Koronavirüs’ten sonra dünyayı ne bekliyor

ABD’nin önde gelen dergilerinden olan Foreign Policy’de koronavirüs hakkında bir analiz yayımlandı.
Analizde 12 uzmana koronavirüs sonrası dünyaya dair öngörüleri soruldu. 
Akademisyen, siyasetçi, gazeteci, yazar ve enstitülerde yönetici olan uzmanların ortak görüşü ise, koronavirüs sonrasındaki dünyada güç dengesinin Batı’dan Doğu’ya kayacağı yönünde. 
Ayrıca, küreselleşmenin çok ciddi zarar göreceği ve otoriter yönetimlerinin pekişeceği de belirtiliyor.

*****
ABD’nin önde gelen yayın organı Foreign Policy yazdı: Koronavirüs’ten sonra dünyayı ne bekliyor
 
Çeviri: Baran Can SAYIN
 
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi, Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve Lehman Kardeşler şirketinin iflası gibi sonuçlarını ancak tahmin edebileceğimiz küresel olaylardan biri gibi görünüyor. Şurası aşikâr ki, salgın yüzünden hayatların mahvolması, ekonomik pazarların dağılması ve hükümetlerin yeterlik ya da acizliklerinin ortaya çıkması, uzun zaman sonra hissedilecek bir değişime, kalıcı bir siyasi ve ekonomik güç kaymasına işaret ediyor. Kriz yayıldıkça yaşadığımız bu zemin kaymasını anlamlandırabilmek için Foreign Policy, dünyanın önde gelen düşünürlerinden 12’sine pandemi sonrası dünyadaki küresel düzenin durumuna dair öngörülerini sordu.
 
DAHA KAPALI, DAHA AZ MÜREFFEH VE DAHA AZ ÖZGÜR BİR DÜNYA
 
Stephen M. Walt (Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü)
 
Pandemi, devlet otoritesini kuvvetlendirip milliyetçilik düşüncesini iyiden iyiye pekiştirecektir. Yönetim şekli fark etmeksizin her hükümet, krizle başa çıkabilmek adına acil durum önlemlerini yürürlüğe sokacak ve bu hükümetlerin çoğu kriz sona erdiği zaman bu önlemler sayesinde elde ettikleri gücü bırakmak için isteksiz olacaktır. COVID-19 aynı zamanda güç odağının Batı’dan Doğu’ya kaymasını hızlandıracaktır. Güney Kore ve Singapur bu salgın sürecini en iyi yöneten ülkeler oldu, Çin de baştaki hatalarını bir yana koyarsak krizi yönetmekte başarılıydı. Karşılaştırma yapmak gerekirse bu ülkelere nazaran Avrupa ve Amerika krizi idare etmekte hantaldı ve üstünkörü metotları tercih etti. Dünya siyasetinde değişmeyecek olan tek şey, esas olarak içinde barındırdığı çatışmacı doğası olacaktır.
 
Önceki salgınlar -1918-1919 arasındaki İspanyol gribi epidemisi de dâhil- ne her zaman var olan büyük güçlerin rekabetini sona erdirebildi ne de küresel bir işbirliğinin başlamasına yol açabildi. COVID-19 da bunları başaramayacaktır. Vatandaşlar ulusal hükümetlerinin kendilerini savunmasını daha büyük bir şiddetle talep edeceğinden yıllardan beri benimsenen hiperküreselleşmeden keskin bir dönüşe tanıklık edeceğiz. Özetle COVID-19, daha kapalı, daha az müreffeh ve daha az özgür bir dünya yaratacaktır. Geleceğin böyle şekillenmesi şart olmasa da tehlikeli bir salgın, yetersiz planlamalar ve başarısız liderlikler, insanlığı yeni ve endişe verici bir yola sürükleyecektir.
 
KÜRESELLEŞMENİN SONU
 
Robin Niblett (Chatham House direktörü, uluslararası ilişkiler uzmanı)
 
Koronavirüs pandemisi, ekonomik küreselleşmeye tarif edilemez zararlar verecektir. Çin’in büyüyen ekonomik ve askeri gücü, müttefiklerini de Çin’e karşı kendi saflarına çekmeye çalışan Birleşik Devletler’de hâlihazırda bir kaygı yaratmıştı. Dünya çapında tehlikeli seviyelere varan karbon salınımı ve mega şirketlerin dış ülkelerde üretim yapması, kamusal ve siyasi baskılarla karşılanıyordu. COVID-19 bu aşamada hükümetleri, şirketleri ve toplulukları dış dünyaya karşı ekonomik bir izolasyona itecektir.
 
Bu bağlamda dünyanın 21. yüzyılın başlarını etkisi altına alan ortak çıkara dayalı küreselleşme fikrine geri dönmesi bir hayli zor görünmektedir. Yurttaşlarına COVID-19’a karşı verdikleri mücadeleleri işaret edecek bazı politikacılar, bu konuda politik kazanç elde edebilecekler, ama bu idarede başarısız olanlar suçu başkalarına atarak sorumluluklarından sıyrılmaya çalışacaklardır.
 
ÇİN MERKEZLİ BİR KÜRESELLEŞME
 
Kishore Mahbubani (Akademisyen, BM Singapur Eski Daimi Temsilcisi, BM Eski Güvenlik Konseyi Başkanı)
 
COVID-19 pandemisi, küresel ekonomiyi temel olarak etkilemeyecektir. Pandemi, zaten başlamış bir değişimi hızlandıracaktır: ABD merkezli küreselleşmeden Çin merkezli küreselleşmeye bir hareketlilik.
 
Bu eğilim niçin devam edecektir? Amerikalılar, küreselleşme ve uluslararası ticarete olan inançlarını kaybetmiştir. Başkan Trump olsa da, olmasa da serbest ticaret anlaşmaları onlar için zararlı görünmektedir. Buna karşın Çin, inancını kaybetmemiştir. Neden yitirmemiştir? Bu durumun derin tarihi sebepleri bulunmaktadır. Çinli liderler, Çin tarihinin 1842’den 1949’a kadar utançla dolu olma nedenini dönemin liderlerinin ülkeyi dünyadan izole etmeleri olarak cevaplamaktadır. Bunun aksine Çin’de son birkaç on yıldaki ekonomik ilerleme, küresel ekonomiye dâhil olmakla sağlanmıştır. Çin halkı aynı zamanda artık kültürel bir özgüvene de sahiptir. Dünyanın her yerinde rekabete girişebileceklerine inanmaktadırlar.
 
DEMOKRASİLER KABUKLARININ DIŞINA ÇIKACAK 
 
G. John Ikenberry (Princeton Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü)
 
Kısa bir süreç içerisinde kriz, Batı’nın büyük ideolojik odaklarının tüm kamplarına güç katacaktır. Milliyetçiler, küreselleşme karşıtları, Çin destekçisi şahinler, hatta liberal enternasyonalistler dahi, bu krizde kendi görüşlerine dair bir uyarının izlerini bulacaklardır. Var olan ekonomik zarar ve toplumsal çöküşün gitgide hız kazanmasını göz önüne alarak şu söylenebilir ki, milliyetçilik, büyük güçler rekabeti ve stratejik basiretsizlik iyice yükselecektir. Birleşik Devletler ve diğer Batı demokrasileri, ABD’nin Başkan Roosevelt iktidarında 30’lu ve 40’lı yıllardaki kriz dönemlerinde izlediği politikaya benzer, korumacı bir enternasyonalizm politikası izleyecektir. Başlangıçta bu ülkeler milliyetçi reaksiyonlar vererek hareket edecek olsa da, uzun vadede demokrasiler kabuklarının dışına çıkacak ve pragmatik, korumacı bir enternasyonalizm türünü benimseyecektir.
 
DAHA DÜŞÜK KAZANÇ, DAHA FAZLA İSTİKRAR
 
Shannon K. O’Neil (CFR Üyesi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı)
 
COVID-19, küresel üretimin temel ilkelerini baltalıyor. Küresel şirketlerin şimdi acilen düşünmeye koyularak üretim sektörüne hâkim çok ülkeli ağlarını küçültme yoluna gitmesi gerekmektedir.
 
Küresel şirketler virüs öncesinde de hâlihazırda ekonomik olarak artan Çinli emekçi bedelleri, ABD Başkanı Trump’ın ilan ettiği ticaret savaşı, robotik, otomasyon ve 3D yazıcı alanlarındaki ilerlemeler nedeniyle, politik olarak ise özellikle gelişmiş ülkelerde yurttaşların işsizlik oranlarının artması nedeniyle tehdit altındaydı. COVID-19 şimdiden çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren pek çok şirketi etkiledi. Ayrıca pandemiyle birlikte çoğu şirket hammaddelerinin geldiği yere daha büyük bir önem gösterecektir. Hükümetler de duruma müdahale edecek, mühim gördükleri sektörlerde üretim yapan şirketleri kendi sınırlarına çekmek için hamleler yapacaktır. Nihayetinde kazanç düşecek, ama üretimde istikrar daha da artacaktır.
 
PANDEMİ, YENİ BİR ARAÇ OLARAK HİZMET EDEBİLİR
 
Shivshankar Menon (Hindistan Dışişleri Eski Bakanı, Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı)
 
Henüz çok erken olsa da üç şeyin aşikâr olduğunu söyleyebiliriz. İlk olarak koronavirüs dünya genelinde siyaseti derinden etkileyecek, hem devletlerin iç siyasetini, hem de birbirleriyle olan ilişkilerini, dış politikalarını. Hükümetlerin salgın ve salgının ekonomik etkileriyle başa çıkmada gösterecekleri beceri veya becerisizlik, ülke güvenliği tehlikesini ve toplumsal kutuplaşmayı şiddetlendirecek ya da azaltacaktır. Her halükarda hükümetlerin dominasyonu, uzun süre sonra tekrar pekişti. Şimdiye kadarki gözlemlerimize göre otoriter ve popülist rejimler, krizle başa çıkmayı beceremediler. Krize karşı erken ve başarılı önlemler alan Kore ve Tayvan demokrasileri, otoriter ve popülist rejimler değildi.
 
İkinci olarak bu pandemi, küresel dünyanın sonunu tamamen getirmiş değildir. Aksine salgın, birbirimize uluslararası çapta nasıl bağlı olduğumuzu başlı başına ispatlamıştır. Fakat tüm ülkelerin politik ajandalarında şu an yalnızca kendi yazgılarını idare etmeye yönelik bir eğilim bulunuyor. Daha küçük, daha fakir ve daha sefil bir dünyaya doğru ilerlemekteyiz.
Son olarak, umudun ve sağduyunun emarelerini de görmekteyiz. Hindistan hükümeti, virüse karşı bölgesel çapta bir hareket mekanizması oluşturmak için tüm Güney Asya liderleriyle video konferans vasıtasıyla bir oturum gerçekleştirdi. Eğer pandemi, bizi yüzleştiğimiz küresel sıkıntılarda diğer ülkelerle işbirliği yapmaya iterse, faydalı bir araç haline gelmiş olacaktır.
 
AMERİKA, YENİ BİR STRATEJİYE İHTİYAÇ DUYUYOR
 
Joseph S. Nye, Jr. (Siyaset bilimci, uluslararası ilişkiler uzmanı)
 
ABD Başkanı Trump, 2017 yılında büyük güç rekabetine dair yeni bir ulusal güvenlik stratejisini kamuya duyurmuştu. COVID-19, bu stratejinin yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. ABD, büyük bir güç olma özelliğini müdafaa edebilse dahi, tek başına hareket ederek güvenliğini sağlaması mümkün değildir. COVID-19 ve iklimsel değişim gibi uluslarüstü sorunlar göz önüne alındığında, ABD’nin diğer uluslar üzerindeki yaptırım gücünün hiçbir önemi yoktur. Başarının anahtarı, gücü diğerleriyle birlikte öğrenmekten geçer. Her ülke öncelikle kendi ulusal çıkarlarına göre hareket eder, önemli olan husus, bu reaksiyonun ne denli geniş veya sınırlı bir sahaya etki edebildiğidir. COVID-19, bu biçimde hareket etmeyi beceremediğimizi gösterdi.
 
COVID-19’UN TARİHİ KAZANANLAR TARAFINDAN YAZILACAK
 
John R. Allen (Emekli ABD Generali, Brookings Enstitüsü Başkanı)
 
Geçmişten beri süregeldiği şekilde pandeminin tarihi yine COVID-19 krizinin kazananları tarafından yazılacak. Her ulus ve hatta her birey, bu hastalığın yarattığı toplumsal baskı ve gerilimi daha derinden hissediyor. Siyasi ve ekonomik sistemlerini, halkının sağlığını göreceli olarak koruyabilen uluslar, salgının daha yıkıcı etkilerine maruz kalanlara nazaran başarılı olduklarını iddia edeceklerdir. İdeolojilerine göre bir kısmı, salgının önlenmesinde demokrasinin, multilateralizmin ve evrensel sağlık hizmetlerinin başarısını iddia edecek, diğerleri ise otoriter rejimlerin kriz idaresinde ne kadar efektif olduğunu savunacaktır. 
 
Her iki durumda da bu kriz, uluslararası güç dengesini hayal dahi edemeyeceğimiz bir biçimde alt üst edecektir. COVID-19, ekonomik faaliyetleri baltalamaya ve bu oldukça da ülkelerarası gerilimi arttırmaya devam edecektir. İşletmeler kapandığı ve bireylerin işsiz kalmasıyla işgücünün azaldığı takdirde uzun vadede pandemi, küresel ekonominin üretim kapasitesini önemli ölçüde düşürecektir. Bu tehlike, özellikle gelişmekte olan ülkeler için büyük bir tehdit arz etmektedir. Bunun sonucunda uluslararası düzende gerilim iyiden iyiye tırmanacak ve baş gösteren istikrarsızlıkla beraber bir çatışma ortamı doğacaktır.
 
KÜRESEL KAPİTALİZMDE DRAMATİK BİR AŞAMA
 
Laurie Garrett (Gazeteci, yazar)
 
Pandemi sürecinde dünya ekonomisini en çok etkileyen şey, küresel tedarik zincirlerinin ve dağıtım ağlarının kriz anında ne denli korunmasız olduğunun ortaya çıkmasıdır. Bundan dolayı koronavirüs pandemisi yalnızca uzun süreli ekonomik etkileri yanında getirmeyecek, ayrıca köklü değişikliklere de yol açacaktır. COVID 19, virüslerin sadece insanlara bulaşmakla kalmayıp aynı zamanda bütün sistemi de zehirleyebileceğini açıkça göstermiştir.
 
DAHA FAZLA BAŞARISIZ DEVLET
 
Richard N. Haass
 
Koronavirüs krizi ve sonrasında bir süre boyunca hükümetlerin kendi sınırlarının içine odaklanmasını bekliyor, devletler bazında kendi kendine yeterliliğe (ve sonucunda da küresel dünyadan kopuşa) yoğun bir eğilim gözleneceğini düşünüyorum. Salgın sonrası dünyada göçler daha sert bir muhalefetle karşılanacak, salgının yarattığı ekonomik sonuçlarla mücadele edebilmek adına ülkeler, bölgesel ve küresel sorunlara (iklimsel değişim de dahil) karşı koyma arzusunu yitirecektir.
 
Kriz büyük bir ihtimalle Çin ve ABD ilişkilerinin kötüleşmesine ve Avrupa entegrasyonunun zayıflamasına neden olacaktır. Pozitif bir şekilde, küresel çapta halk sağlığı yönetiminin güçlendiği görülecektir. Fakat yine de, nedeni küreselleşmede aranılan bir kriz, dünya ülkelerinin küresel sorunlarda inisiyatif almaya dair isteğini baltalayacaktır.
 
ABD, LİDERLİK SINAVINDA SINIFTA KALDI
 
Kori Schake (Amerikan Girişimcilik Enstitüsü Direktörü)
 
ABD, hükümetinin kişisel çıkarlar peşinde koşması ve basiretsizliği nedeniyle artık uluslararası bir lider olarak değerlendirilmeyecek. Bu pandeminin küresel etkileri, uluslararası organizasyonların hükümetlere anında bilgi aktarımıyla büyük ölçüde asgariye indirilmiş olabilirdi. Bu organize işi ise yalnızca ABD tarafından, onun önderliğinde gerçekleştirilebilirdi. Washington, liderlik sınavında başarısız oldu.
 
HER ÜLKEDE İNSAN RUHUNUN KUDRETİNİ GÖRÜYORUZ
 
Nicholas Burns (Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü)
 
COVID-19 pandemisi, yüzyılın en büyük küresel krizi oldu. Krizin sağlığa yönelik yüzü, dünya üzerindeki 7,8 milyar insanın her birini tehdit ediyor. Krizin doğuracağı ekonomik zararın boyutları ise 2008’de gerçekleşen ekonomik krizi aşacakmış gibi görünüyor. Her kriz, uluslararası sistemi ve güç dengesini sarsarak kalıcı olarak değiştiren sismik bir şoka benzer. 
 
Uluslararası işbirliği süreç boyunca tesis edilememiştir. Kriz boyunca dünyanın en güçlü iki ülkesi olan ABD ve Çin, uluslararası topluma liderlik etmek yerine, salgının failinin kim olduğu üzerine sözlü bir savaşa girişti ve iki ülke de güvenilirliklerini ve itibarlarını hatırı sayılır bir biçimde zedelemiş gibi görünüyor. Avrupa Birliği, 500 milyon vatandaşına gerekli desteği sağlayamazsa ulusal hükümetlerin Brüksel’e göre daha çok güçleneceği aşikâr. 
 
Yine de her şeye rağmen, bütün ülkelerde insan ruhunun kudretine şahitlik ettik, doktorların, hemşirelerin, siyasetçilerin ve sokaktaki vatandaşların fedakârlıklarına. Dünyanın dört bir yanında krizle boğuşmak için zorlu bir mücadeleye girişen kadın ve erkekler, hepimize umut vermektedir.
———————————————————
Kaynak:
 
https://odatv4.com/abdnin-onde-gelen-yayin-organi-foreign-policy-yazdi-koronavirusten-sonra-dunyayi-ne-bekliyor-24032031_m.html
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen