“Bu devir sıradan insanın en parlak zamanı. Duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir.” Fyodor Dosteyevski.
Biraz düşününce geçmiş zaman içinde söylenmiş bu sözün günümüze de uygun olduğu o kadar belli ki. Çevremizi, yetişen yeni neslimizi çok iyi analiz ettiğimizde istisnalar hariç millet olarak çok büyük çıkmaz içinde olduğumuz anlaşılıyor. Etkili ve yetkili kişileri gözlemlerken tek amaçlarının kendi çıkar ve gelecekleri olduğu o kadar aşikar ki, insan ister istemez tereddüt içinde kalıyor. Duygusu körelmiş bir şahsiyetten millet adına ne bekleyebiliriz ki?
Bilgi nereden alınır. Bilge bir kişiden. Bilge kişilerin göz nuru akıtarak ortaya çıkardıkları eserlerden. Biz ve gelecek nesiller bu bilgiye rahat ulaşabiliyor muyuz? Elbette hayır. Bir eserin hangi yollardan geçerek okuyucuyla buluştuğunu hiç tahayyül ettiniz mi? Yıllar boyu araştırma ve gözlem yapıp, konunun alanı hakkında yüzlerce kitap, makale ve araştırma yazısını okuyup yazdığı düşüncelerini, bilgilerini okuyucuya aktarmak isteyen bir bilim insanı eserini yayınlatmak için mutlaka bir yayıneviyle anlaşmak zorunda. Bu anlaşmanın hangi ölçüler içinde olduğunu ancak bu çalışmanın içinde bulunan şahsiyetler bilebilir. Günümüz dünyasında her şey çıkar elde etmeye dayandığı için gerisini siz düşünün artık.
Geçenlerde internet aracılığı ile bir kitap siparişi verdim. İnanır mısınız kitap ederi kadar kargo parası tuttu. Yani 100 lira değerinde bir kitabın kargo ücreti de 100 lira. İşte bu durum sözün bittiği yerdir.
Bir de bedenle emek sarf edenlere baktığımızda daha beter bir durumla karşı karşıyayız. Tarladaki domatesin 2 lira markette ise 20 lira olduğunu tasavvur edin. Emeğin hangi vurguncu ve hazıra konmak isteyen kafalarca sömürüldüğüne varın siz karar verin.
Başarının manevi hazzını tadamayan birileri de ister istemez “tembellik” duygusuyla yan gelip yatma eğilimine giriyor. Adam 40 yaşında hala ana-babasından harçlık alıyorsa böyle tiplerden başka ne bekleyebilirsin ki? Çalışmanın, kazanç elde etmenin, üretmenin tadını anlamayan biri zaten boş bir çuvaldır. Boş çuval da zaten kimselere fayda sağlamaz.
Diyeceğim, kötü olan zaman değil. Kötü olan zihniyettir.
Allah’ım ülkemizi ve milletimizi bu kara kalpli duygusuzlardan uzak tutsun…!