Köroğlu Destanı
Yazar: Pertev Naili Boratav
ISBN: 9789758855070
Yayınevi: Kırmızı Yayınları
Basım Bilgisi: 1. Basım – 2009 Ekim
Sayfa Sayısı: 344
Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
“Köroğlu Destanı’nda Köroğlu adıyla ün almış efsane kahramanı üzerine bir şeyler öğrenmek isteyen sıradan okuyucu, bu konuda, 1931’lerdeki olanaklarım ölçüsünde edinebildiğim bilgileri bulacak, Köroğlu ile “Delileri”nin yiğitlik maceralarını, yer yer kopuk bir sinema şeridine bakar gibi seyredecek, bir bölüğü belki “haydut-ozan” bir Köroğlu’nun yaratmaları, daha büyük bir bölüğü ise, onun ya da yiğit yoldaşlarının ve de onunla boy ölçüşmeyi göze almış çeşit çeşit insanların ağzından, yüzyıllar boyunca aşık-hikayecilerin söylemiş oldukları deyişleri okuma zevkini tadacaktır. Köroğlu Destanı türünden hikayeler üzerinde çalışan halkbilimi uzmanları da, benim bu konudaki araştırmalara ilk katkı olarak o tarihlerde bir araya getirebildiğim belgelerle elde edebildiğim sonuçlardan, kendi araştırmaları için yararlanma olanağını bulacaklardır.”
Petrev Naili Boratav
Türk halk edebiyatının öncü araştırmacısı Pertev Naili Boratav’ın Köroğlu Destanı, içeriği itibariyle bu konuda yazılmış ilk ve tek eser olma özelliğini taşıyor.Boratav, Köroğlu Destanı’nda Anadolu’dan Orta Asya’ya Köroğlu hakkındaki değişik rivayetleri karşılaştırmış, ek metinlerle bu rivayetler doğrultusunda ortaya çıkan şiirleri de bir araya toplamıştır. Ayrıca, destana etki eden tarihî ve yerel unsurların, Köroğlu’na halkın bakışının, destanın etkilerinin ve kökeninin de incelendiği bu çalışmada, hikâyenin yayıldığı bölgelerdeki dinî ve sosyal ortamı da bütün yönleriyle okuma fırsatını bulacaksınız…(Kapak yazısı)
******
Türkolojinin Türkiye’ deki öncüsü Fuat Köprülü’nün “Türk Saz Şairlerine Ait Metinler ve Tetkikler” ismi altında oluşturduğu külliyatın altıncı eseri olarak onun öğrencisi Pertev Naili Boratav tarafından 1931 yılında hazırlanarak yayınlanan bu eser Köroğlu hakkındaki ilk ilmi ve kapsamlı kitap olma özelliğini taşımaktadır. Yazar kitapta Köroğlu hakkında, sözlü gelenekten derlenen ve yazıya geçirilen bütün rivayetleri bir araya getirmiştir: Azeri rivayeti, Özbek rivayeti, İstanbul rivayeti, Urfa rivayeti, Yalvaç rivayeti, Elazığ rivayeti, Türkmen rivayeti, Maraş rivayeti gibi. Buradan anlaşılıyor ki Köroğlu Orta Asya’dan Kafkaslara oradan Anadolu’ya bütün Türk Dünyası’nın ortak kahramanıdır.
Kitapta rivayetler verildikten sonra karşılaştırmalar yapılmış; destanların tarihî, dinî ve coğrafî unsurları verilmiş destanın etkileri incelenmiştir. Ek metinler kısmında Köroğlu’nun şiirleri ve deyişleri ile Köroğlu hikayeleri verilmiştir.
Kitabın kıymetini Fuat Köprülü’nün önsözde yazdığı su değerlendirmeden anlıyoruz:
“Köroğlu yalnız Anadolu Türkleri arasında değil, sair muhtelif Türk şubeleri arasında da yaşayan bir rivayettir ki, uzun zamandan beri Avrupa müsteşriklerinin dikkatini celbettiği ve bu hususta muhtelif şeyler yazıldığı halde, ancak, yanlış ve sathi neticelere varılmıştır. Clement Huart’ın İslam Ansiklopedisi’nde çıkan “Köroğlu” makalesi buna en bariz delildir. Halbuki Pertev Naili Bey bu mühim ve geniş mevzuu layık olduğu ehemmiyetle mütenasip surette ve ilmi usullere uygun bir şekilde tetkik etmiştir. Türk halk rivayetleri hakkında şu son günlere kadar Avrupa’da çıkan eserler arasında, usulün sağlamlığı, istinat edilen maddelerin zenginliği, tetkikin vüs’ati ve derinliği itibariyle, bu kitapla mukayese edilebilecek ikinci bir esere pek zor tesadüf edilebileceğini memnuniyetle söyleyebilirim.”
Prof. Fuat Köprülü (1931)
*******
KÖROĞLU DESTANI İSTANBUL RİVAYETİ
Bolu Beyinin seyisidir. Bir gün, o civara gelen sürü sahiplerinden Beyi için seçtiği iyi atlar Sünbüllü Pınar ismindeki sudan geçmezler. Nihayet zayıf bir at alır, bu geçer. Bey bu atı beğenmez, seyisine kızar ve onun gözlerinin oyulmasını emreder. Ve kör seyisi aldığı atın üstüne bindirip yollar. Hakkın inayetiyle at onu doğru memleketine götürür. Memlekette kör Yusuf’un on beş yaşlarında bir oğlu vardır. Bu çocuk babasının emri üzerine, bir iğne deliği kadar açık bırakılmayacak şekilde ahırı kapar, atı orada bir sene besler. Bu müddet sonunda bele kadar çamur olan avluda koşturur. Atın ayaklarına ceviz kadar çamur bulaşır. Bunun üzerine bir sene daha besler. Bu seferki koşuda at ayaklarına hiç çamur bulaştırmaz. Bunun üzerine Köroğlu bu ata biner ve babasının intikamını almaya çıkar. Bolu Beyinin konağı karşısında, Çamlıbel’e çadır kurar. Geleni, geçeni rahat bırakmaz; katl ve helak eder. Bir müddet sonra oraya taş yığar ve kırk arşın yüksekliğinde bir kale yapar ve oradan etrafı seyreder. Köroğlu bir Türkmen çobanından İstanbul’da (Üsküdar’da) kasap başının oğlu Ayvaz’ın methini işitir. Gider onu kaçırır . Timurlenkoğlu Kenan’ı Köroğlu’nun peşinden gönderirler. Köroğlu Kenan’ın yetiştiğini görünce ona yalvarır, kardeş olmayı teklif eder. Kenan kabul eder ve dost olurlar. Lakin arkalarından gelenleri kandırmak, oyalamak lazımdır. Köroğlu, Kenan’ı birkaç yerinden hafifçe yaralar, bağlar ve hendeğe yatırır. Kenan’ı bu halde gören askerler korkarlar ve dönerler. Kenan bir kolayını bulup onlardan ayrılır ve Çamlıbel’ e gelir. Bir gün Köroğlu sazını yaptırmak için şehre iner; sazcı bunu tanımaz, nazlanır. Lakin Köroğlu ismini işitince telaşa düşer, sazı yapmak için tehalük gösterir. Köroğlu sazcının çırağına aşık olur. Onu da alır. Sonra bir şehre gider. Orada bir çeşme başında bir kız görür, beğenir; onu babasından ister; kızla evlenir. Lakin Köroğlu çok geçmeden karısını bırakır, yola çıkar. Yalnız, gitmeden evvel doğacak oğlunun adının Hasan olmasını, Kısrakla Kır Attan olacak tayın ona verilmesini ve büyüyünce çocuğun Çamlıbel’e gönderilmesini tembih eder. Nişan olarak da bir kamçı ve bir bazubent bırakır ve Çamlıbel’e döner. Artık Köroğlu’nun şöhreti her tarafı tutmuştur. Kimisi mübarezelerden sonra, kimisi kavgasız, birçok kahramanlar Köroğlu’nun etrafına toplanırlar. Bir gün Köroğlu, Ayvaz’la Kenan’dan Bolu Beyinin bahçesinden tel çiçeği getirmelerini ister. Bunlar giderler, lakin üzerine gelen yirmi, otuz kişi tarafından esir edilip bağlanırlar. Köroğlu bir zaman bekler; gelmediklerini görünce merak eder, ağlar. Bir müddet sonra yalnız Ayvaz çıkar gelir. Bolu Beyi, ancak Kır At verildiği takdirde çiçekle Kenan’ı göndereceğine söz vermiştir. Köroğlu razı olur. Lakin Kır At Bolu Beyi’nin ahırında kudurdukça kudurur. Köroğlu da onun hasretine dayanamaz. Nihayet seyis kıyafetine (girip Sivas’tan geliyorum diye paşanın ahırına girmeye muvaffak olur. At Köroğlu’nu görünce kuzu gibi olur. Bey şüphelenir, Köroğlu’na zincir vurdurur, işkence yaptırır. Nihayet Köroğlu, Beyi kandırır; her tarafı kapalı olan avluda atı gezdirmeye müsaade alır. Avlunun bütün kapılarını sımsıkı kaparlar. Köroğlu’nun ayağını da özengiye bağlarlar. O zaman Köroğlu atın kulağına duvarı aşmasını söyler; atı dört nala kaldırıp kuş gibi duvardan aşırır ve Çamlıbel’e döner. Bir gün uzaktan bir kervan görür. Köroğlu yol bacını almak ister. Bezirgilnbaşı razı olmaz. Fakat kervancılar onu ikna ederler. Sonunda beş bin altın gönderir ve hatta Köroğlu’ nun bunu az görmesi üzerine beş bin daha gönderir ve yoluna devam eder. Köroğlu’nun bırakıp geldiği karısından bir oğlan olmuştur; kısraktan da bir tay doğmuştur. Bu oğlan on beş yaşına girdiği zaman rüyasında bir ihtiyar ona Erzurum tarafında Kara Vezirin kızı Benli Hanımı gösterir. Diğer taraftan kıza da Hasan’ı gösterir ve bunları birbirine aşık eder. Oğlana, emanetlerini alıp babasının yanma gitmesini de emreder. Hasan ihtiyarın emri mucibince hareket eder. Çamlıbel’ e doğru yola koyulur. Köroğlu’nun kalesine yaklaşınca Ayvaz uzaktan onu görür. Al İğdişini ister. Nihayet bu genç kahramanın Köroğlu’nun oğlu olduğu anlaşılır. Baba oğul birbirinin boynuna sarılırlar.(Destan bu minval üzerine devam ediyor.)
******
MARAŞ METİNLERİNDEN
(Köroğlu Güdümenden haber sorar)
Bu karşudan gelen piyade
Bizim iller yerinde mi
Etekleri çimen olmuş
Karlı dağlar yerinde mi
Güdümen;
Beyim ili ne sorarsın
Güzel amma sovuk sovuk
Karlı dağlar eteğinde
Çimenleri soluk soluk
Köroğlu:
Çamlıbelin koyağında
Sular akar ayağında
Şirin Döne yanağında
Uruşen benler yerinde mi
Güdümen:
Çamlıbelin koyağında
Su kesilmiş ayağında
Güzel Döne yanağında
Kibar benler soluk soluk
Köroğlu:
Sağ elde kılınç ettiğim
Sol elde kalkan tuttuğum
Kol kola sarılıp yattığım
Şirin Döne yerinde mi
Güdümen:
Kılınç deyü bağlandığın
Seyr eyleyip eğlendiğin
Kalkan deyü kullandığın
Şirin Döne saçın yoluk
Köroğlu:
Küçücükten büyüttüğüm
Mah yüzünü seyrettiğim
Saz çalarak uyuttuğum
Han Ayvazım yerinde mi
Güdümen
Küçücükten büyüttüğün
Gül yüzünü seyrettiğin
Üğrüleyip uyuttuğun
Han Ayvazın boynu buruk
Köroğlu:
Köroğlu der öğündüğüm
Arka verip sığındığım
Taşlar alıp döğündüğüm
Koca çamlar yerinde mi
Güdümen
Güdümen der karlı dağlar
Döne söyler Ayvaz ağlar
Dağda çamlar kara bağlar
Ağlaşırlar soluk soluk
****
(Güdümen vasıtasıyla Köse Sefer’e gönderdiği name)
Benden selam eylen Köse Sefere
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırdısından gürzün sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Ben yiğid isterim gire meydana
(…) demen feda kılmaz düşmana
(. . .) kelle bulana kana
(. ..) kılınç ile uslanmalıdır
Yürü Köse Sefer bir meydan alsın
Çektirmen kılıncı kınında kalsın
Düşmanın içine cıscıblak dalsın
Kılınçlar kınında paslanmalıdır
Köroğlu der gine benim yanımdan
Kır At köpüğünden düşman kanından
Koç yiğidi eksik etmem kolumdan
Futa dolup şalvar ıslanmalıdır
(Dağıstanlı Hasan ile uğraştığı)
Başın kaldır bak yukarı
Öldürürüm çocuk seni
Kır iğdişi yolla beri
Öldürürüm çocuk seni
Aldı Hasan:
Affet suçum insaf eyle
Öldürme gel Beyfendi
Ben kulunu azad eyle
Kıl mürüvvet Beyfendi
Aldı Köroğlu:
Sen nerden gelür geçersin
Selam vermeden geçersin
Dolu badeler içersin
Öldürürüm çocuk seni
Aldı Hasan:
Irak yollardan gelmişim
Uyumuşum görmemişim
Ben bir gaflete dalmışım
Kerem eyle Beyfendi
Aldı Köroğlu:
Biz kırk kişi sen bir kişi
Gönder beri Kır İğdişi
Köroğlu Sen için ( .. )telftişi
Öldürürüm çocuk seni
Aldı Hasa:
Siz kırk kişi ben bir tane
Ben atımı vermem sana
Döğüşürüm döne döne
Gel elimden al Efendi
(Köroğlu bu çocuk kendi öz evladı olduğunu bildikten sonra Eyvan köşkünde kendi kendini aşağı attığı)
Kesileydi dilim çabuk söyledim
Ken’elimle evin yıkan ben oldum
Çamlıbeli yıktım harab eyledim
Ben elimle evin yıkan ben oldum
Demirc’oğlu çıksın benim postuma
Selam eylen yaranıma dostuma
Birer pança toprak atın üstüme
Ken’elimle evin yıkan ben oldum
Zalim cellat nasıl kıydın Hasan’a
Usul boya eğri kılıç asana
At üstünde kelleleri kesene
Ben elimle evin yıkan ben oldum
Köroğlu demeyin benim adıma
Gökte kuşlar dayanamaz dadıma
Hiç adam kıyar mı bir evlâdına
Ben elimle evin yıkan ben oldum
*****