Odgurmuş: Kişiler hakkında olumlu ya da olumsuz çeşitli kanaatlerimiz vardır. Bu kanaatlerimiz nasıl oluşur?
Ögdülmüş: Birisi ile konuşulur, bir mesele üzerinde uzun uzun görüş alışverişi yapılır.
Bir sürü gerekli gereksiz konulara girilir.
Sonuçta; Adamın konuşma tarzından, el-kol-yüz hareketlerinden, kişi hakkında, bir kanaate varılır. Bu kanaatiniz şöyle olabilir.
“Adam ne güzel konuşuyor.”
“Konulara çok hâkim.”
“Çok olumlu şeyler söylüyor.”
“Büyük adam vesselam.” Vs. vs. denilir.
Veya
“Yok, canım fazla bir bilgisi yok.”
“Konulara hâkim değil.”
“Hep, olaylara olumsuz bakıyor.”
(Günümüz köşe yazar-çizerlerinin çoğunluğunda olduğu gibi)
“İşe yaramaz adam.”
Vs. vs. denilir.
Aslında, o kişi hakkında bizde olumlu ya da olumsuz oluşmuş bir kanaat eskiden beri vardır. Adamın bu son sözlerini, konuşmasının içeriğine bakmadan önceden oluşmuş kanaatlerimizin üzerine bina ederiz. Oluşmuş, menfi-müspet kanaatimiz fikirlerimize ve o kişiyi değerlendirmemize temel teşkil eder.
O kişi hakkında, önceden olumlu bir kanaatimiz varsa, konuşmasında eksik ve hatalar da olsa onlar iyiye yorumlanır ve son konuşmaları da o olumlular üzerine eklenir.
Eğer, o kişi hakkında olumlu kanaatimiz yoksa şimdi iyi şeyler söylemiş, doğrulardan bahsediyor olsa da son konuşmaları ve görüşleri bu olumsuzluklar üzerine inşa edilir.
Ve kişi hakkındaki son kanaatimiz şekillenir.
Odgurmuş: Peki o kişiyi hiç tanımıyorsak o zaman durum nasıl gelişir?
Ögdülmüş: Güzel soru, o kişiyi tanımıyor ve önceden karşılaşmamış ve bizde bir kanaat oluşmamışsa, o zaman da o kişi konuşmaya başlamadan ilk karşılaştığımızda kişinin kılığı kıyafeti, bakışı, kibarlığı, nezaketi, oturup kalkması üzerimizde oluşturduğu olumlu-olumsuz kanaat etkili oluyor.
O kişi hiç konuşmadan verdiği imaj bizi etkiliyor ve diğer görüşleri bunun üzerine bindiriliyor.
Bu arada;
Önemli olan, ön yargılarla hareket edilmesi ve fikirlerimizin bu ön yargılarımızdan kurtulamamasıdır. Böyle bir ihtimal her zaman var.
Peki,
Şu yapılamaz mı? O kişi dürüst, temiz görünüyor, Türk milletinden yana davranıyor-konuşuyor, bölücü ve ayrılıkçı düşünceler taşımıyorsa, ilim ve fikir adamı hüviyetinde ise onun hakkında olumlu-olumsuz kanaatlerimizi bir kenara koyarak söylediklerine ve konuştuğu konulara göre ve verdiği bilgilere göre değerlendirilemez mi? Elbette böyle değerlendirilir.
Bu adam ne diyor diye onu dikkatle dinleyip, “doğru söylüyor, haklı, güzel ifade ediyor”. Veya “Bu söylediği de laf mı yani, bunun söylediğini çocuk söylemez” de denilebilir, kişinin son söylediği konuda çok haklı olabileceği ama geçmişten gelen yanlışları unutmamızı gerektirecek bir durum da doğmuş olabilir.
Fakat kişinin inanılırlığı da çok önemlidir. İster istemez o kişinin olaylara bakış penceresi bizim bakış penceremize uyuyorsa onu olumlu bulabiliyoruz. O kişinin bakış penceresi bizim bakış penceremize uymuyorsa o zamanda olumsuz olarak değerlendiriliyor.
Bütün bunların dışında başka bir bakış açısı daha geliştiremez miyiz diye düşünürsek, o zaman da o kişilerin, bakış penceresi dışında olaylara bakıyor olması lazımdır. Bu pek de mümkün olamıyor görünüyor. Çünkü genellikle konulara ve insanlara ne yazık ki ideolojik gözlüklerle bakılıyor. İnsanların gözünde ideolojik gözlükler maalesef hala duruyor.