Şimdi gelin birlikte bu dört genç insanın durumlarını yorumlamaya çalışalım. İki farklı aileden ve iki farklı etnik (beyaz ve zenci) kökenden gelen ve hiçbir sağlık problemi olmayan insanlar neden hastalandı, kafa yoralım. İki ailenin annelerin hasta olmaması da ilginç, bunu da bir kenara koyalım. Öncelikle insan olarak hepimizde 46, daha doğrusu 23 çift kromozom var ve bunlardan birer tanesi (X ve Y) cinsiyet kromozomu. Erkeklerde anneden bir X kromozomu ile babadan gelen bir Y kromozomu olurken, kadınlarda hem anneden hem de babadan gelen iki adet X kromozomu bulunuyor. Yani erkekler 44 + XY, kadınlar da 44 + XX kromozomlarını taşıyor. Covid-19’u bırakıp önce bu bilgiyi vermem gerekiyor çünkü bu bilgi hastalığın erkeklerde daha fazla ve şiddetli seyretmesine bir açıklama olabilir.
*****
Prof. Dr. Atila KARAALP[i]
Hasta 1: 32 yaşında Hollandalı genç bir beyaz erkek solunum zorluğu ve kanında düşük oksijen düzeyleri ile hastaneye başvuruyor. Daha öncesinde sinüzit hariç hiçbir hastalık öyküsü olmayan bu genç hastaya tomografi ile Covid-19 teşhisi konuluyor ama hastaneye yatışının ertesi günü durumu ağırlaştığı için yoğun bakım ünitesine (YBÜ) alınıp burundan oksijen desteği verilmeye başlanıyor. Ancak durumu giderek ağırlaşan hasta hastaneye yatışının 3. (YBÜ’ne girişinin 2. gününde) entübe edilip mekanik solunum cihazına bağlanıyor. YBÜ’nde geçen 11 günün ardından toparlıyor ve normal servise alınıyor ardından da taburcu ediliyor.
Hasta II: 1 numaralı hastanın 29 yaşındaki erkek kardeşi ve onun da bu olay öncesinde sağlığı gayet yerinde. Abi ile ayrı evlerde yaşıyorlar ama o da şiddetli Covid-19 belirtileri ile YBÜ’ne yatırılıyor. Ama abisi kadar şanslı değil ve tekrarlayan ateş nöbetleri ile şoka giriyor ve ne yazık ki hayatını kaybediyor.
Bu iki genç erkek kardeşin babasında hafif-orta şiddette Covid-19 saptanıyor ama YBÜ girmeksizin tedavi edilip düzeliyor. Annelerinde ise hastalığa dair en ufak bir belirti yok, testi de negatif.
Hasta 3: 21 yaşında siyahi erkek, Covid-19 belirtileri ile yapılan testi pozitif ve tomografisi de kanıtlayınca hastaneye yatırılıyor. Başlangıçta burundan verilen oksijen desteği yeterli gelmeyince bu hasta da YBÜ’ne alınıp entübe ediliyor ve mekanik olarak solutuluyor. YBÜ’ndeki 11 gününde durumu iyileştiği için servise çıkartılıyor, ardından da taburcu ediliyor.
Hasta 4: 3 numaralı hastanın 23 yaşındaki ağabeyi. Bu arada hem 3 hem de 4 numaralı hastaların da aynı 1 ve 2 numaralı hastalar gibi öncesinde hiçbir sağlık problemleri yok. Ağır bir Covid-19 tablosuyla hastaneye yatırılışının ardından 9 gün YBÜ’nde entübe halde mekanik olarak solutulduktan sonra iyileşip taburcu ediliyor.
Bu iki kardeşin hayattaki annelerinde ise Covid-19 hastalığı saptanamıyor, yani hasta olmuyor.
Şimdi gelin birlikte bu dört genç insanın durumlarını yorumlamaya çalışalım. İki farklı aileden ve iki farklı etnik (beyaz ve zenci) kökenden gelen ve hiçbir sağlık problemi olmayan insanlar neden hastalandı, kafa yoralım. İki ailenin annelerin hasta olmaması da ilginç, bunu da bir kenara koyalım. Öncelikle insan olarak hepimizde 46, daha doğrusu 23 çift kromozom var ve bunlardan birer tanesi (X ve Y) cinsiyet kromozomu. Erkeklerde anneden bir X kromozomu ile babadan gelen bir Y kromozomu olurken, kadınlarda hem anneden hem de babadan gelen iki adet X kromozomu bulunuyor. Yani erkekler 44 + XY, kadınlar da 44 + XX kromozomlarını taşıyor. Covid-19’u bırakıp önce bu bilgiyi vermem gerekiyor çünkü bu bilgi hastalığın erkeklerde daha fazla ve şiddetli seyretmesine bir açıklama olabilir.
Hastalarımıza dönecek olursak hem bu dört genç erkek hastadan hem de ailelerinden, (gerekli izinler kendilerinden alındıktan sonra) örnekler alınıp genetik testler uygulanıyor. 23 çift kromozomun hepsine bakılıyor ve sürpriz! Bu dört genç, sağlıklı ama Covid-19’u çok şiddetli geçiren (hatta birinin öldüğü) hastada X kromozomunda ortak bir gende sorun tespit ediliyor. Bu gen TLR7 olarak adlandırılan ve savunma sistemimizin önemli mekanizmalarından biri. 1 ve 2 numaralı (beyaz) hastalarda bu TLR7 geninde 4 bazlık bir kopma-silinme (delesyon – yani bu genin kodladığı işlevlerde çok ciddi fonksiyon kaybı anlamına gelir), 3 ve 4 numaralı (zenci) hastalarda ise yine TLR7 geninde yanlış kodlama (missense variation) tespit ediliyor (yine bu genetik varyasyon da TLR7 işlevinde ciddi kayıp anlamı taşır). Demek ki bu dört genç erkek eninde sonunda SARS-CoV-2 virüsüne denk gelip hasta olacak ve bunu ağır olarak geçirecek kişilermiş. Peki, ebeveynlerine bakıldığında bulunan ne? Birinci (beyaz) ailede annede bu genetik geçişli durumun taşıyıcılığı söz konusu (taşıyıcı olanlar kendileri genellikle normal olup bunu evlatlarına geçirir ve onlarda hastalık çıkmasına neden olabilirler). Neden taşıdığı halde kendisi hasta olmaz çünkü hatırlayalım kadınlarda X kromozomundan iki adet vardı, biri bozuk geni taşırken diğeri ise tamamen sağlam geni taşıyor. Bir tür yedeği gibi düşünebiliriz aslında. Yani annelerinde Covid-19 hastalığının ortaya çıkmamış olması (ya da belki geçirdi ama çok hafif ya da belirtisiz) sağlam olan diğer kromozomunda bulunan sağlam genin işlevini hakkıyla yerine getirebildiğini gösteriyor. Gelelim ilk (beyaz) ailenin babasına. Bu kişide tek X kromozomu taşımasına rağmen TLR7 geni tamamen normal. Babada Covid-19 testi pozitif çıkmış ama hastalığı oğullarına göre daha ileri yaşta olmasına rağmen hafif geçirmiş. Bu da Covid-19’un toplumun çoğunda nezle-grip gibi herhangi bir komplikasyona neden olmadan geçirildiğinin bir açıklaması olabilir. Bütün bunlara, makaledeki hastaların soyağacı şeklinden de göz atabilirsiniz.
Diğer (zenci) aileye bakacak olursak hayattaki tek ebeveynleri olan annelerinde bu gen (her iki X kromozomu için de) normal. Zaten annelerinde de Covid-19 testi negatif çıkmış. Daha önce ilk ailenin annesi için ifade ettiğim gibi bu kadın da virüsü daha önce kapmış ya belirtisiz ya da hafif üst solunum yolları infeksiyonu şekline geçirmiş olabilir ya da henüz geçirmemiş. Burada, akıllarda oluşabilecek soruları açıklamak için şu bilgiyi de paylaşmak yerinde olur; Covid-19 testinde, test için örnek alındığı anda ve sadece o dokuda SARS-CoV-2 virüsü var mı yok mu ona bakılıyor. Diyelim ki sonuç negatif çıktı, bu durumda daha önce geçirmiş olabilirsiniz veya henüz geçirmediniz her iki anlama da gelebilir. Peki, hastalığın kesin olarak geçirilmiş olduğunun kanıtı nedir, virüse karşı geliştirilen antikor yanıtı pozitif ise bu durumda kesin olarak SARS-CoV-2 virüsü ile karşılaşmışsınız ve onu yenmişsiniz demektir. Ancak SARS-CoV-2 virüsüne karşı antikor değil de hücresel (T hücre) bağışıklığının ön planda olduğu ve bu nedenle de antikor testlerinin pek güvenli olmadığı yönünde tartışmalar var. Konuya dönecek olursa ikinci (zenci) ailedeki anne bu genetik bozukluğu taşımıyorsa hastalığı şiddetli geçiren gençlerdeki genetik durum nereden geldi? Hayatta olmayan babalarından elbette! Eğer adamcağız hayatta olsaydı çok ama çok büyük olasılıkla o da çok şiddetli Covid-19 geçirecekti ve (ileri yaşta olmasından dolayı da) büyük olasılıkla hayatını kaybedecekti.
Gelelim bu uzun yazının sonuna, bu olgu serisi ile Covid-19 hastalığına yakalanma, şiddetli geçirme hatta ölme riskinin bir genetik yatkınlıktan kaynaklandığı, bu genetik bozukluğu taşımayan bireylerde hastalığın normal bir nezle-grip gibi hatta hiçbir belirti vermeden geçirilebileceğine dair kanıt bulduk. Bu, hastalığı geçiren, ağır geçiren, entübe edilen, hatta ölen bütün hastalarda böyle midir? Bilemeyiz elbette, kesin olarak böyledir diyebilmek için bütün hastalarda bu yatkınlığa dair genetik testin yapılması şart. Ama bu rutinde uygulanan bir test değil henüz. Bilimsel amaçlarla yapılmış bir araştırma. Ama bu bize büyük bir ışık kaynağı. Bundan sonrasında eminim ki bu bilgi üzerine birçok bilimsel çalışma daha yapılıp bu (veya bir başka yatkınlık) SARS-CoV-2’nin neden herkeste hastalık yapmadığının (ya da yapmayacağının) aydınlatılmasına çok büyük katı sağlayacaktır.
Son olarak Coronoya başlıklı ilk paylaşımıma atıfta bulunarak; alınan önlemler sayesinde elde edilenlerle, bu uğurda akıl sağlığı ciddi derecede bozulanlar arasında bir hesaplama yapmak mümkün değil elbette ama “attığımız taş, kurbağayı ürküttüğümüze değdi mi?” diye sormadan edemiyor ve bir an önce (başta etkisiz maske takma yöntemi olmak üzere) bazı şeylerin gözden geçirilmesini bir kez daha diliyorum.
Hepinize sağlıklı günler diliyorum. Bilimin ışığı her zaman yanınızda olsun.
https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2768926
[i] Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğr. Üyesi
—————————————————
Kaynak: Sosyal medyadan alınmıştır.