Hasan ERDEM
M.Ö. 316’da Makedonya kralı Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonius tarafından kurulan göl kenti İznik, o çağın geleneklerine göre kurucusu nedeniyle “Antigonia” adını alır.
Büyük İskender’in ölümünden sonra onun kurduğu ve büyüttüğü imparatorluğu egemenlikleri altına almak isteyen General Antigonius ile General Lysimakhos taht kavgasına tutuşurlar. M.Ö. 301’de aralarında yapılan savaşı Lysimakhos kazanır. Antigonia kentini yönetimi altına alan Lysimakhos kente sevgili karısı Nikea’nın adını verir.
Bitinya kralı Zipoites M.Ö. 279’da Nikea’yı ele geçirir. Kent bir süre Bitinya krallığına başkentlik yapar. O yıllarda “Altın Şehir” unvanı ile anılan İznik ve yöresi Bitinya krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında uzun yıllar süren savaşlara sahne olur. Neticede güzeller güzeli göl kenti Nikea, Roma ordu komutanı General Lucullus’un eline geçer ama ismini korur.
Günden güne gelişip büyüyen kent M.S. 259 yılında Gotların saldırısına uğrar ve büyük hasar görür. Kenti yağmalayan Gotlar çekip gittikten sonra Romalılar kentin etrafını 4970 metre uzunluğunda, dört ana ve on iki tahliye kapısı olan bir sur ile çevirir.
Roma İmparatoru Theodosios vefat etmeden önce, üç kıtada geniş sınırları olan imparatorluğunu iki oğlu arasında paylaştırır. M.S. 395 Yılında Honorius Batı Roma İmparatoru olurken kardeşi Arcadius Doğu Roma İmparatoru olur. Askania Gölü kıyısındaki İznik sonraki yıllarda Bizans adını alan Doğu Roma toprakları içinde kalır. Doğu Roma günden güne zenginleşip büyürken, kuzeyden gelen kavimlerin amansız saldırılarına direnemeyen Batı Roma ise 476 yılında yıkılır ve tarih sahnesinden çekilir.
İstanbul’un hemen yakınındaki bu büyük kent 1075 yılında Kutalmışoğlu Süleymanşah ve onun gözü pek savaşçıları ile tanışır. Süleymanşah, sağlam surlara sahip olan bu tarihi Bizans kentini fetheder ve burasını temelini atmakta olduğu Türkiye Selçuklu Devleti’nin başkenti yapar, kendisi de bu güzel kente yerleşir.
Selçuklu Sultanı Melikşah, İznik’i fethettikten sonra Büyük Selçuklu İmparatorluğuna bağlı bir devlet kuran Süleymanşah’a “Türkiye Selçuklu Devleti Hükümdarı” fermanı gönderir. Yine aynı dönemde Bağdat Abbasi Halifesi Kaim Biemrillah ise Süleymanşah’a hil’at ve ferman ile birlikte “Nâsıruddevle, Ebulfevâris ve Rüknüddin unvan ve lakaplarını verir.
Hıristiyanlık tarihinde önemli bir yeri olan İznik’e yerleşen Süleymanşah, Bizans’ın içine düştüğü krizden ve güçsüz İmparator Mihael’e karşı başlayan isyanlardan faydalanarak, 1081 yılına kadar Marmara, İstanbul boğazı ve hatta Akdeniz ile Karadeniz kıyılarına kadar olan Bizans arazisini ele geçirir, devletinin sınırlarını genişletip güçlendirir.
Batıya doğru akınlarını sürdüren Süleymanşah’ın başarıları arttıkça Türkistan, İran ve Azerbaycan’dan Anadolu’ya doğru ilerleyen Türkmen göçleri süratlenir ve Anadolu’nun her yeri Türkler ile dolar.
Bizans’ın kötü idaresi, savaşlar ve isyanlardan bıkmış olan perişan durumdaki yerli halklar Süleymanşah’ın hükümdarlığında huzur ve sükûnete kavuşur, büyük arazi sahipleri elinde esir ve topraksız bulunan köylüler de özgürlüğe ve toprağa sahip olurlar.
Mihael’in yerine Bizans tahtına çıkan Aleksios Komnenos, eski Türk göçebe hukukuna göre fethettiği toprakları Hıristiyan, Müslüman ayırımı yapmadan yoksul köylülere dağıtan Süleymanşah karşısında askeri ve siyasi olarak çaresiz kalır. Yeni İmparator Aleksios, adeta neredeyse bütün Anadolu’ya fiilen hâkim olan ve halkı tarafından çok sevilip sayılan Süleymanşah ile bir anlaşma yapmak için harekete geçer.
Bizans ile yapılan Dragos anlaşması ile devletinin batı sınırını güvence altına alan Süleymanşah, başkentini Emir Ebulkasım’a emanet ederek doğu sınırlarını genişletmek için sefere çıkar.
Yorulmak nedir bilmez bir savaşçı olan Süleymanşah, 1082’den 1086 yılına kadar Anadolu’daki harekâtını sürdürür. “Anadolu Fatihi ve Gazi” unvanları ile anılan Süleymanşah 5 Haziran 1086 yılında Suriye ve Filistin Selçuklu Meliki Tutuş ile Halep’e yakın Ayn Saylam yörelerinde yaptığı savaşı kaybeder.
