Kem Âletle Kemâlát Olmaz

Odgurmuş: Çevremizde bazı insanlar vardır ki içgüdüsel olarak hep olumsuzluklardan söz ederler. Her toplulukta, her mecliste herkese ve her şeye muhalefet ederler. Bu bir hastalık mıdır? Alışkanlık mıdır? 

Ögdülmüş: Evet öyledir kardeşim. Bazı insanlar vardır ki, bu gibi davranışlardan pek hoşlanırlar. Kafalarının bir bölümü hep olumsuzluklara çalışır. Olumsuz şeylerden konuşmaktan, bahsetmekten zevk alırlar. Adeta bir vecd içinde zikir çeker gibi olumsuz cümleleri sıralar dururlar. Böyle inanların; kendi içlerinde çelişki ve ümitsizlikler olduğu için bunu dışa vurma ihtiyacı hissederler. Dinleyenleri de sıraladıkları olumsuzluklarla ümitsizliğe sevk ederler. Kendi karamsarlıklarına ortak ararlar. Kendileri gibi düşünenler buldukça da ayrıca mutlu olurlar. Bu insanları dinleyenler de ister istemez gelecek hakkında karamsar olur, endişelere kapılırlar.  

Eğitimin her kademesinde görev aldıkları, gencecik çocuk ve insanlarımız ellerinden geçtiği halde, sorunları ve aksaklıkları hep sisteme yükleme eğiliminde olan eğitimcilerimiz; Hiçbir sorumluluk almamalarına rağmen, bizim eğitim sistemimizin yetiştirdiği İnanların büyük çoğunluğu bu şekilde. Hayattan bıkmış, bezmiş, elinden bir iş gelmez, kolay yoldan zengin olma hayali ile yanıp tutuşan, yorucu işlere girmek istemeyen, hep masa başı işler isteyen insan tipleri bunların eğitimlerinden geçmiş olmalı. 

Odgurmuş: Eğitim ve öğretimin içinde olanlar neden hiçbir sorumluluk almazlar, Bunun sebebi nedir. Ayrıca biraz da olumlu yönden bakma imkânları yok mudur? Olumlu olamazlar mı? 

Ögdülmüş: Nedendir bilinmez, eğitim ve öğretimin içinde bulunan insanlarda da bir karamsarlık ve bir bedbinlik var. Dolayısı ile onlar da sistemden, maddi imkânsızlıklardan, bir takım mahrumiyet bölgelerinde görev yapmaktan şikâyet ederler. Dolayısı ile verilen görev yerlerine koşa koşa gidemeyen,   Görev yeri olan köyde kalmak istemeyen, günü birlik şehir merkezlerine gelip giden eğitim görevlisinin elbette yeni yetişecek genç insanlara faydası da ancak bu kadar olabiliyor.  

Bütün bunlara ilaveten bu insanlarla birlikte toplumun büyük çoğunluğunu her olaya olumsuz yönden bakmak adeta bir hastalık gibi bu kimseleri sarmış görünüyor. Aslına bakarsanız; Dost meclislerinde, arkadaş ortamlarında her konuşan, hep olumsuzluklardan bahsetmek ve olaylar hep olumsuz açıdan bakmak yerine, iyiliklerden, güzelliklerden de söz etmek gerekir. Toplumda herkes böyle olumsuz değildir. Fakat hayata olumsuz bakıp olumsuz yönleri görenlerin sesleri daha çok çıktığı için çevrede de sanki her şey olumsuzmuş gibi algılanıyor Toplumumuzda hayata ve olaylara ve geleceğe doğru olumlu bakanlar da vardır. Hayata bu şekilde olumlu bakan insanlar, diğer insanlara hayatın iyi yönlerinin de olabileceğini, her durumun bir felaketle ve her durumun bir olumsuzlukla sonuçlanmayacağını dile getirmelidir. Hatta diğer konuşmacıların konuşmalarına olumlu katkılar sağlarsalar daha iyi bir iş yapmış olmazlar mı? Elbette çok iyi bir iş yapmış olurlar. 

Ülkenin aleyhine olacak, yüce dinimizin, dini kurumların ve din adamlarının hakkında ileri geri konuşmanın, kafaları karıştıracak konulara ağırlık vermenin, İnsanımızı ümitsizliğe, karamsarlığa sevk etmenin acaba ne gibi bir faydası vardır diye, hem bunu hatırlatmak hem de düşünmek lazımdır. 

Bir takım iddiaları olan insanlarla sorumluluk mevkiinde olan insanlar, ümit vaat etmeli, geleceğin güzel olacağından,   ama çalışırsak daha da güzel olacağından,  geçmişte bu güzellikleri yaşadığımızdan, etrafımızdaki insanlara da huzur ve mutluluk verdiğimizden, tarihimizden örnekler vererek söz edilmeli ve olumlu düşünceler serdedilmeli ve buna göre konuşmalar-açıklamalar yapılmalıdır. 

İyilikler, güzellikler, erdemler,  güzel ahlak,  faziletli olmak ve bunları dile getirmekten hiç kimse bir şey kaybetmez. İyi bir insanın her zaman ve her ortamda iyilik ve güzelliklerden söz etmek birinci tercihi olmalıdır. 

Tarihteki başarılarımız,  ilim ve sanatta buluşlarımız,  İlim ve felsefeye hizmetlerimiz,  tarihi eserlerimiz, abidelerimiz, insanlığa gösterdiğimiz hoşgörümüz hep öncelikli konularımız olmalı ve günlük konularımız arasına girmelidir. 

Umulur ki, dinleyiciler veya genç insanlar bundan etkilenir, karamsarlığı, ümitsizliği üzerimizden atarız 

Odgurmuş: Olumsuzluklardan sıkça söz etmenin bir faydası var mı? 

Ögdülmüş: Kötülükleri, eksikleri, aksaklıkları konuşarak, ne problemlerimiz çözülür, ne kalkınırız, ne zenginleşiriz, ne Türkiye çağları aşarak muasır medeniyetin önüne geçer, ne de Türkiye bölgede bir güç olur. 

Kem (kötü) konuşmalarla ve her şey eleştirilerek iyi şeyler elde edilemez. “Kem âletle Kemâlát olmaz”. “Kemâlát’a” (iyilik, güzellik, iyi şey) ulaşmak istiyorsak, iyi âletler, iyilikler, güzellikler, birleştirici, bütünleştirici, ikna edici konuşmalar yapmak lazımdır. 

Kötü örnekler ve olumsuz işler üzerinde fazla durulmamalı,  insan nefsinin olumsuzluğa daha meyilli olduğu unutulmamalıdır. 

İnsanımızın olumsuzluklar yerine, olumlu düşünceler üzerinde kafa yormasını sağlamalı bu yönde çaba sarf etmeliyiz. İyilik ve güzelliklerden ne insanımız ne de ülkemiz hiçbir şey kaybetmez. 

Bu durum da toplumun, ülkenin yararına olur.

Kenan EROĞLU

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen