Ayşe YAVUZ YAZICI
Şairler sayfalar dolusu, özene bezene hep ‘elif’i anlattı. Sevgiliye düzülen methiyelerde ‘elif’ gururla istiareler yaptı. Kimi zaman doğruluğa teşbih idi, kimi zaman vahdete. Elif dinin direği idi. Elif beşerin cüssesi… Elif bidayetler silsilesi. Elif şehadetti. Ancak ‘elif’in bir de kalbi vardı görünmeyen. Her vuruşunda nefse galebe çalan bir kalbi vardı. İnsan unuttu mu yoksa kalbini? İnsan unuttu mu şehadetine ortak tuttuğu mushafını? Neydi ‘elif’in kalbi? Bahsedelim o vakit de gururu okşansın ‘kaf’ın.
Ebced hesabına göre sayısal ederi yüzdür ‘kaf’ın, maddi hesaplarda en azami imtihan notudur. Manevi hesaplarda kıymetine paha biçilemez. Bir kere ‘Aşk’ın kalbidir kaf. Tutup da onu sökersen aşkın sinesinden geriye ‘aşş’ kalır. Yeter mi insana sadece boş bir ‘kuş yuvası’? İnsan neyler kafes misali kalpsiz bir bedeni? Her cisme gerekmez mi bir kalp? O kuşa gerekmez mi bir kanat? Kanat içinse bir ‘kaf’… Kanadı giyinen kuş, vahdeti arar dağlar ötesinde . Yecüc ve Mecüc ile çarpışır da erişir Simurg’a. Simurg’u bağrında besleyen dağ da Kaf.
Bi – vücud olmak gibi yoktur cihanın rahatı
Gör ki Simurg’un ne damı var ne de sayyadı var
(Ragıp Paşa)
Ve mushafta kendine sayfa açar ‘kaf’ :
‘’Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik ‘’ ( Kaf Suresi /7)
Kur’an-ı Kerim için elzemdir kaf. Onu ‘kıraa’t için de yine lazımdır kaf. Yuvadaki kuşun kanat giyinip Rabbine uçması için, emrine uyması için, ‘ikra ‘ için, kamil insan olması için, kesretten soyunması için, aşk için, maşuk için, kalp için… Zira tasavvufta mürşid-i kamilin vücududur kaf. Başı çoktan değmiştir arşa :
Bizim yurdumuza hiç idemezsin
Hakikat Kaf’ının Ankasıyız biz
(Harabi)
Şaşırmalı mı şimdi ‘kaf’ın ebced karşılığına? Ne doksan dokuz, ne dahi yüz bir. Tam olmuş, tamamlanmış bir insan. İnsan-ı kamil. Doksan dokuz esmayı zikreden bir elif kalbi. O da eder bir kaf. Ayı ikiye bölen aşkın içinde gizlenir dört tane vakur kaf. Bu yüzdendir kendini iki ‘ra’ya teslim edişi. Ne güzel matematik. Ne muazzam muhasebe.
Çaldık madem bir kere kapısını, oturalım hele gönül sofrasına. Esmaların kervanında başı çeker gururla ve bize tüm noksanlıklardan münezzeh bir sevgiliyi anlatır, adı da Kuddüs olur. Ol sevgili ki kudretini ‘kaf’la ifa eder adı Kahhar olur. Esmalar ademin boynuna inci kolye olur: Kaviyy, Kayyum, Kadir, Kabid…
Şimdi şaire ‘elif’gerek . ‘Elif’e ise aşk. Ya aşk için ne gerek? Zikredelim de ‘kaf’ın hatırı kalmasın.