Prof. Dr. Orhan ARSLAN
TRT’de yayınlanan “Kuran’ı Kerim’i Güzel Okuma yarışması” üzerine, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez şöyle konuştu: “Kuran ses yarışmalarının güftesi olarak kullanılacak bir kitap değildir. Kuran bir hayat kitabıdır. Hem de en müstakim yola, en sağlam yola sizi götürmek için nazil olmuş bir kitaptır.”
Sayın Başkan çok güzel söylemiş de, “Kendi gözündeki merteği görmemiş, elin gözündeki çöpü görmüş.”
Gariban TRT, şaşmış yanılmış “O SES” benzeri bir faaliyet yapmış.
Hâlbuki Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı 84 bin camide, yıllardan beri Kur’an hep güfte olarak okunur; yani anlaşılmadan, hayata indirilmeden.
Rabbimiz kelamını; “İnne fi Zalike Likavmin Yetefekkerun” “Kur’an’da, akleden bir toplum için alınacak dersler vardır (Rum 30/21)” diyerek düşünen bir topluma ithaf etmiştir.
“Hâlâ Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? (Nisa 4/82).” ikazını yapmıştır.
CAMİLERE TEFEKKÜR GİRMELİ
Allah önce muhatabında düşünen bir kafa bilmek ister; tefekkür eden.
Tefekkür, “akleden kalbin işidir”,
“Tefekkür kalbin fiilidir” .
Yüksek, asil, derin ve soy düşüncedir tefekkür.
“Metafizik ürperti” oluşturan düşüncedir.
Tefekkürün zıddı düşünmemek, fikir üretmemek, atalet veyahut donuk fikirli olmaktır.
Tefekkür, önce Kur’an üzerinde yapılır ve yapılmalıdır.
Kur’an, anlamaya yönelik bir hitaptır.
Kur’an, anlaşılarak okunan kitap demektir; Kur’an, anlaşıldığı zaman Kur’an olur.
HAYAT KİTABI MI, ÖLÜLER KİTABI MI?
Camilerimizde Kur’an’ın anlamı değil, tegannisi önemlidir. Kur’an, ölülere okunur, ölülerin ruhuna hatimler indirilir, hatim duaları yapılır.
Fatihalar, Yasinler ölü sureleridir ve dirilere okunmaz. Kur’an hayatın dışına itilmiştir.
“Güzelim Ramazan Mukabelesi” geleneğimizde, anlamına hiç temas edilmeden Kur’an Arapça okunur ve dinleyenler cüzleri yüzünden sürerler (Takip ederler). Böylece sevap kazanırlar. Ne olurdu, Kur’an’ı akleden kalpleriyle, anlayarak ve hayatlarına indirerek okusalardı?
Kur’an kurslarında çocuklara anlamı değil, alfabe öğretilir. Arap alfabesi öğrenmekle Kur’an anlaşılsaydı, Arap ülkelerin hepsi Kur’an âlimleriyle dolardı. Hâlbuki bunlar dünyanın en geri kalmış ülkeleridir.
BUYURUNUZ BAŞKANIM! KUR’AN’I HAYAT KİTABI YAPINIZ
Aslında sizin göreviniz bu; lütfen makamınızın hakkını veriniz.
İnsanlık için camilerde “Kur’an’ı anlama seferberliği” yapınız. Kur’an’ı en iyi anlama ve yorumlama ve hayata indirme yarışmaları tertip ediniz.
Mesela Kur’an kurslarınızda bu yıl, sadece namaz içinde okunan sure ve dua ve tesbihatın anlamlarını öğretmeye yönelik bir seferberlik yapar mısınız?
İnsanımızın önüne, çok rahat anlayacakları Türkçe Meal tefsirler koyunuz? Kur’an’a dokunmayı kolaylaştırınız, Kur’an’ın insanları çarpmayacağını anlatınız. Kur’an’ı, çocukların uzanacakları yerlere koymalarını öğretsin imamlarınız cemaatine; korkmasınlar, Kur’an bozmaz ve bozulmaz.
Buyurduğunuz “en müstakim yola, en sağlam yola sizi götürmek için nazil olmuş bir kitap” olma işlevini kazandırınız mübarek Kur’an’ımıza.
İNSANIMIZI KUR’AN’IN ANLAMIYLA KUCAKLAŞTIRINIZ
Çünkü Kur’an, dünyadaki bütün insani değerlerin toplamıdır, çağdaştır, günceldir, insancıldır ve hakikatin ta kendisidir.
Ya Kur’an’lı olacağız, ya sapık…
Rabbimiz! Lütfettiğin vahyin her harfi için Sana ömür boyu şükretsek azdır.
Biz Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz.
Hayırlar diliyorum.
Ankara, 09 Haziran 2017