Kenan EROĞLU
……………………………
Odgurmuş:Bazı durumlar vardır ki, kendi kendimize görev verir, durumdan ve durumlardan vazife çıkartırız. Hatta böylesine davranışlar içine girenler hep de telaşlıdırlar. Oradan oraya koştururlar. Bu konuda neler söyleyeceksiniz.
Ögdülmüş:Her siyasi partide, her toplulukta böyleleri vardır, sosyal hayatta da çevremizde böylelerine rastlarız. Fakat özellikle de fikir hareketlerinde bu gibi insanlara daha çok rastlanır.
Bunlar için planlar, programlar, kaide ve prensipler pek geçerli değildir.
Partiyi, fikir hareketini veya topluluğu idare edenler, bir düzenleme-faaliyet yaparlar. Bu düzenleme ile ilgili her türlü çalışmayı yapar, eksikleri, olması gerekenleri hesap ederler. Plan program yaparlar. Yapılan bu organizasyon herhangi bir sebepledir. Bir yıldönümüdür, bir eğlence gecesidir, bir anma toplantısıdır veya bir meydan toplantısıdır. Yapılan bu etkinlikte işlerin aksamaması için önceden düzenlemelerle, gecenin/programın akışı içerisinde kim ne yapacaksa oturur kararlaştırırlar. Program yaparlar, görev taksimatını yaparlar, herkes göreve hazırdır. Herkes işbölümü yapmış, herkes işine koyulmuştur.
Ama işler her zaman böylesine gelişmez. Bakarsınız telaşlı birileri çıkıp kendi kendine görev verirler. Bu insanlar sanki çok önceden ve hatta siz iş bölümü yapmadan öncesinde kendileri zaten görevliymiş gibi, verilen bir görevi yerine getiriyormuş edasıyla kendilerini o düzenlemelerin-görevin ve görevlilerin içine atar. Telaşla sağa sola emirler verir, düzenlemelere girerler.
Bu gibi, durumdan vazife çıkartanlar her yerde, her işte sanki görevlidirler. Onlar her işi anlar, her işe koşturur, her işi yapar, onlar her şeye dünden hazırdırlar. Her konuyu bilir, her detaydan anlarlar. Bu insanlar plan program tanımaz, çünkü bunların içgüdüsel olarak kendi plan ve programları vardır.
O bu işleri yaparken, kimseden izin almaz her şeye kendileri karar verir koştururlar.
Siz sanırsınız sanki bunlarla önceki günden, plan ve programı, görev taksimatını birlikte yapılmıştır. Görev yerleri birlikte belirlemiş gibi en öne atılır ya da her işi onlar planlamış, onlar ayarlamış, en ince detaya kadar düşünmüş ve ertesi günü sizinle birlikte uygulamaya geçmiş gibi kendilerince telaşlı bir şekilde gidişata yön vermeye çalışırlar.
Telaşlı demişken; Kendi kendine görev verenler, kendi dışlarında gelişen olaylar konusunda da oldukça telaşlı davranırlar. Çünkü kendi kendilerine verdikleri görevin bir aciliyeti vardır. Bu aciliyet konusuna zaten kendisi karar verir ve etraflarında bulunan insanları da harekete geçirmeye çalışırlar. Bir misal verecek olursak: Bazen kendi dışımızda birisi veya karşı grupta bulunanlar biri şey yaptı, bir girişimde bulundu diyelim, bizim telaşlılar hemen harekete geçer ve durumdan görev çıkartarak “biz de yapalım”, “hemenharekete geçelim”diyerek telaşla davranan arkadaşlar her zaman bulunur.
Bunlar;“Neden duruyoruz? Neyi bekliyoruz?”
“El âlem atı aldı Üsküdar’ı geçti biz hala uyuyoruz.” Vs. diyerek heyecanlanır büyük telaş gösterirler.
Hatta bu arada idareci/yöneticileri de harekete geçmemekle, duyarsız davranmakla suçlarlar.
Evet…
Çevremizde de bulunan böyle bazı insanlar gibi, biz de bazen çok fevri davranırız, bu durumlarda işimiz gücümüz telaşlanmaktır. Hayatımız ve vereceğimiz kararları sanki biraz başka birinin ve birilerinin hareketine ve kararlarına bağlıdır. Kendiliklerimizden bir düşünce ve hareket geliştiremeyiz.
Ancak dışarıdan bir hareket gelince de hemen telaşlanır ve anında harekete geçelim, cevaplar verelim, biz de bir şeyler yapalım arzusu taşırız.
Odgurmuş:Bu insanlar böyle her işe koşturuyor gibi davrananlar esasında gerçekten her işe koşturmazlar da kendilerini öyle mi gösterme gibi bir çabaları mı vardır.
Ögdülmüş:Nedendir bilinmez, bu gibi insanlar kendilerini her zaman en önde göstermek isterlerken mutlu da olurlar. Sanki bütün işleri kendisi yapıyor kendisi ayarlıyor gibi göstermeyi çok çok severek yaparlar. Esasında bunların yapacakları fazla bir şey de yoktur. Bu kişiler o tarafa bu tarafa koşturarak kendilerini her işte görevli göstererek tatmin ederler
Bu işi safça bilmeden yapanlar olabileceği gibi, bilerek yapanlar da vardır.
Durumu iyi ayırmak böylelerine izin vermemek lazımdır.
Odgurmuş:Bu durum hep böyle midir?
Ögdülmüş:Evet bazen pek düşünmeyiz ve düşünmeden hareket ederiz. Esasında bir fikir Hareketi mensuplarının veya birey olarak bizim kendimize göre fikirlerimiz, kavramlarımız, kaidelerimiz, kurallarımız ve davranışlarımız vardır-olmalıdır.
Karşısında olduğumuz guruplar, fikirleri gereği eylem yapar, gösteri yapar, yürüyüş yapar, etkinlik yapar, elbette bu bizi ilgilendirir. Onların faaliyetlerini takip etmek ve bilgi sahibi olmak gerekebilir.
Ama her hareketimizi dışımızdaki guruplara göre telaşla ayarlamak, onlar ne yapıyorsa bizim de aynısını yapmak gibi bir mecburiyetimiz asla yoktur ve olmamalıdır.
Biz kendiliğimizden ortaya bir şey koyamıyorsak, o zaman her şeye tepkili olmaktan öteye geçemez ve“tepki olalım, biz aktif olmayalım”sonucuna ulaşırız.
Tepki hareketleri, tepki duydukları hareket karşıdan çekildiği takdirde, ya da tepki gösterilen fikirler ortadan kalktığı zaman fikir hareketi zor zamanlar yaşar.
Bu yüzden her meseleyi“aklıselimle”ve“sükûnetle”ele alıp ona göre karar vermek ve onu uygulamaya koymak gerekiyor. Her durumda ve olayda telaşlanarak, durum ve harekete cevap verme telaşına kapılarak bir yere varılmaz. Her hareketin kendine has ve özgün fikirleri ve davranışları olmalıdır.
………………………….
Sözün özü:
“Buyrulmamış yumuşu tutanlar” ya “aydınlar”, ya “kışkırtıcılar” ya da “ahmaklar”dır.
Sözün Özü:
Kendilerini aksiyon olarak tanımlayan gruplar, hareket tarzlarını zamana, zemine, şartlara ve imkânlara göre yine kendileri belirlerler.