O küçük yaşlarımda, henüz okula başlamamışken dünyayı köyümü çevreleyen dağlardan ibaret zannederdim. Dağların ardında ne vardı, bilmezdim. Merak eder miydim? Sanırım evet. O dağların, ufukların ardı kimindi acaba? Şimdilerde iyice inandım ki, Yaradan bir çocuğun sorduğu hiçbir soruyu cevapsız bırakmıyor. Yıllar sonra cevap çok kıymetli bir şairimizden geldi:
“Ufuklar Ardı Bizim”
Daha önce “Geceye Göz Ekledim” (2001) ve Gök Aradık Tuğlara (İstanbul 2014) başlıklı şiir kitapları yayınlanan Mehmet Ali Kalkan üstadımızın yeni şiir kitabı “Ufuklar Ardı Bizim” (Ötüken Yayınları, İstanbul 2022) yayınlandı. Şairimizin bu yeni kitabıyla yukarıdaki anılar canlandı gözümde.
Şiirin tükendiğini(!) ve artık bir daha yazılmayacağını düşündüğüm bir zamanda tanıştım Mehmet Ali Kalkan’ın şiirleriyle… Gönlümü alabildiğine genişleten bu şiirleri okurken insan kendisinin bir bedenden, ömrünün de doğum ve ölüm arasındaki fasıladan ibaret olmadığını anlıyor. Asırlardan beri vatan tuttuğumuz toprakların özünden damıttığımız bilgelik, Türklüğün kadimden getirdiği değerler, türkülerimiz, tarihimiz bu şiirlerle daha bir görünür oluyor. “Nerede bizim o köklü değerlerimiz?” diye sorup yeisle tam da içimize döneceğimiz bir sırada Kalkan’ın mısraları bir muştu gibi gönlümüze doluyor.
Bu şiirler bir Anadolu türküsü gibi berrak ve hemen içe işliyor. Çünkü türkülerimizden, Anadolu’muzun kadim değerlerinden ve Türk’ün temiz gönlünden besleniyor. Hani akarsular geçip gittikleri yerlerin bilgisini denizlere taşırmış ya, bu şiir de aktığı derin vadilerin tecrübelerini, milletimizin hatıralarını, tarihimizin bilgisini gönüllere taşıyor.
Bu şiirler, gür bir ilhamı yine onu duymayı isteyenlerin kalbine taşıyor. Şairin, Gök Aradık Tuğlara kitabında yer alan Ahmed Yesevî hazretlerinden ve Horasan Erenleri’nden bahsettiği şiirin daha sonra yayınlanacak “Yesi’den Anadolu’ya” kitabımın içindeki manzumelerin yazılmasına vesile olacağını doğrusu bilemezdim:
Ok atılmış Horasan’dan
Bir mübarek ize doğru
Mayalar aynı hamurdan
Yürümüşler bize doğru
(Gök Aradık Tuğlara, s. 45)
Şairin yeni yayınlanan şiir kitabı “Ufuklar Ardı Bizim”i okurken aynı duyguları duydum derinden.
Kalkan’ın son iki şiir kitabındaki kelimelerin çağrışımları üzerinde burada biraz durmak istiyorum. Bence Mehmet Ali Kalkan o mübarek idealimiz Kızılelma’nın mânâsını, şiir kitaplarına başlık olarak seçtiği kelimelerin ardına gizlemiş gibi geldi bana. Öyle ya; “gök, tuğ, ufuklar ardı” isimleriyle “aramak” fiilinden bir Kızılelma idealini çıkarmak kadar doğal ne olabilir! Zaten şairimiz, demiyor mu?
Vurduğunu duya duya
Ok elbet uyacak yaya,
Kızılelma muradım ya!
Sevdâları hız belledim
(Gök Aradık Tuğlara, s. 28)
Yine şairimizin Şeyh Edebalı’nın dilinden söylediği
Nefsine yenik düşüp de dünya telaşına dalma,
Uzaklar yakın olmalı, hedefimiz Kızılelma.
Kızılelma nere dersen, doğu, batı, kuzeydedir
Ayasofya, Vatikan’da, gönlündeki her yerdedir
(Gök Aradık Tuğlara, s. 48)
gibi mısralar Kızılelma’yı tarif ederken bize onun nerede olduğunu da söylemektedir. Esasında yeni bir ufuk ve millî ideal arayışı Türk’ün töresinde vardır ve bu, tarihte Kızılelma olarak isimlendirilmiştir. Mehmet Ali Kalkan, birinci şiir kitabında bu ideali yansıtan mısraların yanında yeni şiir kitabıyla da bunu bize yeniden hatırlatmaktadır. Şairin de söylediği gibi Kızılelma, gönlümüzdeki her yerdedir.
Hece vezniyle kaleme alınan bu şiirlerde arı duru bir Türkçe ve asırlardan beri gelen bir destan havası duyulur. Okuyanı Dede Korkut’un o temiz Türkçesine götüren bu şiirlerin en öne çıkan özelliği onların hece vezniyle ve kelimeleri gönülde demlenmiş bir dille kaleme alınmış olmasıdır.
Bununla beraber hece vezninde başarıyı yakalamak günümüzde kolay bir mesele değildir. Mehmet Ali Kalkan, bu vezni günümüzde ustaca ve bir sehl-i mümtenî edasıyla kullanan şairlerimizden birisidir:
Yeşil alıyla güzel
Kovan balıyla güzel
Çiçek dalıyla güzel
Sen benimle güzelsin
Köşe bucakla güzel,
Ateş ocakla güzel,
Sevda kucakla güzel,
Sen benimle güzelsin
(“Sen Benimle Güzelsin” Ufuklar Ardı Bizim, s. 90)
Şiirin beslendiği en temel kaynaklar şairin ilhamından sonra tarih ve kültürdür. Bunun böyle olması gerektiğini biz, Mehmet Ali Kalkan’ın şiirlerinde görürüz. Kalkan, Ufuklar Ardı Bizim’de de Yesevî kültürünü yine bazı mısralarına taşımaktadır. Ahmed Yesevî hazretleri, Anadolu’yu vatan yapan ruhun mimarı olduğu gibi Yesevî kültürü de Anadolu’dan Kızılelma’nın bir sonraki merhalesine yönelen Türk’ün özüdür. Şiirleriyle bize Yesevî kültürünü hatırlatan şair, “Şehitlerimize” şiirinde şöyle der:
Onlar Yesi mayalı
Bir kutlu ocaktılar
Güzelliğe sevdalı
Açılmış kucaktılar
(Ufuklar Ardı Bizim, s. 10)
Bu büyük mirasın yanında Kalkan’ın Türk şiirinde en işlek vezinlerden olan 7’li hece ölçüsünü kullanması da aslında şiirdeki mânânın ileriye dönük bir hamlesi olarak yorumlanmalıdır. Bu şiir durgun, durağan bir şiir değildir. Unutulan bir şeyi haber veriyormuş gibi çok derinlerden gelir ve bize öyle seslenir. Bu anlamda Mehmet Ali Kalkan’ın şiirleri bence bir “hatırlayış”tır.
Unuttuğumuz idealleri gözler önüne seren, sunî gündemlerle oyalanan Türk’ü kadim değerlerine sahip olmaya çağıran, ufukların ardındakini bize yeniden hatırlatan bu şiirler, bu şiirsizlik ortamında ve belki şiiri unuttuğumuz bir çağda insanı dinlendiren bir vaha hükmündedir.