Millî eğitimde, akılcı ve bilimsel bilgi aktarımının yanı sıra, nüfusun -özellikle çocuk ve gençlerin- eğitimlerini biçimlendiren programlarda, ‘eleştirel düşünce’, ‘bireysellik’ ve ‘yurttaşlık’ bilincini harekete geçirecek dersler verilir. ‘Eleştirel düşünce’ ile gerçeklik karşısında akıl ve bilim dışında hiçbir otoriteye aldırış etmeme öğrenilir. ‘Bireysellik’ eğitimi ile topluma herhangi bir zarar vermeden, ama topluluk içinde de kaybolmadan kişisel irade ve özgürlüğün değeri öğrenilir. ‘Yurttaşlık’ eğitimi ile yönetici sınıfın ‘kulu ve kölesi’ olmadan millî devletin onurlu ve gönençli bir bireyi olma bilinci kazandırılır. Bu anlamda, millî tarih ve coğrafya derslerinin içeriğindeki bilgi zenginliği ile millî başarı mistiği harekete geçirilir.
*****
Prof.Dr. Feyzullah EROĞLU
Kişiler, toplumsal süreçlere, akıl, bilim ve millî değerler ölçüsünde eğitim etkinlikleri üzerinden katılırlar. Millî kültür ve kimlikler, geçmişten günümüze, büyük oranda eğitim sistemi aracılığıyla öğrenilir. Bir millet olmanın bilincine ulaşmada ve millî bütünlüğün yaratacağı sinerjinin açığa çıkmasında millî eğitimin çok büyük bir katkısı vardır.
Küresel kapitalizm ve millî devlet
Küresel kapitalizm, çok uluslu şirketlerin merkez üsleri olan zengin ülkelerde sürekli olarak millî kimliği pekiştirici ve bütünleştirici eğilimleri ve eğitimleri desteklemektedir. Buna karşılık, neo-sömürgecilik eğilimi doğrultusunda çevre ülkelerinde ise her türlü ayrıştırıcı ve bölücü eğilimler ile bu yöndeki eğitimleri kışkırtmaktadır.
Küresel sömürgecilik, ülkelerde millî devleti besleyen millî eğitim yerine, milliyeti reddeden kozmopolit eğitim anlayışını ikame etmeyi hedefliyor. Etkili oldukları siyasi ve resmi oluşumlar ile sözde sivil toplum kuruluşları üzerinden millî eğitimi bozucu ve millî devleti çözücü etkinlikleri teşvik ediyor. Nasıl ki, millî devlet, millî eğitimle inşa edilmişse; millî devletin dönüşümü de kozmopolit eğitim aracılığıyla sağlanmaya çalışılıyor. Küresel kapitalizmin yeni dünya düzeni, milletleri daha kolay denetim altında tutmak adına kendi güdümünde çok sayıda devletçiklerin oluşumunu destekliyor.
Millî Eğitimin temel parametreleri
Millî eğitimin temel misyonu, ülkenin toplumsal kalkınması ve bütünlüğü için gerekli olan insan kaynağını sağlamaktır. Bireylerin, yetenek ve iradeleri çerçevesinde, sorun çözme kapasitelerini geliştirmek ve çevresine sorun oluşturmadan, iyi bir yurttaş olmanın yollarını öğretmektir. Millî kültür ekseninde dünya toplumlarıyla rekabet edecek üretken insanlar yetiştirmektir.
Millî eğitimde, akılcı ve bilimsel bilgi aktarımının yanı sıra, nüfusun -özellikle çocuk ve gençlerin- eğitimlerini biçimlendiren programlarda, ‘eleştirel düşünce’, ‘bireysellik’ ve ‘yurttaşlık’ bilincini harekete geçirecek dersler verilir. ‘Eleştirel düşünce’ ile gerçeklik karşısında akıl ve bilim dışında hiçbir otoriteye aldırış etmeme öğrenilir. ‘Bireysellik’ eğitimi ile topluma herhangi bir zarar vermeden, ama topluluk içinde de kaybolmadan kişisel irade ve özgürlüğün değeri öğrenilir. ‘Yurttaşlık’ eğitimi ile yönetici sınıfın ‘kulu ve kölesi’ olmadan millî devletin onurlu ve gönençli bir bireyi olma bilinci kazandırılır. Bu anlamda, millî tarih ve coğrafya derslerinin içeriğindeki bilgi zenginliği ile millî başarı mistiği harekete geçirilir.
Küresel Kapitalizmin eğitim anlayışı
Küresel kapitalist zihniyet için eğitimin iki önemli işlevi var: düşük ücretlerle üretim yapacak çalışanlar ve üretilen ürünleri yüksek fiyatlarla satın alacak ‘müşteriler’ yetiştirmek. Kapitalist ideolojinin temel eğitim anlayışı, bir üretim faktörü olan insanın bedensel, zihinsel ve duygusal yeteneğinin, işletmelerin insan kaynağını (beyaz yakalı) ve emek gücünü (mavi yakalı) karşılayacak biçimde eğitilmesidir. Ayrıca, her bir insanın birer tüketici olması nedeniyle mümkün olduğu kadar daha fazla tüketimde bulunacak biçimde şartlandırılmasıdır.
Kapitalizm, şirketlerin maksimum kâr elde etmeleri için düşük maliyetle üretim yaptırmayı ve yüksek fiyatla satmayı öngörür. Bu amaçlarına, toplum adına müdahale edecek olan millî tavırlara şiddetle karşı çıkar. Ülke eğitim sistemlerini, millî değerlerden yalıtarak, sadece yalın bir üretici ve tüketici insan yetiştirmeye odaklanmaya yönlendirir.
‘Al Gülüm, Ver Gülüm’ eğitim politikası
Küresel kapitalizm, kendisinin beklentilerine uygun davranmayı kabul ettiği sürece kimin neye inandığını ya da inanmadığını hiçbir biçimde sorun olarak görmüyor. Ülkemizde, küresel kapitalizmin tetikçiliğini yapan neo-liberal solcu zihniyetin, eğitim yoluyla milliyet ötesi ‘dünya vatandaşı’ iddiaları ile siyasal İslamcı çevrenin milliyet ötesi ‘ümmet’ yetiştirme hedefleri, belirli ölçüde birbirleriyle örtüşüyor. Siyasal ümmetçilik, kendi tabanını hoşnut etmek üzere, içi boşaltılmış ‘yerli ve millî’ söylem ve simgelere dayalı ideolojik eğitim tarzını yüceltiyor. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine göre yapılandırılmış millî eğitimi dönüştürme çabaları sessizce sürüyor. Bu noktada, millî eğitimin temel parametrelerini değiştirme konusunda, küreselci neo-liberal solcularla ümmetçi-kapitalist zihniyet arasında ciddi bir benzerlik oluşuyor. Ortak amaç, millî eğitim temellerini dönüştürmek. Böylece, küresel güçlerin güdümünde, bir yandan ‘ırgatlaşmış’, öte yandan tüketim çılgını bir toplum oluşumuna gidecek yollara taş döşemek.
Küresel kapitalizme göre, eğitime tabi tutulacak insanlar, madende, fabrikada ve inşaatta verimli çalışacak biçimde eğitilmelidir. Bu zihniyete göre, yeryüzünün sadece petrolleri ve hammaddeleri değil, aynı zamanda bütün insanlar da küresel şirketlerin güdümündeki yeni dünya düzeninin çalışan ve harcayan varlıkları olmalı.
Siyasal İslamcı ittifak, kendi tabanlarını oluşturan ahalide ‘yerli ve millî’ bir eğitim veriliyormuş algısını doğuracak söylem ve simgeleri etkili bir biçimde kullanıyor. Eğitimde popülist politikalar ile kitleler oyalanırken, birtakım kolay kazanç yollarıyla tüketim iştahları bastırılmış yeni bir zengin sınıf yaratılıyor. Kendi lüks ve gösteriş tüketimlerine yol veren sömürücü kapitalist sistem ile son derece uyumlu bir yoldaşlık yürütülüyor. Güdümlü bir siyasal ümmetçi anlayış ile küresel kapitalizmin işine yarayan dünya vatandaşlığı(!) propagandası üzerinden Türk kimliği aşındırılmaya çalışılıyor. Ülke kaynakları, yerlilik ve millilik örtüsü altında, küresel güçler ve yönetici sınıfın çıkarlarına uygun toplum tipi oluşturmaya harcanıyor.
Yerli ve Millî görünümlü eğitim ne işe yarıyor?
Küresel kapitalizm için potansiyel müşteri yetiştirmede ve beklentileri yükseltmede en uygun araç, kitle iletişim destekli eğitim etkinlikleri olarak görülüyor. Türkiye’de, fiilen tüketim iştahı en yüksek kesim olup kolay yoldan para kazanma konusunda şansları yüksek olanların ise siyasal İslamcı ‘ihaleci’ kesim olduğu gözleniyor. Bir kısım kent kökenli zenginlerin geçmişte yaptıkları gösteriş tüketimine, şimdilerde siyasal İslamcı kesim de katılmış gibi görünüyor. Geçmişten gelen bastırılmış tüketim ve statü açlıkları, büyük ölçüde gösteriş amaçlı lüks harcamalarla gideriliyor. Önceden, neyi kınayıp nefretle karşılamışlarsa şimdilerde aynı şeyleri büyük bir iştahla yapmaktan tuhaf bir keyif aldıkları görülüyor. Aslında, maliye sosyolojisinin ‘gelirin kolay kazanılmasıyla gösteriş tüketimi’ arasında yakın bir ilişkinin olduğu gözlemi hep söylenir dururdu. Şu anda, Türkiye’de siyasal İslamcı zenginlerin gösteriş tüketimleri, bu bilimsel öngörünün tam bir deneysel sonucu gibi görünüyor. Herhâlde, Almanya, Fransa ve İtalya’nın ünlü otomobil, ev eşyası ve tekstil markalarının en paralı müşterileri bu kesimin zenginleri olmalı.
Sonuç olarak, millî eğitim, sadece çok sayıda bilgi aktarımı ve rastgele bilgi yığılımı değildir. Millî eğitim, aynı zamanda millî düşünce, millî kimlik ve millî tavırdır. Millî eğitim, her türlü sömürüye, aldatmaya ve aldanmaya karşı güçlü bir bilinç ve duyarlılık geliştirmektir.
—————————————-
Kaynak:
https://millidusunce.com/misak/kuresel-kapitalizm-ve-milli-egitim/