Kazak Edebiyatında Tenkit Çift Örgü

Tam boy görmek için tıklayın.

Yazar: Prof. Dr. Kulbek Ergöbek
Çeviri: Cemal ŞAFAK

Edebi tenkit için birileri var, birileri yok diyorlar. Bu tür hakkında iki türlü düşüncenin var olmasının kendisine özgü nedenleri var. Tabi ki, edebi tenkit var. Cesur türü ilerleten tenkitçiler de az değil edebiyatımızda. Fakat, bu tenkitçilerimizin edebiyatın derin problemlerine girmeden sık sık ve göstermelik şölen makaleleri yazarak, tenkitsiz övgü makalelerini toplayıp kitap çıkardıkları, tür hakkında basit söylenebilecek fikirlere yol verdikleri çok açık gözüküyor. Nasıl derseniz, edebiyatın köklü problemlerine bağışlanan, sinir sistemi tutarlı, söylemi zengin, eleştiri fikrini ilmi düşüncelerle destekleyen, mükemmelleştirerek anlatılacak seçkin eserler gerek. Basım evlerinin unutulması çıkmasından daha hızlı olan tenkit kitaplarını çoğaltmaktansa, esaslı, kapsamlı ve sağlam eserlerin çıkarılmasına yönelmesi daha iyi olurdu.

Ünlü edebiyatçı, âlim Rımğali Nurğalioğlu’nun “Aydın” (“Öner” 1985 ), “Telağıs”(“Jazuşı”, 1986 ) adlı monografik araştırma eserleri, Kazak edebiyatı ilmi kutlama makaleleri duraklamaya başladığında ortaya çıkan önemli eserlerdir. Birbirinin devamı olarak yayınlanan bu araştırmalarda Rimgali’nin doktorası ile  Profesörlük  arasındaki mesafeli yolu, gördüğü acı ile zahmeti, yazarlık yolundaki tutarlı kaderi de vardır…

Günümüzün ilim doktoru R. Nurgalioğlu, Kazakistan’ın kara şanırağının[1] (baba ocağının) eğitim-öğretim yeri olan- Kaz. D.Ü’nin 1960’lı yıllardaki doktora öğrencisi. Kazak edebiyatı ilminin öncüsü, B. Kenjebayoğlu’nun değerli üç öğrencisinden biri. Özellikle 1970’li yılların edebi sürecini ana damarından tutan, akını ve karasını bütün özellikleriyle ayırt edebilen, açıklayan sayılı tenkitçiler var edebiyatımızda. Bu sayılı olanlardan birisi de Rimgali Nurgalioğlu’dur! Bu sayılı eleştirmenin eserlerinin farklılığı, onları bir karşılık olarak ortaya koymadığıdır. Edebiyatın tarihi ile teorisine derinden yaklaştı. Onun makalelerinde teorik sonuç ile eleştirisel tahlil yarışmaya uygun ortam buldu. Söylenmiş önemli ve uygun özellikler çağdaşlarının birinde başlamasına rağmen ara verildi. İkincisinde yarı yolda tükendi. Üçüncü de tür değiştirip gitti. İkiz özelliğini sağlam tutup, büyük emeğe ulaştırmak için eser vermesi, Rımğali Nurğalioğlu’nun edebi yoludur.

1960’lı yıllardan bu güne kadar Rimğali’nin kaleminden “Talant tağdırı”(Yetenek kaderi), “Tragedia tabiğatı”(Trajedi yapısı), “Öner aldı kızıl til”[2] (Sanat öncesi Kızıl Dil), “Küretamır”(Toplar damar), “Dramaturgiya poetikası”(Dramatik şiir) gibi tenkit, ilmi – araştırma eserleri ortaya çıktı. Şimdi “Aydın” ile “Telağıc” Konuşma kültürü yenileşen son iki monografi, kendine kadarki eserlerin düzenlenip, dolgun hale getirilip, tekrar bakılan, yeniden yayınlanan son nüshalarıdır. Kuluçka makinesinden çıkmış gibi benzer kitap yazma, yazdıklarını tekrar bastırma murat değil, gönülsüzlüğe boy aldırıp, hızından, gücünden ayırmadan, duraklayarak giden öğrenciyi düşündürmek, çoğunluk gönlünde yer etmek muradı olsa gerek. Tek başına ve farklı olarak ortaya çıktığı dönemlerde B.Kenjebayev, T.Nurtazin, M.Gabdullin gibi büyük âlimlerin nezaretine mazhar olan R. Nurgalioğlu’nun kitapları okuyucu tanımını ve bilimini artıran, okuyucu güvenine sahip olan eserler! Onun araştırma eserleri şimdiki Kazak Edebiyatının yayın balığı sezgisi gibi tam isabetli bilgeliyi ile, dünya edebiyatı örneklerini karşılaştırıp araştıran hızıyla, yeterli tahlil eleştirisi düşüncesiyle, üslup güzelliği ile başkalarından ayrı, doruklarda durmaktadır. Kendi kendini övmek, kaleminden çıkan her şeyi iyi görmek, Kazak Edebiyatında var olan bir hastalıktır. Düşünce ışığını çeken hacimli, feraset sahibi bu işler kesin değil. Kendi esasını ören formalizim okulunun teorisini sonradan Viktor Şklovskiy’nin[3] kendisi paramparça ederek sınadı. İşte ruh gücü. Çift monografi zamanında R. Nurğalioğlu da, önceleri farklı sebeplerle temelsiz övülen, estetik kategorilerin adı geçse de analiz yapılmayan yerleri çok kısaltıp, kökünden ve  yeniden incelemiş. Şimdiki ölçü, yazarın değeri, şöhreti değil, eserin gerçek yaradılışı. Eseri okuyarak onu yazan âlimin nasıl bir yapıda olduğunu açıkça görüyorsun. Onun eserlerine zayıf söylem değil, canıyla yanan, sevgi söylemleri hakim.

“Kazak dramasında tür sistemi”, “Estetiçeskiye iskaniya Kazakskoy dramturgiyi” (Kazak dramasında estetik arayışı), “Monoğrafîya” diye türlü isimlerle adlandırılan “Aydın’ın” yerleşik araştırma problemi, Kazak oyun yazarlığıdır. “Tragediya”, “Komediya”, “Drama'” adlı üç bölümlü sistemle yazılan eserde edebi tür şartı her an önünde duruyor. O araştırmacının kendisinin de başkasının da baş vuracağı, yöntem açıklayan kutup yıldızı gibi. Bu durumda biz teoretik âlimi görüyoruz. O bölümler içinde, “Epikalık tragediya”, “Tarihi tragediya” (tragediya), “Satiralık komediya” , “Lirikalık komediya”(komediya), “Kahramanlık drama”, “Siyasi evrensel drama” , “Ğumurnamalık (ömürnamelik) drama” (drama) – gibi incelemeye yönelik durumdaki eser özelliğini dikkatlice kontrol eden bilgin tenkitçi ile karşılaşıyoruz. Teorik düşünce ile pratik tahlilden doğan “Aydın’ın” her bölümü, her okuyucusunu ilgisiz bırakmıyor. Drama türünün Kazak toprağındaki yeri, tarihi, yapısı, kalıplaşması ve örgüsü, sistemli şekilde incelenip, yaygın anlatılan monografinin okuyucuya kazandıracakları oldukça fazladır.

“Aydın’ın” inceleyeceği Kazak oyun yazarlığı ise,”Telağıs” çeşitli tür örnekleri meselesini inceleyen araştırmadır. Araştırılacak meselenin basımı nesir, oyun yazarlığı ile tenkitin bazı problemleri, tercüme ve şiir. . . Hepsi de “Telağısta” var. Yazar özelliği, bu çok türlü araştırmayı bitirmeden estetik kategorinin biri, edebi gelenek ile edebi gelişme problemi ile inceleyip, o problemi köküyle birleştirerek, bir tutarlı esere çeviriyor. Bu, araştırmacı bilim adamının kulacını daha geniş atması anlamına gelmektedir. Estetikalık düşünce tarihine ulaşması, teoriyalık eserlerdeki sonuçları kesik kesik söyleyip, kendi ilişkisini bildirmesi, araştırma alışkanlığı hem de yazar imkanının büyüklüğü. “Edebi destur”(Edebi gelenek), “Edebi baylanıs”(Edebi ilişki), “Edebi şığarma”(Edebi yayın), “Edebi tulğa”(Edebi dayanak), “Edebi kozğalıs”(Edebi hareket-isyan) “Telağıs’ın” sahalarıdır. Alimin sesi olan geniş düşüncelerini, kendi yapabileceğini özgürce tanıtan anları “Edebi destur”, “Edebi baylanıs”, yarısı itibarıyla da “Edebi şığarma” problemlerini araştıran meseleleri. “Edebi yayın” araştırması yarışına hava veren, takibe dolmayan,büyük edebi problemi çözüme yanaşmayan eserleri birinden sonra ötekisinin dizim analizine dönüşüyor. “Edebi tulğa” bölümünde bizim hoşumuza giden kaynaklar – M. Avezov mirasına ithaf edilen derin düşünce ile “Kiylı zaman”(Örtünme zamanı) hikâyesi hakkındaki makaleyi nasıl yazdığı konusundaki anılar özelliğindeki hatıra. S.Begalin[4] mirasını, sonuçlanmış yayıncılık geleceği konusunu araştırma, A.Tajibayev edebi hizmetini yeniden dillendirme yazarın amacı idi. Ş.Abenov, S.Kirabayev, K.Idırısov hakkında da genişçe konuşma imkanı vardı bu edebi şahsiyetin. Tarama kaynaklarının yerleşmesi de tekdüzelik tanıtmıyordu. “Edebi Kozğalıs” kızına söylediği ilginç fikirler şahidi. Edebi yıl sonuç bildirisindeki konuşmasından toplanan kaynak “Sonğı Söz” kendi sorumluluğunu yerine getirmemiş. Bu makaleyi her tarafa dağıtınca, türlü teorik kazançlara sahip olmuş.

Tek tek, kısaca üzerinde durup geçtiğimiz eserleri toplayıp konuştuğumuzda yazarın nasıl özellikler taşıdığını da anlıyoruz.

Rımğali Nurğalioğlu eserleri, birinci olarak, geniş ve derin problemler üzerine kurulmuştur. “Aydın’ın” Kazak drama türünün yapısı üzerine kurulduğu, “Telağıs’ın” edebi gelenekle, edebi gelişim problemine ithafı, fikrimizin delili. Edebi yapıyı incelendiğinde Kazak Edebiyatı ilminde yer alan bir eksikliğin olduğu göze çarpar. Bu, alim eleştirmenlerimizin ne uygunsuz teoriye baş vurmaları, ne de teorik düşüncesizlikle yalan tahlile dikkat kesilmeleri neticesinde meydana gelmiştir. R.Nurğalioğlu eserlerinin ikinci bir özelliği de topladığı düşüncelerle, uygulamalı araştırmayı eşit tutup birbirleriyle olan yarışlarından faydalanması. Bu mizaç, “Aydın’a” genel olarak, “Telağıs’a” kısmen uygun. Niçin derseniz, “Telağıs’da” teorik problem planlı yürüdüğünden analize gelince alimin her seferde yazdığı makale, yaptığı konuşmaların başını eğip getirmeye gayret etmesi. Aynı derecede,kendi arasında ders alma anlayışına zararı dokunan. Üçüncü olarak, alim araştırması türlük, tekstolojilik (metin bilim) üslup yapısıyla yerine getirildi. Tür araştırması “Aydın’ın” bütün karakterine uygun. O, kitabın kompoziyonluk sonucunu da açıklıyor. Tekstolojik karşılaştırma, hedefleme, “Aydın’ın” “Trajedi” bölümüne, “Telağıs’ın” “Edebi ilişki” kısımlarına çok uygun. Bu yolda alim, yazar atölyesine kadar özgürce inip gider. Üslup araştırmalarını takip Rımğali’nin küçük makaleden büyük monografiye kadar derinlemesine takip ettiği eleştirisel alışkanlığı dense yerinde olabilir. Dördüncü olarak, başkasına koyduğu talebi, önce kendi önünde tutar gibi, üslup tarzı alışkanlığı ayrı. Alim-tenkitçi olarak Rımğalı Nurğalioğlu Kazak edebiyatı ilmindeki geleneğe kanaat getirmeden, Rus edebiyatı kalem sahiplerini, öncesi sonrasında ömür süren filolojik okul örneklerini aklında tutuyor. Abay şiiri dil örneği için Avezov’u yükseklere uçuran diyoruz ya. Bunun gibi, oyun yazarlığındaki inversiyalık[5]  üslup, diyaloglardaki özellik, M. Avezov’un coşkulu üslubunun Nurğalioğlu’nun araştırmalarına kattığı faydası oldukça çoktur. Dili yazmak, dövüp söylese de, derli toplu düşünceyle söyleme, imalı, işaretle denemek, Rımğali’nin üslup farklılığıdır.

Her biri bol bol yük kaldıran bu çift monografideki şuurlu fikre, sonuca ve tahlile bütünüyle iştahlanıp, gözünü dikip, memnuniyetle savunuyorsun. Hatta bu kayda değer durumlarda da alimin fikri yapısının, kendine has sonuç doğrultusunda hayat sürmekle ilgili olduğunu sezinliyorsun. Bu nasıl oldu diye düşündüğümüz durumlar, sorular bu iki monografide çok mu? Çok olmasa da var. Mesela, tenkitçi eserinin özelliği, “…Suretkerlik şeberlik (Ressam ustalığı)” “Telağıs” (54, 55.s) demiş âlim. Sillogizmle[6] düşünüp, düşünceyi tahlille kurup yazan eleştirmen için “Suretkerik şeberlik’in” memleketi uzak,gereği de az gibi. Kabdikarim İdrisov mirası hakkındaki hatıra “Kaybolan bıçağın sapı altındı” gibi dışarıdan bir yoruma uğramış. Sistemli eleştirmen “Köp jıldar boyu” (Çok yıllar boyu)(242.s) diye “çok” sözüyle çokluk ekinden iki defa faydalanmaktadır. Bazen bu faktörünü önüne yayıp saldığımda,çözüm kendisinde der gibi sevilen fikrin dillendirilmesiyle karşılaşmıştır. Mesela, “Telağıs’ın” 312.sayfasında yazarlar, makaleler dizisini tekrar – tekrar kitap olarak çıkartacağını söylüyorlar. Yazar kabul eder mi, yok mu? Tenkitçi hükmü nerede? “Aydın’da” basın tarafından yapılmış harf hataları, bunlar nedeniyle manası değişen cümleler de var. “Ulu vatan sosyalist yenileşmesi” (55.s Bu hangi yenilenme?), A. Tacibayev’in “Kazak dramaturgiyasının oçerki-Kazak Dramasının Denemesi-“(391.s). (Adı geçen eser Ordalıyev’indir). Dipnotların bazıları Rusça, bazıları Kazakça veriliyor. Yazar bir sözünde, “Bu hayattan erken göçse bile, komsomol tarihinde büyük iz bırakan harika insan – Gani Muratbayev hakkında eseri ortaya çıkarmanın hiç zorluğu yok.” (“Aydın” 390.s) Demiş.Çünkü, “O, gazete makaleleri yazıp tercüme yapsa da, kendisi hakkında, yaptığı işler hakkında hatıra özelliğindeki şeyleri bırakıp yetişmeyen biri” (orada,390.s) – diye açıklıyor. Elbette bu,Ğani Muratbayev’in hayatı hakkında eser yazmanın zor olmayacağını delillemeye basit ama  yetersiz kanıt. Yazar kaleminden çıkan çokça kitap dizimi verilen girişte neden iki ciltli çok yazarlı  “Kazak tiyatrosunun tarihi” söylenmiyor. Söylenen eksiklikler de monografinin değerini eksiltmiyor.

  1. Nurğalioğlu, edebiyat ilmine Kazak tradejisi araştırmacısı olarak gelmişti, şimdi onun bu sahadaki emeği, Kazak draması şiir sanatını açıklamada danışman eğilimine, kendi başına araştırmacıya dönüşmüştür. Bunun şahiti -“Aydın”dır. Kazak edebiyatı tarihi ilmine M.Avezov’un kaderini inceleyerek gelen R. Nurğalioğlu, şimdi çok türlü Kazak edebiyatının nice türleri hakkında da düşünceli, ferasetli eserler veren çok taraflı âlim-tenkitçidir. Bu düşüncenin şahidi ise, “Telağıs”dır.

Filoloji ilminin doktoru, prof. R. Nurğalioğlu’nu önceki nice değerlerin kendilerine öğrenci olarak kabul etmesi tabii bir gelişme ama mesele, kendine inanan gelecek nesil gençlerinin onu hoca olarak kabul etmelerinde. R. Nurğalioğlu, sonraki genç edebiyatçı, tenkitçilerin üstadıdır. Birbirini takip ederek ortaya çıkan “Aydın” ile “Telağıs” âlim – tenkitçinin çeyrek asırdaki yazarlık yolunun meyvesi, titizlikle kaleme  alınana eserinin de hesabı gibidir.

3 Mart, 1986

1.Kara şanırak: Baba ocağı. Şanırak: Ev, ocak. Çadırın en üst kısmının, bacasını oluşturan yuvarlak, ocak şeklindeki bölüm. “Köp Türk enşi alıp taraskanda… Kazakka kara şanırak kalğan jok pa.” (M.C.) Çok Türk payını alıp dağılınca Kazaklara da baba ocağı kaldı.

  2.Kızıl dil: Aşıklar atışmasında çok başarılı olanlar için kullanılan bir söz. Şeşen.

  3.Viktor Borisovich Shklovsky ( 1893-1984) – Rus yazar, edebiyat eleştirmeni, sinema eleştirmeni ve senarist . Roman ve deneme yazarı. SSCB Devlet Ödülü sahibi ( 1979 ).

  4.Sapargali Iskakovich Begalin: (1895-1983) Kazak-Sovyet yazarı, Kazak-Sovyet çocuk edebiyatının kurucularından biri. Roman yazarı.

  5.İnversiya:1.Cümledeki kelimelerin yerlerini değiştirip, devrik cümle haline getirme. 2.Evirtim, akis

  6.Sillogizm: Doğru olarak kabul edilen iki yargıdan üçüncü bir yargı çıkarma temeline dayanan bir akıl yürütme yolu, kıyas.

[1]

[2]

[3]

[4]

[5]

[6]

Yazar
Cemal ŞAFAK

Cemal ŞAFAK 1952 yılında Ardahan ili, Çıldır ilçesi, Aşık Şenlik köyünde dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Kars’ta tamamladı. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Eskişehir Anadolu Ünive... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen