ABD’de 3 Kasım’da yapılacak olan seçimlerde Demokrat Parti’nin Başkan adayı olan Joe Biden’in 16 Ocak’ta New York Times‘ın editörlüğünde yaptığı mülakat, 8 ay sonra internette yayınlandı. Söyledikleri Türk kamu oyunda ve siyasi çevrelerde büyük tepki topladı.
Konuşması içeriğiyle, üslubuyla, seviyesiyle tek kelimeyle “küstahça”. Trump, çok az süre kalan seçimlere kadar etkili bir atak yapamadığı takdirde Biden yeni yıla muhtemelen ABD başkanı sıfatıyla girecek; sadece ülkesine hükmetmekle kalmayacak, dünya siyasetiyle ilgili kritik kararlar vermeye, adımlar atmaya başlayacak.
Biden, duygularının güdümünde olan, dünyayı bilmeyen, Türkiye’yi tanımayan sokaktaki sıradan bir Amerikalı değil. Obama döneminde onun yardımcılığını yapacak kadar kariyerli ve deneyimli biri. Siyasette göz dolduran bir başarısı olmasa da, nitelikleri çokları tarafından yeterli görülmese de, Başkan Trump’ın koronavirüsün olumsuz etkileriyle yıpranması sonucu büyük bir fırsat yakalamış durumda. Söylediklerinin doğuracağı sonucu düşünmeyecek kadar kalitesiz, basiretsiz, seviyesiz böyle biri ABD’ne başkan seçilirse, bu hem ülkesinde hem de dünyamızda ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Dünyanın halen en büyük ekonomisine, teknolojik ve askeri gücüne sahip olan bu ülkede, siyasetin kalitesinin bu derece düşük olması, daha liyakatlı ve nitelikli bir başkan adayı bulup çıkaramamaları çok ilginç bir durum. ABD‘de halen bizim yüz elli yıl önce yakındığımız “kahtı rical” olayı yaşanıyor.
Türkiye seçimlerinin sonucunu etkilemesinin imkansız olduğunu, muhtemelen Biden de biliyordur. Seçilirse en fazla iki yıl önce Trump’ın yaptığı tarzda ekonomik baskıya kalkışır; zaten S-400 lerle ilgili yaptırım tehdidi gündemlerinde bulunuyor. 1976’da yaptıkları gibi ambargo uygulamaya da kalkışabilirler. Bunların yapılması Türkiye ekonomisinde elbette sıkıntılara yol açar; askeri ve politik çeşitli sonuçları da olabilir ama Amerikan çıkarları da, küresel dengeler de bundan büyük zarar görür. Zaten Trump Kongre’nin ve Pentagon’un ve Türkiye karşıtı kesimlerin yoğun baskılarına rağmen iki yıldır doğabilecek sonuçları hesapladığından fren yapıyor.
Biden de ne yaparsa yapsın Türkiye siyasetinde yaprak bile kımıldatamayacağını biliyor. Aslında esas amacı ülkesindeki Türkiye karşıtı lobilere ve “derin devlete” mesaj vermek; uluslararası diplomasi tarihine kara bir mizah, nobranlık ve çirkinlik örneği olarak geçecek sözleriyle bu çevrelerin desteğini kazanmak. Bunu ne ölçüde başarabildiğini 3 Kasım’ da göreceğiz.
Kesin olan bir şey varsa küstahlık yaparak Türkiye’deki mevcut Amerikan karşıtlığını zirveye çıkarmayı başardı. Türk milleti nezdinde nefret objesi haline geldi.