Amcazade iki Selçuklu hükümdarı arasında geçen bu şiddetli savaşta yenilen Süleymanşah atından yere iner, kalkanını yere koyup üstüne oturur. Girdiği her savaştan galip çıkan Süleymanşah, yenilgiyi gururuna yediremediği için etrafını saran Tutuş’un askerleri kendisini götürmek istediklerinde kılıcını çekerek intihar eder.
Ebediyen bir Türk yurdu olarak kalacak olan Anadolu’da ilk Türk devletinin temellerini atma şerefine sahip olan Süleymanşah Anadolu seferine çıkarken Emir Ebulkasım’ı devlet işlerini yürütmek üzere İznik’te bırakmıştı. Ebulkasım, büyük kahramanın trajik ölümünü kendi adına fırsata çevirmeye kalkıştı ve devlet yönetimini tekelinde topladı, daha önce Bizans’la yapılan anlaşmayı bozdu, kardeşi Ebulgazi Hasan Bey’i Kayseri ve yörelerine vali atadı.
Barışı tek taraflı bozan Ebulkasım’ın Marmara kıyılarındaki Bizans arazisine gönderdiği Selçuklu akıncıları Gemlik’i fethettiler. Bizans ile denizlerde de mücadele etmek isteyen Ebulkasım, kıyı kenti Gemlik limanında gemi yapımı başlattı, İzmir Türk beyi Çaka ve Balkanlardaki Peçenek Türkleriyle de Bizans’a karşı iyi ilişkiler kurdu.
Ebulkasım’ın akınlarına bir son vermek ve kaybettiği topraklarını geri almak isteyen Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos, Türk asıllı komutanlarından Tacik ile Butumites’i iki ayrı ordu ile İznik’in üzerine gönderdi.
İznik’in kuşatıldığı haberini alan Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, Emir Porsuk’u kentin yardımına gönderdi. Emir Porsuk komutasında büyük bir süvari kuvvetinin İznik’e doğru ilerlediğini öğrenen Bizanslılar İznik önlerinden çekildiler. Savaşçılarının önüne düşen ve Hadriyanus Kapısı’ndan geçip surların dışına çıkan Ebulkasım, kuşatmayı kaldırıp geri çekilen Bizans kuvvetlerine yolda yetişti ve onlara hiç beklemedikleri bir saldırı düzenledi. Yıldırım baskını ile bozguna uğrayan Bizanslılar darmadağınık bir halde çekilirken onları takibe devam eden Türk kuvvetleri İzmit’e girdiler ve savunmasız kalan kenti ele geçirdiler.
Ebulkasım, İznik’e döndüğünde Emir Porsuk’ta kente yaklaşmıştı. İznik’teki iktidarını kaybetmek istemeyen Ebulkasım, Bizans’a barış önerdi ve önerisinin ardından davet edildiği İstanbul’a gitti. İznik önlerine ulaşan Emir Porsuk’u Ebulkasım kente sokmayınca Porsuk kaleyi kuşattı. Ama Ebulkasım’ın müttefiki olan Bizans’ın müdahalesi üzerine kuşatmayı kaldırıp çekilmek zorunda kaldı.
Asi Emir Ebulkasım’ın İznik’teki yönetimine bir son vermek isteyen Sultan Melikşah, başarısız olan Porsuk’tan sonra yine gözde emirlerinden Bozan’ı bir süvari kuvvetinin başında İznik üzerine gönderdi. Kenti kuşatıp sıkıştıran Bozan’da başarılı olamadı ve aşılmaz surların önünde oyalanmayıp Ulubat Gölü taraflarına çekildi.
Bereketli toprakları olan bu güzeller güzeli kentin mutlak hakimi olmak isteyen Ebulkasım, kentin yönetimini kardeşi Ebulgazi Hasan Bey’e bırakıp İznik’in kendisine verilmesini sağlamak amacıyla İsfahan’a gidip Sultan Melikşah’ın katına çıkmak istedi.
Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve ilk sultanı Süleymanşah’ın ölümünden sonra İznik’te başına buyruk hüküm sürmeye başlayan Ebulkasım’ın zengin armağanlar getiren elçilerini huzuruna kabul eden Melikşah, Ebulkasım’ın İznik konusundaki isteğini reddetti.
Hayal kırıklığına uğrayan Ebulkasım, İsfahan’dan İznik’e geri dönerken yolda Emir Bozan tarafından yakalandı ve oracıkta öldürüldü. Yeniden İznik üzerine yönelen Emir Bozan, Ebulkasım’ın kardeşi Ebulgazi’den Melikşah adına kenti kendisine teslim etmesini istedi, ama Ebulgazi bu teklifi reddetti. Bir süre kenti kuşatma altında tutan Bozan, güçlü surları olan İznik’i yine düşüremeyince surların önünde at oynatan süvarilerini çekti ve İsfahan’a geri döndü.
Devam edecek