Mehmet MAKSUDOĞLU
Rahmetli Çiftçioğlu Necdet SANÇAR Beğ, kendi milletine yabancılaşmakla ‘çağdaş’laştığını zanneden bir zümreden, “maalesef Türkler” diye söz ederdi. Bunların, Türk mûsikıysinden hoşlanmayıp caz müziğiyle coştuğunu, kandil gecelerini gerici bularak yılbaşı gecelerini sevinçle karşıladığını anlatır, yazısını da, “bunlar da maalesef Türktür” diye bitirirdi.
O, böyle, kendini halktan ayrı gören, ‘üst tabaka’dakilere “maalesef Türkler” diyordu.
Günümüzde ise, böyle, kendini halktan ayrı gören, millete tepeden bakan, ‘ayrıcalıklı’ zümreye “Beyaz Türkler” denilmesi oldukça yaygınlık kazandı. Amerika’da, beyazların, zencileri hâlâ kabullenememiş olmasını, onlara karşı, bu vatandaşlarını, ikinci, üçüncü, beşinci sınıf yurttaşmış gibi gören davranışı hatırlatırcasına, bizdeki ‘ayrıcalıklı’ zümreden de, biraz istihfafla “Beyaz Türkler” diye bahsedilir oldu. Ancak, zamanla, istihfaf tonu silindi, ciddî ciddî Beyaz Türkler denilmeğe başlandı ve bu tutum büyük ölçüde yerleşti.
İyi de, BİZ Amerika’da mı yaşıyoruz, Amerikalı mıyız, Amerikan sömürgesi miyiz? Kafamızdaki model bu kadar ‘amerikanvâri’ midir ki HİÇ YADIRGAMADAN bu deyimi benimsiyoruz?
Aslında, bu ayrıcalıklı yurttaşlarımız içinde oldukça bol miktarda dönme, Sabatayist vb. bulunduğuna göre, bu zümreye çakma Türkler demek daha doğru olmaz mı?