Kapıyı Israrla Vurana Kapı Açılır

Şahver ÇELİKOĞLU (M)

İbn Atâullah el-İskenderî (k.s) diyor ki: Allah Teâlâ’nın sevgisini tatmadan sakın ki fâni dünyâdan göçmeyesin. O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz. Çünkü bunlardan istifâde etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Fakat sen Allâh’ın zikrinin tadını almakta ve cem makâmına muvaffak olmakta meleklere ortak ol. Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünyâ leşine baktığında bu hâlinle Allâh’ın huzuruna çıkmaya lâyık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allâh’ın huzûruna alınmazlar.

O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın. Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allâh’a dön. Kapıyı ısrarla vurana kapı açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım. Râbiatü’l Adaviyye (k.s): “Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın” demiştir. Ey kişi! Bu seni Allâh’a ulaştıran kapıdır.

Kalbinin Allah Teâlâ’nın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın. Zikredenlerin birinci basamağı, Allâh’ın Birliğini ve Tekliğini anmaktır. Zâkirlere kapının açılması, ancak Allâh’ın Birliğini anmalarından dolayıdır. O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allâh’ı zikrettikleri için kovulmuşlardır. Mide ve tutkularını kırarak bu âkibetin önüne geçebilirsin. Zirâ Allâh’ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah Teâlâ’ya olan sevgin ise ne az!

Allah Teâlâ’yı sevme (muhabbet) kapısı sana açılmış olsaydı, (önce Allâh’ın kulunu sevmesi lâzım) elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun. Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rek’at namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Hastaları ziyâret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenâze namazını kılman Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Yere bırakılmış halının, onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah Teâlâ’yı zikirden daha faydalı ibâdet yoktur. Çünkü zikir, ayakta duramayan, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibâdettir.

Allâh’ın huzûruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sâhibleri sana öğretirler. Velilerin yaptığı budur ki; öğrenciler, onların himmetiyle huzûra varacakları güne kadar onlarla berâber olurlar. Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman, o kişi yalnız başına yüzebileceği seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer. Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.

“Peygamberler, velîler veyâ sâlihler vâsıtasıyla Allâh’a yaklaşılmaz” deyen düşünceden uzak dur. Kuşkusuz, Allah kendine ulaşmak isteyenler için, onları vesîle kılmıştır. Velilerden meydana gelen, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi hârikulâde haller, peygamberin doğruluğuna şâhittir. Çünkü velîlere verilen kerâmetler, peygamberlerinden dolayıdır.

Değerli okuyucu! Namaz vuslata erdiren birinci dereceden bir ibâdet olduğundan, İskenderî (k.s) hazretleri: Allah Teâlâ katındaki değerini ve Allâh ile olan durumunu öğrenmek isteyen, kıldığı namaza baksın; Namazı ya sükûnet ve huşû ile, ya da gaflet ve aceleyle kılmaktadır. Namazlarını sükûnet ve huşû ile kılmıyorsan, başından aşağı toprak dök. Kuşkusuz misk taşıyan kimseyle birlikte olana elbette ondaki miskin kokusu bulaşır. Namaz kılmak da mânen Allah Teâlâ ile birlikte olmaktır. O’nun ile birlikte olmaktan bir fayda elde edemiyorsan, bu hâl senin kalbinin hasta olduğunu gösterir. Kalbindeki bu hastalık kibir, bencillik ya da edeb dışı bir davranıştır, buyuruyor.

Muhabbetullah makâmına ulaşmak için, kulun Allah Teâlâ’dan isteyeceği en üstün ve en kıymetli şey; O’nun katında istikâmet üzere olan bir kimse olmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Bize doğru yolu göster” (Fâtiha, 1/6) Bundan dolayı sen Allah’dan istikâmet üzere olmayı iste. İstikâmet: Her bakımdan Allâh’ın hoşnut olduğu hâl üzere bulunmaktır.

Bu da Allah Resûlü (s.a.v)’in Allah’dan alarak getirdiği ahkâma uymakla gerçekleşir. Sevdiğini sâdece Allah için sevene, saf cömertlik ve asâlet elbisesi giydirilir… (İbn. Atâullah el-İskenderî. Tâcü’l-arüs… S.35,37,45).

Yazar
Şahver ÇELİKOĞLU

Şahver Çelikoğlu, 1937 yılında Eskişehir’de doğdu. İlkokulu Eskişehir Tûran ve İnönü ilkokullarında okudu. San’at Enstitüsünü bitirdi. İlkokul ile aynı târihlerde, ilâhiyat ilimlerini tahsil, dînî ilimleri tedrise başladı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen