Odgurmuş: Bazı insanlar ona buna laf çakmaktan, bu ettiği lafları da orada burada övünerek söylemekten pek hoşlanırlar.
Ögdülmüş: Evet aramızda böyle insanlar vardır. Hem giderler ileri geri laflar ederler, hem de bu ettikleri uygunlu-uygunsuz lafları ona buna aktararak bundan kendilerine bir övünç payı çıkartırlar. Hatta “Gittim makamına veya yolda karşılaştım veya bizim oraya gelmişti“. “Her şeyi bizzat yüzüne söyledim. Hiçbir şey diyemedi.”
Bu insanların; Şunu bunu dedikleri insanlar, gerek politikacı olsun, gerek müdür-amir olsun, gerekse yetkili olsun pek fark etmez. Bu kişilere laf söylemek, laf çakmak konusunu alışkanlık haline getirmişlerdir. Bundan çok hoşlanırlar. Bununla da çok övünürler.
Kafasında geliştirdiği olumsuzluğu, bulduğu yetkiliye, politikacıya, amire-memura aktarır ve tatmin olurlar. “Ben kendisine söyledim, şunu yap bunu yapma dedim“ diye de bu tatmin duygularıyla böbürlenir her yerde anlatma eğiliminde olurlar.
Odgurmuş: O kişi “şunu bunu dedi de netice ne olur ne değişir?
Ögdülmüş: Şöyle olabilir; Karşıdakinin eksiğini, açığını yüzüne vurmak düşüncesi ile karşıdakini aşağılama olabilir.
Ya da bir iş veya bir şey yaptırmak istiyor olabilir.
Yahut sadece tatmin aracı olarak o sözleri söylemiş de olabilirler.
Aslına bakarsanız söz söyleyen için, işin sonuçlarının pek önemi yoktur, o söyleyeceklerini söyleyip yüzüne tatlı bir tebessüm yayılmıştır. Gerisi teferruattır.
Bir durum da şöyle olabilir. Bazı insanların içinde kıskançlık vardır bunu sureti haktan görünerek, yardımcı oluyormuş, akıl veriyormuş ve hatta tenkid etmiyormuş gibi dışa vururlar. Özellikle de bir makama gelmiş ve kendi açısından o makamı doldurmadığına inandıkları o makam sahiplerine söz söylemekten, doğrudan doğruya laf çakmaktan geri kalmaz çekinmezler. Bundan da haz alırlar. Amaçları bir yere varmak, bir iş yaptırmak ta olmayabilir. Onun asıl derdi kendi içindeki tatminsiz ve olumsuz duygularıdır.
Sorumluluk almayan, sorumluluk almaktan imtina eden ve elini taşın altına koymaktan çekinen insanlar bunu daha çok yapıyorlar.
İşin içinde aslında biraz da kıskançlık vardır. Herhangi bir makama gelen kişi ona göre hak etmeden gelmiştir, herhangi bir aracı vasıtasıyla gelmiştir. Görüş ve düşünceleri yeterli değildir. Kendisi dururken bu adam nasıl olmuşta bu makama getirmişlerdir. En güzel görüş ve düşünceler kendisinde vardır, yıllardır Milli ve Manevi değerler için mücadele etmişken, kendisi önemli bir yere gelememiştir. Karşıdaki “beş para etmez” olarak nitelendirdiği kişi bu makama gelmiştir. Etkilidir, yetkilidir. Tabii ki ilk fırsatta mümkün oldukça akıl verilecek, olmazsa eleştirilecek ve ona laf sayılacak tatmin sağlanacaktır.
Odgurmuş: Toplum olarak ya da toplumda bu şekilde hareket eden insanlar için bizim ne yapmamız lazımdır?
Ögdülmüş: Bir kere en başta bu gibi insanların, ona buna akıl vermekle, makam sahiplerine bir takım olumsuz sözler etmekle ve eleştirmekle bir yere varılamayacağını anlatmak lazım veya anlamaları lazım fakat bu durum biraz zor olacaktır. Şimdilik böyle görünüyor.
Bir de işin diğer yönü vardır. Eleştirilen, makama gelinerek hakaret yiyen insanlar için durum diğerlerinden biraz farklıdır.
O zaman da şöyle diyebiliriz;
Eğer bâzı insanlar; arkanızdan konuşuyorlarsa, onlardan daha öndesiniz demektir.
Yine bazı kişiler eğer sizi devamlı taşlıyorlarsa meyveli ağaç olduğunuzu unutmamanız gerekir.
Çevrenizdeki insanlar; bazı yaptıklarınızı takdir edip, bir kısım tutum ve davranışlarınıza eleştiri getiriyorlar ve sıkıntılı zamanlarınızda, ihtiyaç duyduğunuz dönemlerde, sevinçli ve üzüntülü günlerinizde yanınızda bulunuyorlarsa şahsiyetli ve güvenilir dostlara sahipsiniz demektir.
Eğer bazı insanlar; herkese, her şeye, her işe, her hususa muhalefet etmekten, haksız yere ve mesnetsiz olarak karşısındaki insanı devamlı eleştirmekten zevk alıyorsa ve kendisi de hiçbir pozitif işe imza atmıyorsa, ya böyle negatif karakterli insanların söylediklerini önemsememek, ya da onlara iyi bir psikiyatrisin adresini vermek gerekir.
Kenan EROĞLU