük varken tutsaklık niye/ Adalet varken haksızlık niye” diyerek duygularını dile getirmiştir.
Kalıcı dostluk, uğrunda fedakarlık ve emek ister. Tanışmakla başlar, ancak zamanla ruh bağı kaynaştıkça, arttıkça güçlenir. Güven verir, iç huzuru verir. Hz. Ali Efendimiz de dostlukla ilgili olarak oğluna yaptığı nasihatında şöyle demektedir: “Oğulcuğum, benden dört şey belle, işlediğin zaman sana zarar vermeyecek dört şeyi de aklında tut. Zenginliğin en üstünü akıldır. yoksulluğun en büyüğü ahmaklık, Korkulacak şeylerin en korkuncu kendini beğenmektir.. Soyun sopun en yücesi güzel huy. Oğulcuğum. ahmakla eş dost olmaktan sakın. Sana fayda vermek isterken zararı dokunur. Nekesle (cimri, pinti) eş dost olmaktan sakın. Ona en fazla muhtaç olduğun zaman yardımına koşmaz, oturur. Kötülük edenle eş dost olmaktan sakın, o pek az bir şeye seni satar gider. Yalancıyla eş dost olmaktan sakın; çünkü o, seraba benzer uzağı yakın gösterir sana, yakını uzaklaştırır senden.”
Her geçen gün insanlar, iyi arkadaş bulmakta zorlanıyor. İnsan kendisini kucaklayacak bir dostlar arıyor. Son zamanlarda en az bulunan şey, itimat edilecek arkadaştır. Önce kendimizle dost olmalıyız. Kendisiyle dost olmayan başkası ile dost olamaz. Dostluklar, menfaat gözetmeden samimi ve güvene dayanan duygularla olmalı ve sevgiler birleştirilmelidir. Kıskançlık, kibir ve gösterişten arınmış, gönülden olmalıdır. Hz. Peygamberimiz. “Mümin cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle dostluk kurulamayan kimsede hayır yoktur” demiştir. Dost gibi görünen kötü arkadaştan sakınmak gerektir. Hz. Peygamberimiz: “Onların şerrinden Allah’a sığınırım” diyor ve bir başka sözünde: “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz kiminle dostluk ettiğine baksın” diyerek dost seçimine dikkat edilmesini, önem verilmesini istemiştir.
Günümüzde candan dost bulmak, dost kalabilmek zordur. İnsanlarımızın değer yargıları değişmiş, her şey maddiyata dayalı, çıkar hesaplı olmuş, dostluğu para ve makamda görür olmuştur. Şu zamanda her şeyinizi paylaştığınız, derdinizi dert edinen etrafınızda kaç kişi bulunmaktadır. Dostluğun temelini oluşturan güven, doğruluk, sevgi ve saygı, içtenlik duygularında büyük bir çürüme ve yozlaşma var. İlişkiler bencil, kendini düşünen hal almış, önce “verme” yerine “alma” tercih olmuştur. Gelişen teknoloji, bilgisayar, internet, cep telefonları, dış kültür etkileri insani ilişkileri her geçen gün zedelemektedir. Kul Himmet ne güzel söylemiş: ” Seyyah olup şu alemi gezerim/ Bir dost bulamadım gün akşam oldu.” Cengiz Numanoğlu da günümüz dostluğu hakkında şöyle demektedir:
“Yüz yüze ikramda sahte bir yarış / Dostun arkasından diller olmuş bir karış / Lafta kalmış sevgi, saygı ve barış / Olmuşuz selamsız bir nesle tabi / Ne kadar sabırlısın Yarabbi Kuran’a cüret var, göz göre göre / Ayaklar altında örf, adet, töre / ‘İslam’ türetmişiz herkese göre / olmuşuz… Para, pul, putlara tabi / Ne kadar sabırlısın Yarabbi”….
27 Nisan 2011 tarihinde, Birleşmiş Milletler tarafından “30 Temmuz”, resmi olarak “Dostluk Günü” olarak dünyada kutlanmak üzere kabul edilmiştir. Bu günde dostlarınızı anınız ve ilginizi, sevginizi belirtiniz. Bu nedenle, gerçek dostlukların iyice güçleştiği bir zamanda var olan dostlarınızın değerini iyi biliniz. Çünkü gerçekten bir dost her zaman bulunmaz. Nice güzel dost ve dostluklar edinmeniz dileğiyle.
KAYNAKLAR
Doç.Dr. İsmail Karagöz- Sevgi ve Dostluk – Diyanet İşleri Yay.- Ank. 2013
Sandra M. Lynch – Çev. Ferma Lekesizalın – Ayrıntı Yay. – İst. 2010
Atilla Keskin – Dostluk – Tekin Yay. – İst. 2008
Marcus Tullius Cicero – Dostluk Üzerine – Homer Yay.- İst. -2007
Ayhan Köksal – Dostluk ve Arkadaşlık – Timaş Yay. – İst. 2004
Hadislerle İslam- Diyanet İşleri Başkanlığı Yay. – 7 Cilt- Ank.2014
Yaman Arıkan- Bizim Yunus- Uyanış Yay.-İst.2009
Dr. Yaşar Ateşoğlu- Mevlana Dergahından Sözler- Neden Yay. –İst.2012
Abdulbaki Gölpınarlı- Deyimler ve Atasözleri- İst. 1977
Dr. Yaşar Yiğit- Rahmet Damlaları- Dip Yay.- Ank. 2010
Seyyid Hüseyin Nasr- İslam’ın Kalbi- Gelenek Yay.-İst. 2002
Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir – İslam Ahlakı- Nesil Yay.-İst.1993