Suzan ÇATALOLUK
Aziz Dostlar,
Alamos Gold Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su John McCluskey Türkiye ekonomisindeki gelişmelerle ilgili görüşlerini Bloomberg TV’de anlatırken mealen diyor ki:
“Türkiye ekonomisine sırtını daya, hiç ama hiç korkma;
Kirazlıya tam yüz milyon dolar yatırım yaptık, 2020’de altın üretimine geçeceğiz;
Türkiye AB’nin bir devamıdır, çok güçlü bir ekonomisi vardır;
Çin’e mine veya Rusya’ya yanaşmaya kalkmasın! Ne ABD ne AB böyle bir şeye izin vermeyecektir;
ABD Türkiye’nin aslan, kaplan gibi güçlü, sırtını dayanacağı dostudur. Türkiye onsuz hiçbir şey yapmaz!”
Bu sözler gülünç bile değil!
Bu Batılı Emperyalist, sömürgen, kefere yılanlar yüzyıllardır bizim yakamızı bırakmadılar! Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti…
Hangi dönem olursa olsun bu masallarından yorulmadılar ve tehditlerden hiç bıkmadılar!
Daha dün bir sürü tır ve ağır silahlar verdiler kanlı bölücü örgüte. Ordu kurdular ve kukla devlet. Boydan boya Güney sınırımızdalar, teröristlerle kol kola!
Tıpkı Irak gibi parçalanan Suriye’den bir terör devleti daha çıkmak üzere!
Sevgili Türkiye’mize her alanda saldırıyorlar, tapularımız gidiyor, aile yapımız, kültürümüz saldırı altında.
Suriye savaşı tipik ABD ve İsrail projesi idi. Yutturdular!
Balıklama atladık, Şam’da namaz kılmaz isterken Süleyman Şah Türbesini zor kaçırdık!
Türkiye’de Türk nüfusu seyreltiliyor!
Çok yazdık, bir daha yazalım: Çok sürmez, bir Arap PKK’sı başımıza belâ olacaktır!
Neyse….
Pekâlâ! Kim bu Alamos? Kirazlı dediği yer neresi?
Bu Alamos Gold Kaz Dağlarının ormanını, dolayısıyla Türkiye’mizin akciğerini kesen siyanürcü, kapitalist emperyalist altın arayıcısı Şirket!
Ya Kirazlı? Kaz dağlarına uzak veya yakın olmasını tartışmayız bile! Altının bulunduğu yerimiz! Yani siyanüre bulanacak güzelim köyümüz ve ormanlarımız!
Aylardır kavgası yapılan, Türkiye’mizin oksijeninin en bol olduğu yerlerden…
Yani elin Kanadalı keferesi gelecek, toprağımızı siyanüre bulayıp ormanlarımızı ve orada yaşayan bütün canlıyı katledecek!
Niye? Kanlı altın için!!!
Pekiyi de bu Alamos Gold kendi ülkesinde aynı oyunu oynayabiliyor mu?
Asla ve kat’a!!!!!
Kanada’da 1900’lü yılların başın beri araziler ve madenler, maden hakları devletin mülkiyetindedir.
Alınıp satılamaz! Sadece ve sadece devlet tarafından özel kişi veya şirketlere, kuruluşlara kira gibi işletme hakkı verilebilir. Bu durumda elbette bugün Kanada’da madenlerin %90’ından büyük kısmı devlete ait.
Kanada madencilik faaliyetleri çok fazla. Dünya pazarında çok ciddi bir yeri var.
Diyelim ki bu ülkede bir Türk şirketinin maden aramak için, hani ya izin aldı, olmaz ya, aldı kabul edelim. Ağaç kesmeyi bir yana koyun, bu şirkete nefes aldırmazlar!
Şimdi…. Hiç romantik hayaller kurmayalım Türk ekonomisine faydası var diye.
Kefereler ciğerlerimize siyanür dökerken biz torunlarımıza ve onların torunlarına ne yaptığımızı düşünelim!
Ve….
Sevgili Türkiye’mizi tıpkı Irak gibi Suriye gibi talan etmeye geliyorlar sinsi sinsi…
Gizli ayak seslerini, yılan tıslamalarını duyuyor musunuz?
Aziz Dostlar, duyuyor musunuz sahiden???
***
Aziz Dostlar!
Dağlar, taşlar ve bilumum canlı haykırdı:
“ – GÖÇ! GÖÇ! GÖÇ!”
Göç Destanında haykırdı dağ taş ve bilumum canlılar!
Ve…
Bebekler hastalanıp öldüler, Türkün yaşama sevinci de ölmeye yüz tuttu!
Göçecektik… Ama nereye?
Ya şimdi?
Başka yer var mı Sevgili Türkiye’mizden başka???
“Kaz dağları ve Kutlu dağ!
………..
Kaz dağlarının bugünkü fotoğrafları göç destanındaki parçalanmış Kutlu dağı hatırlatıyor. Çinliler, Uygur Kağanı’ndan Kutlu dağın taşlarını istediler. O da verdi.
Çinliler kayanın çevresine odun kömür yığdılar, kayayı ateşe vurdular. Kaya iyice kızınca üstüne sirke döküp paramparça ettiler.
Her bir parçayı aldılar, ülkelerine götürdüler.
İşte o günden itibaren Türk ülkesi felaketten kurtulamadı. Irmaklar, göller kurudu, toprak kurudu, ürün vermez oldu. Uygurların göçü böyle başladı…
Türk Milleti aynı oyunu bugün tekrar yaşıyor… Kaz dağlarını da parçalayıp ülkelerine götürüyorlar! Üstelik bu işler için Türkiye’den nakit teşvik de alıyorlar!”
“Güvenli bölgede elma şekeri aldatmacası!” adlı yazısında, yukarıdaki satırlarla, Arslan BULUT tam da bizim hislerimizi yansıttı.
Göçemeyiz artık! Zira bu vatan bizim….
Ve….
Toprağının altına ve üstüne saldırılan, deşilen, yakılan, çekirgeler gibi üşüşüp beton yığını çirkin villalar yapılan, tarla açılan, orada mavi dünyamıza can veren sayısız canlının yaşadığı unutulan bu ormanlar bizim!!!
Ne dersiniz Aziz Dostlar, yanlış mıyım???
Ne dersiniz!!!!
Hamiş:
- Fotoğraf: Çanakkale Olay Gazetesinden alınmıştır.
- Fotoğraf: Bu çiçek Kaz Dağlarının güzelim çiçeklerinden!