Fiyat artışlarında üretim düşüşü büyük etken.
Tarımsal girdi maliyetlerindeki kontrolsüz artış ve belirsizlik de daha büyük etken.
Ne bir üretim planlaması var ne bir üretim öngörüsü.
Derdini anlatmaya çalışan üreticiye Bakan düzeyinde fırça, aşağılama.
Kimse bugün üretip sattığı ürünü, yarın kaça mal edeceğini bilmiyor.
Ekonomi politikasını ciddiye alamadığı, güvenemediği, bilmediği için de var olduğu söylenen enflasyonu değil, var olacağına inandığı enflasyonu fiyatlara yansıtıyor.
*****
Fatih ALTAYLI
Kabak çekirdeğinin, bir yılda yüzde 150 zam görmesinin hangi mantıkla olabileceğini sordum.
Bir kuruyemiş üreticisinden yanıt geldi.
Geçen yıl üreticiden 20 TL’ye alınan kabak çekirdeği, temizlenip kavrulduktan sonra 30 TL’ye pazarlama firmalarına satılıp, onların da üzerine kendi kârlarını eklemesi ile birlikte üç harfli zincirlerde 50 TL, kuruyemişçilerde ise 80-90 TL’ye tüketiciye ulaştırılıyormuş.
Bazı lüks kuruyemişçilerde ise fiyat benim de sözünü ettiğim 100-110 TL’yi bulabiliyormuş.
Ancak bu yıl kabak çekirdeği rekoltesi geçen yılın yüzde 20’si civarında gerçekleşmiş.
Bu da geçen yıl çiftçiden 20 TL’ye alınan kabak çekirdeği fiyatını 60-65 TL seviyesine çekmiş.
Bu da nihai tüketiciye ulaşan kabak çekirdeği fiyatını 200 TL civarına taşımış.
İşçilik, enerji, taşıma ve depolama maliyetlerindeki artışlar göz önüne alındığı zaman bu artış normal, hatta oransal olarak düşükmüş.
Doğru.
20 TL’ye üreticiden alınan kabak çekirdeği benim kuruyemişçide 120 TL ise, 65 TL’ye üreticiden alınan kabak çekirdeğinin benim kuruyemişçide en 390 TL olması lazım.
Aslında tüm ürünlerde benzer bir vaziyet var.
Bunun tek nedeni ise ülkenin “yönetilmiyor” olması.
Savunma sanayii ile övünmek, Togg’la keyiflenmek iyi hoş da, hayat bundan ibaret değil.
Tarımdan söz eden yok mesela.
Kabak çekirdeği ilginç bir gösterge aslında.
Fiyat artışlarında üretim düşüşü büyük etken.
Tarımsal girdi maliyetlerindeki kontrolsüz artış ve belirsizlik de daha büyük etken.
Ne bir üretim planlaması var ne bir üretim öngörüsü.
Derdini anlatmaya çalışan üreticiye Bakan düzeyinde fırça, aşağılama.
Kimse bugün üretip sattığı ürünü, yarın kaça mal edeceğini bilmiyor.
Ekonomi politikasını ciddiye alamadığı, güvenemediği, bilmediği için de var olduğu söylenen enflasyonu değil, var olacağına inandığı enflasyonu fiyatlara yansıtıyor.
Geçen ay 27 TL’ye satılan bir mutfak malzemesinin, bu ay 79 liraya satılmasını gerektirecek ne bir kur artıyı söz konusu ne de emtia fiyat artışı.
Tek neden belirsizlik, güvensizlik.
Pahalılığı birtakım terör örgütlerine bağlamak ise ülkeyi küçük düşürmekten başka bir şey değil.
Üstelik çok övünülen Tarım Kredi Kooperatifleri’ndeki fiyatlar da terör bağlantılı denilen ama aslında çoğuna iktidara çok yakın isimlerin sahip olduğu üç harfli market zincirlerinden çok da aşağı değil.
Çok açık ki, bugünkü hayat pahalılığının asıl nedeni, yönetim beceriksizliği ve bunun artık aşikâr hale gelmiş olması.
Herkes biliyor ki, sonsuz basınca dayanacak bir düdüklü tencere yok.
Altındaki ateşi söndürmedikçe bir yerde patlar.
Bugünkü durumun nedeni herkesin patlamaya hazır olmaya çalışması.
Ateşi söndürmeyi düşünen ise yok.
Sadece düdüğü susturmaya çalışıyorlar.
YAZININ TAMÂMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