Odgurmuş: (1) Biliyorsunuz ülkemizde “Ulusalcılar” denilen bir gurup var. Bunları diğer Milliyetçilerden ayıran nedir?
Ögdülmüş:Ülkemizde bulunan kurumsal kökenli birçok insan, belki de kendilerini klasik Türk Milliyetçilerinden ve Milliyetçilikten ayırmak maksadıyla Ulusalcılık adı altında bir takım görüşler ileri sürdüler. Veyahut Klasik Türk Milliyetçiliğinden ayrı olan kendi düşüncelerine bir isim bularak Ulusalcı dediler.
Ulusalcılar genellikle şu tezi ileri sürerek : “Emperyalizme karşı mücadele ederek kurtuluş savaşı verdik, yeni bir ulus (burada ulus kelimesini millet yerine kullanıyorlar) yarattık” derler.
Bu düşünce çok yanlış bir tezdir. Bir ulus yeniden yaratılamaz, hiçbir çaba ve çalışma sonucu yeniden bir ulus meydana getirilemez. Devletler, hükümetler ve iktidarlar, askerler, ilim-felsefe adamları, hukukçular, sosyologlar yeni bir ulus meydana getiremezler, tarihte bunun bir örneği yoktur. Bilakis tam tersi olarak; Milletler Liderleri çıkarır, önemli adamlar yetiştirir ve devletlerini meydana getirirler, devleti kurarlar.
Devleti olmayan sürü halinde yaşayan topluluklar-milletler ve bir başka milletin boyunduruğu altında esir yaşayan milletler de vardır ve olabilir, ama milleti olmayan bir devletin olması asla mümkün değildir.
Yunanlıların milletleri vardır ve devlet’in de felsefesini yapmış olmalarına rağmen tarih boyunca kayda değer bir devlet meydana getirememişlerdir.
Bizim tarihte kurduğumuz bunca devletler de milletimizin kurduğu devletlerdir.
Biz Mutlakıyet’te de ve Mutlakıyetten Meşrutiyet’e geçtiğimizde, Meşrutiyetten Cumhuriyetle geçtiğimizde bile yeni bir Millet meydana getirmedik, Türk Milleti binlerce yıldan beri zaten vardı ve devam ediyordu. Millet olarak sadece rejim değişikliği yaparak imparatorluktan Meşrutiyete ve oradan da Milli Devlete-Cumhuriyete geçtik.
Biz Millet olarak tarihin hiçbir döneminde Devlet’siz kalmadık. Her fırsatta ve hemen Devlet’imizi kurduk.
“Milletimiz, binlerce yıl içinde oluşan, Kan ve Iman’ın yoğurduğu ayrı ayrı yerlerde oldukları halde aynı düşünen, aynı hareketi yapanların meydana getirdiği bir yapıdır (Dündar Taşer)”. Bu millet yapısı birilerinin karar vermesi ile 3-5 günde 3-5 yılda oluşamaz, oluşturulamaz. Hele de bizim Milletimiz tarihin derinliklerinden gelerek dünyaya hâkim olmuş gittiği her yere de adalet götürmüş ilelebet de yaşayacak bir millettir. Yapay bir yapı değildir…
Odgurmuş: Yani yeni bir millet oluşturma imkânı yoktur.
Ögdülmüş:Evet kardeşim yeni bir ulus-millet yaratma imkân ve ihtimali yoktur. Türk Milliyetçileri de bunu bilirler. Türk Milleti binlerce yıldır vardır ve tarihin seyrini değiştirerek süregelmiştir. Son 100-150 yıldan beri dünya milletleri arasında gerilerde bulunuyor olmamız tarihin bu gerçeğini asla değiştirmez.
Bak bu konuda Türk Milliyetçiliğinin önemli bir fikir ve düşünce adamı olan Nevzat Kösoğlu ne diyor:
“Cumhuriyetle ne yeni bir millet oluşmuş, ne de yeni bir millet oluşturulmaya çalışılmıştır. Milleti ortak bir kültür olarak gördüğümüze göre, milletin yani milli kültürün tarihi bir oluşum sürecinde meydana geldiğini söylemiştik. Cumhuriyetle bu kültürün maddesi yahut üslubu birden bire değişip bir başka şey olmamıştır; bir insan ömrü içinde de olmaz. Olan şey, var olanın algılanma biçimi ve isimlendirilmesindeki değişmedir. Bu da önemli bir kültür hadisesidir; ama “millet inşa etmek” değildir: buna bağlı olarak yeni bir kimlik inşası değildir. Bizim dilimiz, dini hayatımız, mimarimiz, mutfağımız yahut müziğimiz, ha deyip inşa edilmiş şeyler değildir; yüzyılları kaplayan bir oluşumun eseridir. Cumhuriyetle birlikte, Müslüman olan her şeyimizden yeni baştan Türk inşa ettik demek hem cehalettir hem iki bin yıllık kültürel varlığımıza hakarettir.” (Nevzat Kösoğlu, Türk Dünyasında yeni bir Medeniyet Tasarımı”. Ötüken Neşriyat İst. 2013, S:116-117)
Odgurmuş:Ayrıca, bu yeniden bir ulus yarattık iddiasında bulunanlar, bizim milliyetçiliğimizin emperyalizme karşı verilen savaş sonrası oluştuğunu iddia ediyorlar.
Ögdülmüş:Bu tezde temelden sakat bir tezdir. Bizim Milliyetçiliğimiz, sadece “antiemperyalist” bir milliyetçilik olmadığı gibi. Emperyalizme karşı mücadele edilerek, bu mücadelenin içinde uyanan, gelişen, “milli şuur” sonucu oluşan bir milliyetçilik değildir.
Milliyetçiliğin tarihini Fransız ihtilalı ile başlatan batılı yazarlara göre bu durum öyle olabilir. Batılı tarihçilerin Fransız ihtilalı ile milliyetçilikler de doğdu düşüncesine ne yazık ki ülkemizde de rastlıyoruz. Eğer Milliyetçilik milli şuurun uyanması ise, Türk Milletinin milli şuuru tarihin derinliklerine kadar gider. Biz 1000 yıl önce Anadolu’ya gelmeye başladığımızda dahi Türk Milletinde milli şuur vardı.
Tarihte birçok milletler sömürge olarak uzun süre yaşamış ve sonucunda bağımsızlıklarını elde etmişlerdi. Onların Milliyetçiliği işgal güçlerine, kendilerini sömürenlere karşı milli duygunun güçlenmesi ve sömüren devlete karşı bir tepki olarak doğmuş olabilir.
Biz Türk Milleti olarak, tarihin hiçbir döneminde sömürge olmadığımız için, bizde Milliyetçilik sonradan meydana gelmemiştir. Bizim tarihimiz incelendiğinde “milli şuur” un tarih sahnesine çıktığımız zamanlardan itibaren oluştuğu ve “Göktürk Kitabeleri”nde de ifadesini bulduğu görülür.
“Milleti koruyup kollama, az milleti çoğaltma, aç milleti doyurma, çıplak milleti giydirme”düşüncesi en baştan beri yöneticilerimize hâkim olan düşünceydi. Bu sayede dış düşmanlara karşı ortak düşüncelerin gelişmesi, Âleme nizam verme gibi düşünceler milli şuuru oluşturmuştur.
Türk Milleti her türlü sömürüye karşı olduğu halde Milli Şuurunun esasını emperyalizme karşı verilmiş bir mücadele sonucu elde etmemiştir. Milliyetçilik sözü edilmeden de her devirde yaşanmış, gereği ne ise o şekilde uygulanmıştır.
Türkiye’de sol fikir hareketlerine mensup bir kısım insanlarla, daha önceleri Milliyetçi oldukları halde son dönemlerde ulusalcı takılanlar, Türk Milletinin de tarihin derinliklerinden beri oluşmuş olan milli şuur duygusunu görmezden gelerek sık sık “emperyalizme karşı mücadele ettik, emperyalist devletleri ülkeden kovduk, kurtuluş savaşı verdik “ gibi tezleri dile getirirler. Bu tez sebebiyle, sol düşüncenin genel kabulü olan “emperyalizme karşı savaş“ ya da kısaca “ABD emperyalizmi ile mücadele” tezlerini desteklemek ve bizim verdiğimiz “milli mücadele” yi onunla eş göstermek amaçları taşımaktadırlar. Türk Milleti 1920’ li yıllarda ulusalcıların iddia ettiği gibi bir “Kurtuluş Savaşı” vermemiş aksine ülkenin bir bölümünü işgal eden müstevlilere karşı halkıyla, aydınıyla ve askeriyle top yekûn bir “Milli Mücadele” yapmıştır. Bu “Milli Mücadele” sonucunda işgal edilen yerlerden işgalci güçleri kovmuştur.
Esasında biz millet olarak emperyalizmin her türlüsüne karşı olmuş ve kendi inancına ve kültürüne has uygulamaları ile de emperyalist ülkeler gibi hareket etmemiş, gittiği her yere hak hukuk ve adalet götürmüştür. Milletleri ve insanları bir sömürü aracı olarak görmemişlerdir. Bu konularda Göktürk kitabelerine bakmak bile yeterlidir. O kitabelerdeki ruhu ve milli duyguları iyi okumak ve görmek gerekiyor.
Hâmiş:
Türk milliyetçiliğinin emperyalizme karşı verilen bir mücâdele neticesi doğmamış, ancak Türk milliyetçileri, milliyetçiliğin tabî bir neticesi olarak her zaman ve zeminde anti-emperyalist olmuşlardır.
Sözün özü:
Kültigin abidesinin doğu cephesi 27. Satırda;
“Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım. İçte aşsız, dışta donsuz; düşkün, perişan Milletin üzerine oturdum. Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu Milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk Milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım. Öyle kazanıp bütün milleti ateş su kılmadım“ (Prof. Dr. Muharrem Ergin, “Orhun Abideleri”, Boğaziçi yay. İst. S: 25)
Sözün özü:
“….. Biz büyük bir imparatorluğun ve büyük bir medeniyetin çocuklarıyız, bizim Milliyetçiliğimiz sömürgecilerin işgalinden kurtulmak ve devlet kurmak için yapılan siyasi istiklal mücadelelerine yahut sıfırdan başlayarak milli kültür yaratma hareketlerine benzemez,.“(Erol Güngör, “Türk Kültürü ve Milliyetçilik”, Ötüken Neşriyat, İst. 1978 s:10-11)
Sözün Özü:
Milletimiz, binlerce yıl içinde oluşan, Kan ve İman’ın yoğurduğu bir yapıdır
…
(“Odgurmuş (1)”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.
Ögdülmiş (2):Akıl – Ululuk
Kadim Kitabımız olan “Kutadgu Bilig” de geçen iki şahsiyet: