Kötü Bir Tiyatro

Dün çok kötü bir tiyatro seyrettik!

Kanlı bölücü başı bebek katili teröristin mektubunu Gazi Meclisteki malum uzantıları okumak için hazırlanıyorlardı.

Biraz sonra büyük şehrin belediye başkanı iken yerine kayyum atanan, bölücülükten hükümlü olup sağlık sebepleri ile hapisten çıkarılan güya vatandaş beklenen mesajı Anayasayı çiğneyerek, kanunlara karşı gelerek okurken sanki sütten çıkmış ak kaşıktı, masumiyetin zirvesinde büyük bir barışseverdi!

Sevgili Türkiye’yi bölüp devlet kurmak isteyenler uzaydan gelmişlerdi de binlerce askerimizi, polisimizi, halkımızı bebek, çocuk, yaşlı demeden katledenler bunlar değildi sanki.

Bir de utanmadan polis ve askerlerimizden söz edebiliyordu! Bu durum hain bölücünün güya zafer kazanmışlığın verdiği intikamcı ruh haliydi şüphesiz ki!!!

Buna sebep olanları Allah’a havale ediyoruz….

Çok kederli bir “neyse!”

Sözde milletvekili bir de metnin dışında bir nottan bahsediyordu.

Bu nota göre kanlı bölücü başı bebek katili ayrıca bir de şart koşuyordu: “Bu perspektifi ortaya korken şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi (okuyan sözde milletin vekili “pe ke ke” diyordu!) demokratik siyaset ve hukuki boyutların, boyutun tanınmasını gerektirir,” notunu da bizlere iletti.”

PKK’nın uzantısı sözde milletvekili bu notu okurken hafızamda tam on yıl evvel ilan edilen o menfur Dolmabahçe mutabakatı geldi. Aynı sözde milletvekilinin o ”keyifle gülümseyen” yüzü ve  o bilinen ses tonuyla okuduğu, devletimize parmak salladığı şartlar aynıydı:

“Demokratik siyaset tanımı ve içeriği;

Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması;

Yasal ve demokratik güvenceleri…”

Yani???

Yani…Yalancı barış topunu büyük bir süratle Kandildeki hainlerin kucağına gönderen bebek katil bölücü başı demokratik (!!!) çözümü, hukuki boyutun tanınması şartını koyarken anayasal değişikliği ve elbette yasaların da kendine, teröristlere göre ayarlanmasını istiyor!

Bu yaşlı terörist müsveddesinin kendisini lider zannederken zamanı geçmiş bir değersiz bir piyon olarak kullanıldığını ve yakın zamanda tarihin çöplüğüne sıradan bir izmarit olarak atılacağını terör örgütünün elebaşları da Gazi Meclisteki uzantıları da biliyor.

Biliyor ki ekip olarak Barzani’ye akıl danışılıyor. Barzani de akıl veriyor:

“-Bu altın değerindeki tarihi fırsatı kaçırmayın!”

Neden böyle dedi, bu görüşmelerde neler konuşuldu?

Niye demesin ki: Irak bölündü, nerdeyse bağımsız sözde bir otonom bölge ortaya çıktı. Suriye dörde bölündü, Kuzeydoğu Suriye ortaya çıktı. Bölücü örgüt PYD Suriye ordusuna katılıyor!

Şimdi Sayın Bahçeli’nin bu beklenmedik teklifi ile (acaba beklenmedik mi? Yoksa gizli, yoğun bir hazırlık sonrası mı?) Türkiye de hazırlanıyor!

Neye hazırlanıyor? Görmeye başladık!

Sorumuzu hemen soralım: Bu hain örgütün elebaşları ve Gazi Meclisteki uzantılarınca yabancı devletlerle gizlice yapılan diğer görüşmelerde hangi garantiler alındı?

Ve… Bağlantılı olarak ABD ile Putin masaya oturdu, Ortadoğu ve Türkiye ile ilgili neler konuşuldu, elbette Ukrayna, İsrail pazarlığında bizimle ilgili hangi konular ele alındı…

Biz bu konuya bir virgül koyalım ve terörist başının lakırdılarına dönelim:

Demokratik çözümden kasıt adım adım Türkiye’yi bölmek demek: Önce iyice genişletilmiş yetkilerle yerinden yönetim, sonra eyaletler, ardından özerklik, neticede bölünme!

Yasal güvencelerle de anayasa değişikliği, yasalarda düzeltmeler, elbette af ve infazla ilgili kanun düzenlemeleri. Zaten infaz yasası ile ilgili çalışmaların başladığına dair basında haberler var.

Teröriste af, iş ve eş teraneleri de sosyal medyada yerini aldı bile!

Şimdi…

Şimdi gelelim bu vahim hadisenin bam teline:

Ülkücü kardeşimiz, Zafer Partisinin Lideri Prof. Dr. Sayın Ümit Özdağ halen içeride. Ama Türkiye için mücadeleye devam ediyor ve sonuna kadar arkasındayız.

Bebek katili kanlı terörist başına af için çabalar sürerken Ülkücü kardeşimiz Ümit Bey bu zulmü yaşıyor ve yaşatılıyorsa bu yaşatanlara ve sebep olanlara yazıklar olsun!

Umarız ve dua ederiz ki bu zulüm en kısa zamanda sona erer.

Bu haklı mücadelede Ümit Bey son olarak şu açıklamayı yapıyor cezaevinden:

“Suriye’de 4 parçaya bölünme süreci hızlanıyor. 1992’de Oded Yinon’un Dünya Siyonist Örgütü’nün yayın organı Kivunim dergisinde “İsrail’in Güvenliği” makalesinde savunduğu Irak’ın üçe, Suriye’nin dörde bölünmesi süreci devam ediyor.

HTŞ veya yeni Suriye ordusu muhtemeldir ki Şam’ın güneyinde Kuneytire, Dera ve Süveyda bölgelerine giremeyecek, bu bölgede Durzilerin özerk bölgesi İsrail ve Netanyahu koruması altında kuruluyor.

Öte yandan 22 Şubat 2025’de Suriye Petrol Bakanı PKK/PYD ile ÖZERK YÖNETİM diyerek petrol anlaşması yaptıklarını “Suriye hükümetinin ÖZERK YÖNETİM’den günlük 15 bin ton varil alacak” dedi. Bu açıklama ile PYD’nin terörist unsurlarının Suriye ordusuna ancak Peşmergelerin Irak ordusuna bağlı olduğu kadar bağlı olacağı da netleşti.

Bundan sonraki aşama Rakka’daki petrol ve doğalgaz yataklarının Rakka-Hayfa petrol/doğalgaz hattı ile İsrail’e bağlanması olabilir. Kuzeyde PKK/YPGistan güneyde Dürzistan oluşurken, Lazkiye-Tartus bölgesinde Alevi/Nusayri bölgesinin oluşması kaçınılmazdır.

Yeni ve parçalanmış Suriye oluşurken, dışlanan tek kesim Türkmenler.

Yıllarca İdlib’te Türkiye’nin koruması altında varlığını sürdüren, Esad’ın devrildiği saldırıda Ankara’nın da desteğini alan Golani/Şara Şam’da toplanan Ulusal Diyalog Konferansı’nda Türkmen Meclisine yer vermedi.

Türkmenler, Ankara’dan Halep bölgesinde özerk bölge istediler ancak destek bulamadılar.

Ve Türkiye’de Erdoğan “Türk, Kürt, Arap” birlikte derken Suriye’de Türkmen’in adı anılmıyor. “

Ümit Özdağ işte bu acı gerçekleri dile getirdiği için cezaevinde!

Emperyalist, insanlık düşmanı ABD ve yandaşları Irak’ı parçaladı, Kuzeyde fiilen devlet kurdurdu. Irak’ta Türk var olmak için mücadele ediyor, Türkmen Kerkük yok olmamak için bütün gücüyle uğraşıyor;

Suriye dörde bölünüyor, Türk adı yok;

Sevgili Türkiye’miz Sykes-Picot Antlaşmasından da vahim şartlara doğru hızla çekiliyor;

Ve…Muhalefet Mankurt uykusunda…

Eczacı çocuk gelişmeyi olumlu bulmuş!

Bebek katili bölücü başı, hakkında döne döne idam kararı verilmiş hain, terörist müsveddesi el üstünde tutulup mesajında kanlı bir ihaneti anlatıyor, bir başka uzantısı mahkûm bunu okuyor;

Eczacı çocuk da olumlu buluyor, yazıklar olsun!

Ruhun şad olsun Cengiz Aytmatov, “Gün Uzar, Yüzyıl Olur” adlı eserinde bir “Dönenbay” vardır, muhalefet Dönenbay’larla doldu…

Hüzünlü bir “neyse” daha…

Bütün bunlara rağmen…

Evet, bütün bunlara rağmen ye’se kapılmayalım ve “Allah Türk’ü sever” deyip Abdurrahim Karakoç’tan bir şiir okuyalım, biraz da gözümüzü dinlendirelim: Doğu Türkistan’a bir selam, Uygur minyatürü, komşudan bir örnek: Mahmud Farsçiyan’dan bir tablo.

“Kutlu Ramazan” dilekleriyle hayra karşı geliniz Efendim…

Gönül güvercinim döner havada

Konacak korkusuz dal arar durur

Dilim tutup yorulursun diyemem.

…..

Umudum ceylandır engin ovada

Sağ-salim geçecek yol arar durur

Aman gitme vurulursun diyemem.

…..

Yaralı şahindir sevgim yuvada

Kırık kanadına tel arar durur

Yere düşer serilirsin diyemem.

…..

Çırpınır gözyaşım kulpsuz kovada

Karışıp akacak sel arar durur

Topraklara karılırsın diyemem..

…..

Garip bülbül olur aklım rüyada

Susuz steplerde gül arar durur

Boş hayale sarılırsın diyemem.

…..

Yüreğim balıktır kızgın tavada

Duvarda, tavanda göl arar durur

Ölür ölür dirilirsin diyemem.

…..

Saklanır bedenim kırık aynada

Girmiş okyanusta sal arar durur

Desem amma… darılırsın… diyemem.

 

Yazar
Suzan ÇATALOLUK

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen