“Ey benim divane gönlüm” der tek başımıza dağlara düşeriz sürümüzün ardına.
“Aşan bilir karlı dağın ardını” zaten.
Dağlarımıza duman çöker bazen ya da kalın bir sis keser önümüzü.
“Koyun meler, kuzu meler,
Sular hendeğine dolar,
Ağlayanlar bir gün güler,
Gamlanma gönül gamlanma. ” diye teselli veririz kendimize.
Bir çeşme görürüz suyu sağa sola salınan, sadece veren. “Çay benim çeşme benim”dir yaramızın sağaldığı. “İki gözümüz iki çeşme “olur bazen.
Çamlıbel’den gelen Çoban Çeşmesi’dir o.
“Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. “
“Havada kar sesi olur, içinde yar sesi”
“Ben bir çoban olsam sen de bir koyun,
Beslesem elimde tuz ile seni” diye sesleniriz Veysel’ce.
Bir göçmen kızı görürüz Tuna boyunda kucağında kuzusuyla.
Bir çiçek görürüz Erzurum Dağlarında, çobanı da zara düşüren çiçektir o.
“Kara dağda ala geyik sesi var
Sordum o geyiğe bende nesi var
Kavalın bir acı inlemesi var
Çobanı düşürmüş zara bir çiçek.”
Gurbetler büyür içerimizde. Bir yiğit gurbete gitse;
“Emrah’ım der selvi boyun,
Huri melek midir soyun,
Sürüden ayrılan koyun,
Kuzum diye meler gelir.”
Bir hâl gelir başımıza;
“Kâğıda yazarlar ufak yazılar,
Anasız olur mu körpe kuzular,
Yürek yaralıdır, ciğer sızılar,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.” diye içleniriz.
Koyuna verdiğimiz tuzu yaralarımıza mı basarlar bilinmez. Derdimiz elvan elvan olur;
“Yüce dağ başında otlar kuzular,
Anayı babayı gönül arzular,
Açma tabip açma yaram sızılar,
Bendeki yaralar gizlidir gizli” deriz sesli sesli.
O bir kuzu olur, beraberce meleye meleye yazı getiririz belki.
Sefil Selimi’de şöyle demiş;
İmanım hükümdar benliğim esir,
Ehl-i Beyti sevdim dediler kusur,
Kimi korkak dedi, kimisi cesur,
Kurt ile kuzuyu yaydım yayalı.”
Kurt ile kuzuyu yaymak ne kadar zor. Mevlâna demiş ya “Kurt kuzuyu yer, normali bu. Şaşılacak şey kuzunun kurda aşık olmasıdır.”
Gah yar ışığını bekletir nurda,
Gahi aşık eder kuzuyu kurda,
Dağlarda göklere komşu olurda,
Sonra yüreğime iner gözlerin.
“Yaylanın çimeninde yayılır kuzu” ya da “Koyun gelir kuzusunun adı yok” olur.
Bir de ana kuzuları var saçları kınalanan.
Gerçi hepimiz güttüğümüz sürüden sorumlu çobanız zaten.