Ahmet ARIN
Kadınlara dair meseleler söz konusu olduğunda genelde meal ve tefsir yazarlarının –hepsinin erkek oluşu da göz önüne alındığında- Kur’an-ı Kerim’de ilgili ayetleri kadınlar aleyhine yorumladığı görülmektedir. Şahitlik, miras, itaatkârlık, erkekler için yaratılmaları gibi konular olumsuz yorumlara örnek verilebilir. Bu bağlamda Nisa suresi 34. Ayetteki kavvam, kanitat ve vadrubuhunne kelimeleri bu yazıda incelenmeye çalışılacaktır.
Kavvam ve Kânitât Kavramları
Nisa suresi 34. Ayetinin başında geçen kavvam/gözetici kelimesinden yola çıkarak, bu ayeti erkeklerin kadınlardan üstün olduğunun delili olarak görenler bulunmaktadır. Ayrıca ayetin devamında zikredilen faddala/faziletli/üstün kelimesi de erkeklerin kadınlara üstünlüğüne delil olarak sunulmuştur. İlgili ayetin meali şu şekildedir:
“Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar (kavvamune). Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarına üstün kılmıştır (faddale) ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır…”
Ayete bakıldığında kavvamune kelimesine “yönetici, aile reisi, idareci, hâkim” gibi anlamlar verilmesinin bir anlamı yoktur. Zira “kaim” kökünden gelen bu kelimenin Kur’an’da diğer ayetlerdeki kullanımına bakıldığında: Nisa 4/5 ayetinde kıyamen/ ayakta durma, Nisa 4/135 ayetinde kavvamine/dimdik ayakta tutmak, Hac 22/26 ayetinde el kayimine/ayakta-kıyamda duranlar anlamlarında kullanıldığı görülmektedir. Dolayısıyla Nisa 4/34 ayetinde de maddi bir gözetimden söz etmekte ve maddi olarak ayakta tutmayı ifade etmektedir. Ayet aile içi bir hiyerarşiden bahsetmemekte aksine evin geçindirilmesi hususunda erkeklerin yüklenmeleri gereken maddi sorumluluğundan bahsetmektedir. Ayette herhangi bir emir kalıbı da bulunmamaktadır. Günümüzde de ailenin ekonomik sorumluluğunu çoğunlukla erkekler üstlenmektedir. Ancak kavvam olma durumu ailenin geçimini sağlayana göre değişebilir; erkek veya kadın ya da erkek ve kadın birlikte…
Ayetin devamında “insanların bazılarını bazılarına üstün kılmıştır”ifadesinden de erkeklerin kadınlardan üstün olduğuna delil getirilmektedir. Ancak ayette ala ba’din/bazılarınaifadesi kullanılmış,ala ba’dihinne/bazılarına(müennes/dişil kalıp) yani erkeklerin kadınlara üstünlüğü şeklinde kullanılmamıştır. Dolayısıyla faziletli olma/üstünlük durumu değişen şartlar ve ortaya konulan eylemler göz önüne alınarak değerlendirilip belirlenebilir. Yani insan cinsinden birinin diğerine doğuştan üstünlüğünü ifade etmez.
“…İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar/itaatkardırlar (kanitatün); Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar…”
Ayette geçen “kanitatün” kelimesi gönülden güçlü bir bağlılığı, boyun eğmeyi ve itaati ifade etmektedir. Burada kendisine itaat edilecek varlık/kişi kimdir? sorusu önem arz etmektedir. Bir kadın iyi (saliha) olarak anılıyorsa o bu özelliğini Allah’a itaati neticesinde kazanmıştır. Zira Kur’an ayetleri de Allah’a itaati emreder. Ayetteki kanitatün ifadesini Allah’a gönülden bağlılık/itaat/boyun bükme şeklinde anlaşılması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ayrıca ayette iyi kadınların evli ya da bekâr olduğuna dair bir vurgu bulunmamakta bütün kadınları kapsamaktadır. Dolayısıyla bu ayette kullanılan “kanitatün” ifadesi insanlardan bir cinsin diğerine hizmet etmek ya da itaat etmek için yaratıldığı sonucunu vermez. Kur’an-ı Kerim’de bu kelime Bakara 2/238, Al-i İmran 3/17, Nahl 16/120, Ahzap 33/35, Tahrim 66/12 ayetlerinde de hem kadın hem erkek için “Allah’a gönülden bağlanma ve itaat”anlamında kullanılmaktadır.
Vadrubûhunne Kavramı
Kadınların dövülmesi olarak çevrilen Nisa-34 teki Darabefiili ve bu fiilden türeyen kelimeler Kur’an’da 8 farklı anlam içeriğinde 56 ayette geçmektedir. Bu anlamların kullanıldıkları sure ve ayet numaraları aşağıdaki tabloda verilmiştir:
ضرب Fiili Anlamları | Kaç Kez Geçiyor | Anlamın Kullanıldığı Sure ve Ayet Numaraları |
Fiziksel vurma | 6 kez | 2/60; 2/73; 7/160; 24/31; 26/63; 37/93 |
Vurmak | 5 kez | 8/12 (2 kez); 8/50; 47/4; 47/27 |
Çıkmak/Ayrılmak | 7 kez | 2/273; 3/156; 4/94; 4/101; 5/106; 38/45; 73/20 |
Kapatmak | 3 kez | 18/11; 24/31; 57/13 |
Örnek vermek | 31 kez | 2/26; 13/17 (iki kez); 14/24-25; 14/45; 16/74-75-76; 16/112; 17/48; 18/32; 18/45; 22/73; 24/35; 25/9; 25/39; 29/43; 30/28; 30/58; 36/13; 36/78; 39/27; 39/29; 43/17; 43/57; 43/58; 47/3; 59/21; 66/10-11 |
Vaz geçmek | 1 kez | 43/5 |
Açmak | 1 kez | 20/77 |
Damgalamak | 2 kez | 2/61; 3/112 |
Kelimenin, Kur’an ayetleri içerisinde yer alan farklı anlam kullanımlarına dair ayet metinleri ve metinde kullanılan anlam örgüsüne birer örnek aşağıda verilmiştir:
وَاِذِ اسْتَسْقٰى مُوسٰى لِقَوْمِه۪ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَۜMûsâ, kavmi için su istemişti de biz ona, “Değneğinle taşa vur” demiştik. (Bakara 2/60)
وَلَوْ تَرٰٓى اِذْ يَتَوَفَّى الَّذ۪ينَ كَفَرُواۙ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْۚ وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَر۪يقِ Görseydin o inkâr edenleri; Melekler onların canlarını alırken yüzlerine ve arkalarına vuruyorlar ve “Haydi yakıcı azabı tadın!” diyorlardı. (Enfal 8/50)
إِنْ أَنتُمْضَرَبْتُمْفِي الأَرْضِ فَأَصَابَتْكُم مُّصِيبَةُ الْمَوْتِ…Yahut seyahatte olup yeryüzünde dolaşırken, ölüm işaretleri baş göstermişse.. (Maide 5/106)
فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ Aralarında kapısı olan bir sur kapatılmıştır; iç yanında rahmet, dış yanında azap vardır. (Hadid 57/13)
كَذَلِكَ يَضْرِبُ اللّهُ الْحَقَّ وَالْبَاطِلَ İşte Allah hak ile batıla böyle örnek verir. (Rad 13/17)
أَفَنَضْرِبُعَنكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَSiz haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur’ân ile uyarmaktan vaz mı geçelim? (Zuhruf 43/5)
وَلَقَدْ اَوْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَسْرِ بِعِبَاد۪ي فَاضْرِبْ لَهُمْ طَر۪يقًا فِي الْبَحْرِ يَبَسًاۚ لَا تَخَافُ دَرَكًا وَلَا تَخْشٰىMusa’ya: “Kullarımı geceleyin yürüyüşe çıkar ve onlar için denizde kuru bir yol aç.Yakalanmaktan korkma, endişe etme,” diye vahyettik. (Taha 20/77)
ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ اَيْنَ مَا ثُقِفُٓوا اِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللّٰهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ وَبَٓاؤُ۫ بِغَضَبٍ مِنَ اللّٰهِ وَضُرِبَتْ
عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُۜOnlara, Allah’ın ipine (sarılanlar) ve insanların ipine sığınanlar (eman ve ahit garantisine ve zımmî olarak devlet himayesine alınanlar) dışında her nerede bulunurlarsa bulunsunlar zillet (zorluk ve horluk) damgası vurulacaktır.Onlar, Allah’tan (hak ettikleri) bir gazaba uğramışlardır da üzerlerine aşağılanma (damgası) basılmıştır. (Al-i İmran 3/112)
Nisa 34. ve 128. Ayet Bağlamında Darabe ve Nüşuz Kelimeleri
وَاللاَّتِي تَخَافُونَنُشُوزَهُنَّفَعِظُوهُنَّوَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّفَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا
“…Geçimsizliklerindenkorktuğunuzkadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin!Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.” (Nisa 4/34)
وَاِنِ امْرَاَةٌ خَافَتْ مِنْ بَعْلِهَا نُشُوزًا اَوْ اِعْرَاضًا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَٓا اَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًاۜ وَالصُّلْحُ خَيْرٌۜ
وَاُحْضِرَتِ الْاَنْفُسُ الشُّحَّۜ وَاِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرًا
“Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden(huysuzluğundan, yahut kendisinden yüz çevirmesinden)korkarsa, anlaşma ile aralarını düzeltmelerinde ikisine de günah yoktur. Barış daima iyidir. Kıskançlık nefislere yaratılıştan konmuştur. Eğer güzelce geçinir ve Allah’tan sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa 4/128)
Her iki ayete bakıldığında NÜŞUZ kelimesinin ortak bir kavram olduğu görülecektir. Nisa-34. Ayette kadının kocasına nüşuzu ifade edilirken, Nisa-128. Ayette erkeğin karısına nüşuzundan bahsedilmektedir.
Dolayısıyla tartışılan bir diğer kavram da; “nüşuz” kelimesidir. Meallerin çoğunda bu kelime; kadın için (Nisa 34) “itaatsizlik, başkaldırma, iffetsizlik”olarak çeviri yapılmaktadır. İlginç olanı ise: Kadının erkeğe NÜŞUZu itaatsizlik olarak çeviri yapılırken, erkeğin kadına NÜŞUZu, “serkeşlik veya yüz çevirme”olarak tanımlanmaktadır. Eşler arasında gerçekleşen nüşuz kadın için de erkek için de aynı şeyi ya da şeyleri ifade etmesi (yani geçimsizlik) gerekirken yukarıdaki farklılık dikkat çekmektedir. Daha da ilginç olanı ise nüşuz kavramı içinde iffetsizlik anlamı olmamasına rağmen dövme fiilini meşru zemine çekmek için iffetsizlik anlamı nüşuz kelimesinin anlam dünyasına eklenmiştir. Halbuki iffetsizliğin sonucu dövmek değil boşanmaktır. Dolayısıyla kadın ve erkek için nüşuz kavramının asli anlamı gereği “geçimsizlik” olarak çevrilmesi ayetlerin bağlamı gereği bir zorunluluktur. Geçimsiz kadın olabildiği gibi geçimsiz erkek de olabilir.
Sonuç
Bütün bu bilgiler ışığında Nisa-34’e göre kadın tarafından geçimsizlik baş gösterdiğinde 1-erkeğin karısına nasihatte bulunması, 2-yatakların ayrılması, 3-mekânların ayrılması seçenekleri sırasıyla ya da herhangi birini tercih ederek uygulaması mümkündür. Mekanların ayrılması olarak tercüme edilmesi gereken “darabe” fiilinin dövmek olarak tercüme edilmesi ayetlerin bağlamıyla da uyuşmamaktadır. Zaten insani bir davranış da Allah’ın muradı da değildir. Hele hele ayetin içeriğinde bulunmayan “hafifçe dövmek” ifadesi de gülünç olmaktadır. Nisa-128’e göre ise erkek tarafından kadının aleyhine geçimsizlik baş gösterdiğinde de aralarında anlaşma tavsiye edilmiştir. Aslolan evliliğin devam etmesi, yuvanın yıkılmaması yani aile ocağının tütmeye devam etmesidir. Nisa-35. Ayet de zaten bu durumu açıklamakta, erkek ve kadın tarafından birer hakem gönderilerek karı-kocanın barıştırılması istenmektedir. Ancak anlaşmazlık devam ediyorsa, bütün yollar denenmesine rağmen barış sağlanamıyorsa boşanmanın gerçekleştirilmesi yoluna gidilecektir. Gerek anlaşmazlık süresince gerekse boşanma sürecinde çiftlerin birbirlerine kırıcı ve yıkıcı bir şekilde davranmamaları Allah’ın bir emridir. Ayrıca boşanma sürecinde de boşanma gerçekleştikten sonra da Bakara suresi 229-232. Ayetleri gereği her iki taraf bir diğer tarafın özgürlüğüne, hayatına müdahale edemez.
Usve-i hasene olan Hz. Peygamber’in (sas) hayatında bu şekilde bir örnek de görmek mümkün değildir. O eşleriyle zaman zaman sorunlar yaşadığı halde şiddete başvurmamıştır. Ahzab 28. Ayette Hz. Peygamber’e (sas) eşleri dünya hayatını tercih ediyorlarsa onları güzellikle boşaması tavsiye edilir. Hakeza Tahrim suresinde de Hz. Peygamberin evliliğinde yaşadığı sorunlar nedeniyle eşlerinden ayrı kalması eleştirilir ve dövmek fiilinden burada da bahsedilmez. Nitekim Hz. Aişe ile yaşadığı sorun dolayısıyla (ifk hadisesi) Hz. Aişe bir müddet baba evinde kalmış, daha sonra sorun çözüldüğünde evine tekrar dönmüştür. Ayrıca Hz. Peygamberin hayatını konu edinen siyer anlatılarında eşlerini bırakın dövmeyi onlara kötü davrandığına dair bir tek rivayet bulunmaz. Tersine Hz. Peygamber’in (sas) eşlerine müşfik, ev işlerinde yardımcı, sevgi dolu bir eş olduğuna dair onlarca rivayet bulunmaktadır.
Kur’an’ın eşlerle ilgili bütün ayetleri baz alındığında ve Hz. Peygamber’in (sas) hayatına bakıldığında Nisa-34. Ayette yer alan “Vedrubühunne” ibaresine dövmek anlamını vermek mümkün görünmemekte, kavramın karşılığı olarak “mekanları ayırmak” daha uygun görünmektedir. Karşılıklı güven ve sadakate dayanan, sevgi ve saygıyı esas alan, sevinci ve hüznü beraber paylaşmayı gerektiren aile ortamında şiddetin yeri yoktur, şiddet hiçbir şeyi çözmediği gibi olayları daha da içinden çıkılmaz hale getirir. Hele ki insanlığın devamını sağlayan, merhameti temsil eden kadına şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez. Zira kadınlar insandır, erkekler insanoğlu…