Kutadgu Bilig Hakkında Bilgiler

En önemli bir kitabımız olması gerekirken fazlaca bilinmeyen ve belki de fazlaca okunmayan Kutadgu Bilig konusunda derlediğim bilgileri vermeye devam ediyorum.

Biz geçmişimiz üzerinde fazla durmadığımız veya durmak istemediğimiz halde ne yazık ki geçmişimiz bizi takip etmeye devam edecektir. Ne yazık ki dedim ama durum öyle değil şanlı bir geçmişimiz bizi yine şanla ve şerefle takip edecektir. Problem bizim tarihimizde ve geçmişimizde değil, problemin asıl kaynağı bizlerdedir. Çünkü biz geçmişimizi yeteri kadar merak etmiyor ve dolayısı ile de yeteri kadar bilmiyoruz. Geçmişimizi öğrenmek için pek bir gayret de sarf etmiyoruz.

Şurası bir gerçektir ki sosyal medyada hazırlanan ve hap gibi yutulmaya hazır haline getirilen bilgiler daha cazip geliyor. Bu cazibeden ne yazık ki kurtulamıyoruz. Önümüze gelen, bilgisayarımıza, cep telefonumuza döşen bilgiler ne olursa olsun kaynağına bakmadan ne amaçla üretildiğini incelemeden kabul ediyor veya paylaşıyoruz.

Bütün bunları göz önünde bulundurarak Şaheser olarak nitelendirebileceğimiz Kutadgu Bilig ve onun yazarı Prof. Reşit Rahmeti Arat hakkında bilgiler vermeye devam edeceğim.

Umulur ki faydalı olur.

Şimdi Kutadgu Bilig adının nerden geldiği ve Reşit Rahmeti Arat’ın hazırladığı bu önemli eser hakkında bilgiler verelim.

Kenan EROĞLU

***

“Klasik Türk edebiyatının ilk eseri diye gösterilen Kutadgu Bilig, Uygur devresi dediğimiz müşterek eski Türk yazı dili devresinin mahsullerindendir. Eser bu ilk Türk yazı dili devresinin sonlarında mütefekkir şair Balasagun’lu Yusuf tarafından Balasagun’da yazılmağa başlanmıştır. Yusuf sonradan Kaşgar’a giderek Kutadgu Bilig’i orada tamamlamış ve ithaf ettiği Karahanlı Hükümdarı Tavgaç Uluğ Buğra Kara Han Ebu Ali Hasan b. Süleyman Arslan Kara Han’a okumuştur. Hükümdar çok beğenmiş ve şairine Has Hacib unvanını vermiştir. Eserin bitiş tarihi 1070’tir. Bu tarihten sonra Kutadgu Bilig, uzun zaman unutulduktan sonra bir defa meydana çıkarılarak bir manzum mukaddime ilave edilmiş, daha sonra mensur bir mukaddime ile üçüncü defa tedvin edilmiştir.

Eserin bugün elde mevcut üç nüshası başkaları tarafından yazılmış iki mukaddimeyi de ihtiva eden bu üçüncü tedvinine aittir. Biri 1439’da Temür’ ün oğlu Şahruh zamanında Herat’ ta Uygur harfleri ile istinsah edilmiş olan nüshadır. İlim âleminde Herat ve Viyana nüshası diye anılan bu nüsha önce Tokad’a, sonra 1474’de İstanbul’a gelmiş, nihayet Hammer tarafından ele geçirilerek Viyana’ya götürülmüştür.

Fergana ve Mısır nüshaları ise Arap harfleri iledir. İstinsah tarihleri belli değildir.

Nüshaların birbirini tutmaması hepsinin esas nüshadan farklı olduğunu gösteriyor.

Bugün mevcut bu üç nüsha da TDK tarafından faksimile sureti ile neşredilmiştir.

İşte Prof. Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig’in mevcut bu üç nüshasını karşılaştırarak, Türkoloji’nin bu günkü imkânlarına göre, en doğru şekli tesbit edip bir esas nüsha meydana getirmiştir. Onun için eserin metni karşılaştırma yolu ile neşredilirken hiçbir nüsha esas olarak alınmamış, bilakis her üç nüshadan faydalanılarak yeni bir esas nüsha meydana getirilmiştir. Neşredilen metin işte bu esastır.

Eser, Profesör’ ün bir takdim ön sözünden sonra 54 sahifelik bir girişle başlamaktadır. Giriş kısmında şu bahislerProfesör tarafından özlü bir şekilde açıklanmıştır:

  1. Kutadgu Bilig ve Türklük bilgisi.
  2. Kara-Hanlılar ve komşuları ile münasebetler.
  3. Kaşgar Hükümdarı Hasan B. Süleyman.
  4. Kara-Hanlılar devrinde yazılan eserler.
  5. Yusuf Has Hacib.
  6. Kutadgu Bilig.
  7. Kutadgu Bilig’in asıl nüshaları.
  8. Kutadgu Bilig’in bu günkü nüshaları.
  9. Kutadgu Bilig’in faksimileleri.
  10. Kutadgu Bilig’in metin neşrine ait izahlar.
  11. Kutadgu Bilig’in tahlili fihristi.

Bundan sonra eserin metin kısmı gelmektedir. Metin kısmında önce 38 satırlık Mensur Mukaddime, 77 beyitlik Manzum Mukaddime ve 82 babın fihristi (fihrist-ül ebvab) vardır. Bunların arkasından 6520 beyit tutan asıl Kutadgu Bilig metni, daha sonra 125 beyitlik ilaveler geliyor. Eserin metin kısmı da bu suretle burada sona eriyor.

Mensur, manzum mukaddimelerle babların fihristi Kutadgu Bilig’e sonradan ilave edilmiştir. Sonraki ilave ise Yusuf’undur, fakat Kutadgu Bilig’le hiçbir alakası yoktur.

“Faülün faülün faülün faül” vezninde 6520 beyit olan Kutadgu Bilig (kut-ad-gu + bil-i-g), Profesör Arat’ın dediği gibi “insana her iki dünyada tam manası ile kutlu olmak için lazım olan yolu göstermek maksadı ile kaleme alınmış bir eserdir.”. Esasen eserin ismi de bunu ifade ediyor: Kut kelimesi “saadet” demektir, ondan -ad eki ile fiil yapılmıştır. -ad eki intranzitif fiil yapar; buna göre kutad- “kutlu olmak, mesud olmak” demektir, -gu fiilden isim yapma ekidir. İsmin ikinci kelimesi bil- fiilinden -g ile yapılmış isim olup “bilgi” manasına gelmektedir. Bunlara göre eserin manası “kutlu olma bilgisi” oluyor. Yani eser, “Birbiri ile çok sıkı bağlılığı olan fert, cemiyet ve devlet hayatının ideal bir şekilde tanzimi için lazım olan zihniyet, bilgi ve faziletlerin ne olduğu ve bunların nasıl kullanılacağı üzerinde durmuştur.”“Yusuf, bu eseri ile insan hayatının manasını tahlil ve onun cemiyet ve dolayısı ile devlet içindeki vazifesini tayin eden bir felsefe, bir hayat felsefesi sistemi kurmuştur.”

Eserin esasını dört şey (neng) teşkil eder ve bunların dört timsali şahsiyet canlandırır: 1-Kün-Toğdı-köni törü “doğru kanun”, 2- Ay-toldı – kut “saadet, ikbal, devlet”, 3- Ögdülmiş – ukuş “Akıl”, 4- Odgurmuş – akıbet “hayatın sonu”.

Yine Profesör’ ün dediği gibi, “eserde tasvir edilen hayat ile idealize edilmiş olan şahısların, şairin kendi devrinden evvelki bir zamana ait olduğu açıkça bellidir. Yusuf, bu şekilde ideal fertlerden teşekkül eden cemiyet ve devleti göz önünde canlandırdıktan sonra, kendi devrinden acı acı şikâyet etmekte ve eserinde büyük bir meziyet olarak gösterdiği hareket ve düşüncelerin artık kalmadığını söylemektedir”. “Eserin kaleme alınmasında asıl maksadın insanları şairin tasavvur ettiği ideal bir hayata kavuşturmak olduğu açıktır.”

Kaynak: Muharrem Ergin: “Kutadgu Bilig”, Türk Kültürü Dergisi, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü yayını, Ankara Ocak 1965, Yıl: III, sayı: 27, s:74-75

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen