Kur’an Sürü Psikolojisinden İnsanı Kurtarmaya Çalışıyor

İslam, bir varoluş meselesi olarak hakikati temsil eden bir kavramdır. İslam kelimesinin tam anlamı özgürlük demektir. Özgürlük,insan fıtratının bir geregidir. Bu bağlamda islam ile fıtrat özdeştir. Fıtrat, Allah’ın insanı yarattığı doğal varlık yapısıdır.

Hz. Muhammed’ in vahyi tebliği ederken karşısındaki muhatap kitlenin durumu çok önemlidir. Kur’an bu kitlenin durumuna kimi ayetlerde vurgu yapmıştır. “Onlar, cahiliye döneminin taassubuiyeti ve hükümleri ile yaşıyorlardı” diye. 25/ 44 ayette” onların çoğu bahayim düzeyindelerdi”.diye söz etmektedir.

25/44: “Sen onların çoğunun işittiklerini, düşündüklerini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan yol bakımından daha sapıktırlar ( Bahayim)” 

Bu ayette ilk muhatap topluluğun çoğunun hallerine vugu yapılmıştır. Bu hallerdeki kimselerin elbette hayvanlara yapılan muameleyi istemesi son derece doğaldır. Bizi, insanları sürü psikolojisinden kurtarmaya çalışması konusunda düşünceye sevk eden Kur’an’daki şu iki ayettir. 

2/104: “Ey inananlar “Raina” demeyin, “Unzurna” deyiniz ve dinleyin. Kafirler için acı bir azap vardır.”

Nisa 46: “Yahudilerin öyleleri vardır ki, kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Dillerini eğip bükerek ve dini taşlayarak:” raina” diyorlar. Eğer onlar: “ İşittik ve itaat ettik, dinle ve bize bak!” deselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu.”

Yukarıdaki ayetlerde geçen “raina” ve “unzurna” kelimeleri üzerinde durmak gerekiyor. “Raina”, Arapça bir sıfat kelimedir ve anlamı, çoban, sığırtmaçtır. “Raina”, bize çobanlık et, bizi hayvanlar gibi güt anlamına gelir. Hz. Muhammed, kendisine söylenen “raina” kelimesine karşılık, hayır raina değil, unzurna deyiniz diye cevap vermiştir. “Unzurna”, bizi hakikat bilgileri ile aydınlat diye karşılık vermiştir. İşte tam da bu noktada insanın varoluşunda en önemli hayati meseleye vurgu vardır. “Raina” yerine “unzurna” sürü psikolojisini reddetmektir. Bu da özgürleşme, özgürleştirme, insan aklına vurulan zincirlerden birini kırmaktır. İslam’ın methodu, aklın önüne hakikat bilgilerini koymak, döne döne aklı ikna etmektir.      

2/242 ayette: “Allah, aklınızı işletmeniz için hakikat bilgilerini böylece açıklamaktadır.” Denilir. Hürriye sadece insana özgüdür. Ve temelinde Allah’ın insana verdiği akıl ve irade vardır. İnsanın hürriyeti hali, aklını işletmesi ve akla uyması ile mümkün olmaktadır. İman denilen şey de hür bir iradenin fiili değil midir?…

Dinin bütün hükümleri aklın önündeki perdeleri kaldırıcı mahiyettedir. Din, insanı maddi, manevi varoluş zindanlarından kurtararak onu özgürleştirir. Onu olması gereken fıtrat dairesine yönlendirir. Böylece insan ruhsal yönden irtifa elde ederek özgürleşir. Değerli İlahiyatcı Hsan Onat’ın bu konuda çok yerinde sözleri vardır. Sayın Onat. “İslam, insanın doğasından kaynaklanan yaratıcı yeteneklerinin önünü açarak; insanın insanlığını gerçekleştirmesine yön gösterici ilkeleri va’z etmiştir. İslam, yaratılış yasalarına aykırı olan her şeyi insanın bilgisine sunar; yaratılış yasalarına aykırı düşmeyen bütün olgu ve oluşumları beslyerek bunları destekler.”

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen